Çalışma alanları sağlayıcısı Regus’un son araştırmasına göre, Türkiye’de çalışanlar giderek daha stresli hale geliyor. Dünya çapında 16.000 profesyonelin görüşlerinin alındığı araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye’deki çalışanların yarıdan fazlası (yüzde 59) stres seviyelerinin son bir yıl içerisinde yükseldiğini söylüyor.

Ülke içinde gerçekleşen birçok ulusal faktörün yanı sıra dünya ekonomisindeki devamlı düzensizliğin bu artan baskıyı tetiklediği düşünülüyor. Katılımcılar, stres tetikleyicilerinin çoğunlukla kişisel olmaktan ziyade profesyonel kaynaklı olduğunu doğrularken, nedenler listesinin başında iş, müşteri ve bireysel finansman unsurlarının geldiği görülüyor.

Araştırma aynı zamanda muhtemel çözümler üzerinde de yoğunlaşıyor ve Türkiye’deki çalışanların yarıdan fazlası (yüzde 66) esnek çalışmayı stresi azaltma çözümlerinden biri olarak tanımlıyor.

Regus Türkiye Ülke Müdürü Erim Denel, "Şüphesiz ki, stresli çalışanlar aynı zamanda mutsuz ve sağlıksız çalışanlar anlamına geliyor. Bu yüzden çalışanlarının daha tatminkâr bir hayat sürmesine yardımcı olmayan şirketlerin, kurumlarının içindeki stres seviyelerini ele almada ve analiz etmede başarısız olma ihtimali çok yüksek. Bu ağır stres yükü yalnızca çalışanların değil şirketlerin de üzerine biniyor. Zira şirketler de stresli çalışanların gerektiği gibi performans gösteremediklerini, daha fazla istirahat iznine ihtiyaç duyduklarını ve daha az etkin olduklarını görüyorlar” dedi.

Araştırmanın küresel ortalamalarına göre, "Çalışanların yarısı (yüzde 48) yükselen stres seviyelerinden muzdarip. Stresin fiziksel ve ruhsal sağlık üzerindeki etkileri ile kalp hastalıkları, deri hastalıkları, diyabet ve obezite ile olan ilişkisinden dolayı bu durum daha da endişe verici bir hal alıyor.

Katılımcılar tarafından bildirilen üç stres tetikleycisinden ikisi profesyonel kaynaklı. Listenin başında iş (yüzde 59), kişisel finansman (yüzde 44) ve müşteriler (yüzde 37) geliyor.
Küçük ölçekli şirketlerdeki çalışanlar (yüzde 42) büyük şirketlerdekilere (yüzde 27) oranla daha fazla müşteri kaynaklı stres yaşıyor. Buna karşılık, büyük ölçekli şirket çalışanlarının yönetim kaynaklı yaşadığı stres de (yüzde 40) küçük ölçekli şirketlerdekilere oranla (yüzde 20) daha yüksek görünüyor.

Katılımcılar arasında yüzde 63’lük bir oran stresle mücadelede en etkin uygulamanın esnek çalışma olduğunu bildiriyor.

Çalışanların yüzde 58’i esnek çalışma uygulamalarının daha aile dostu olduğunu bildirerek, esnek çalışma ile iş-hayat dengesini iyileştirmenin ve çalışanları kişisel ve profesyonel beklentilerden doğan stresten uzaklaştırmanın mümkün olduğunu söylüyor.

Katılımcıların büyük çoğunluğu (yüzde 77) esnek çalışmanın verimi artırdığını doğruluyor.

Katılımcıların yüzde 41’i esnek çalışma uygulamalarının sabit ofisten daha az masraflı olduğunu bildiriyor".

Çalışanların yüzde 58’inin esnek çalışmanın doğrudan bir sonucu olarak daha sağlıklı hissettiklerini ortaya koyan son Regus araştırmasının da gösterdiği gibi, katılımcılar esnek çalışmayı yüksek stres seviyeleri için muhtemel bir çözüm olarak tanımlıyorlar. Bunun yanı sıra, esnekliğin aile dostu olduğunu ve genel iş-hayat dengeleri ile sağlıklarını iyileştirmeye yardımcı olduğunu belirtiyorlar. Esnek çalışmanın verimliliği artırdığına ve geleneksel ofis çalışmasına göre daha az masraflı olduğuna inanılırken esnekliği artırmak çalışanları rahatlatmada çok önemli hale geliyor.

Çalışanlar “tükenişe” giderek daha fazla yaklaştıkça dünyadaki stres seviyeleri yükselmeye devam ediyor. Bu da kısa vadede çalışanların stres bağlantılı sağlık problemleri, uykusuzluk ve yorgunlukla baş etmeye çalışmasıyla birlikte değerli çalışanların kaybına ve verim düşüşüne yol açıyor.