Google’nin eski Ceo’su Schmidt Futures ile Oxford Üniversitesi dünyanın en parlak 100 öğrencisini seçti. Türkiye’den 3 kişi programa girmeye hak kazanırken, bu öğrencilerin 2’si Diyarbakır’dan çıktı.

Google’nin eski Ceo’su Schmidt Futures ile Oxford Üniversitesi merkezli Rhodes Trust’ın birlikte 2019 yılında kurduğu 1 milyar dolarlık girişim olan, uluslararası bir eğitim inisiyatifi ’Rise Fort The World’ projesine 170 ülkeden 50 bini aşkın öğrenci başvurdu. Adaylar arasında 42 ülkeden 100 başarılı öğrenci seçildi. Dünyanın en parlak 100 öğrencisi arasına Türkiye’den 3 öğrenci girmeyi başarırken, 2’si Diyarbakır’da yaşayan Gül Karen Aça ve Berra Nur Yüce oldu, Doğa Dınçbaş ise İstanbul’dan seçildi. Dünyanın 100 parlak öğrencisi ile bilim ve toplumdaki zorlu sorunları çözmek için çalışan gençleri desteklemeyi amaçlayan küresel yükseliş programı, burslar, mentorluk, kariyer geliştirme fırsatları ve gelecek girişimler için finansman dahil bir ömür boyu avantajlara erişim sağlayabilecek. Başarılarıyla ailelerinin gururu olan iki genç, 2022 yılının temmuz ayında programın diğer üyeleriyle üç haftalık bir zirvede buluşacak.

“100 öğrenci içine girmek gerçekten büyük bir gurur benim için”

Diyarbakır Final Okullarında eğitim hayatına devam eden Berra Nur Yüce, 100 öğrenci içine girmenin büyük bir gurur olduğunu söyledi. Yüce, “Öncelikle çok mutluyum böyle bir projede yer aldığım için ve bu süreçte çok fazla şey öğrendim. Dilimi geliştirdim, kendi farklı yeteneklerimi ortaya çıkardım ve bu kadar harika insan arasından ilk 100 öğrenci içine girmek gerçekten büyük bir gurur benim için. Aslında bu 8 aylık bir süreç bekliyordu bizi 8 aydır, uğraşıyorduk. Bu sonucun geleceğini biliyorduk yakında ama ne zaman geleceği tam belli değildi. Ben de okulda konferans salonunda prova yapıyordum en sevdiğim işi yine müzikle uğraşıyordum. Bir arkadaşım bana tebrikler yazdı. Onun bildirimini görünce direk siteye baktım ve ilk 100 arasında ben de vardım, 12. sırada. Gerçekten çok heyecanlandım, beni çok mutlu etti bu haber. Projem aslında müzikle alakalıydı. Bu proje bu kuruluşun amacı aslında genç insanların yeteneklerini, ilgi alanlarını, küresel sorunları çözmek adına global problemlere çözüm olarak hani yeni projeler üretmesi gibi düşünebiliriz. Benim de büyük ilgi alanlarımdan biri olan müzik vardı ve ben de dedim ki müzikle insanları etkileyip, onlara ulaşıp, onları bilgilendirip farkındalık oluşturabiliriz dedim, projemin temelinde bu vardı. Özellikle bir konu seçmem gerekiyordu. Bu da müziğin alzaymırlı insanlara olan güzel etkisiydi. Bu konuyu seçtim ve bu konu hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla bir beste yazdım, bunu da İngilizce yazdım ki, daha fazla ulaşılabilir olması için. Sonra bunu farklı sosyal medya mecralarında paylaştım ve bu şekilde ilerledi. Bundan sonraki hedefim bu, en ufak fırsatı bile kaçırmayıp her şeyi güzel kullanıp gerçekten dünyanın en iyi üniversitelerinden olan üniversitelerden kabul almak şu anki hedefim. Bunun için uğraşmaya ve bu tarz projelere katılmaya devam edeceğim. Bu da çok güzel bir artı oldu benim için. Aslında hayat boyu burs veriyorlar gibi düşünebiliriz. Şöyle, mesela dört yıllık akredite bir üniversitede, benim tüm masraflarımı karşılayacaklarını söylediler. Üç hafta boyunca yurt dışında bir yere gideceğiz ve tamamıyla onlara ait olacak. Her yıl belirlenmekte olacak teknolojik destek paketleri düzenlenecek ve ben de bunlara katılmış olacağım. Yine bu kuruluşun bana sağlayacağı faydalardan biri de farklı kurslar olacak çünkü çok büyük bir ağları var ve dünyanın her yerinde profesyonellerle çalışabiliyorlar. Bana mentorluk desteği sağlayacaklar ki benim gibi daha hala hani ne olacağını bilmeyen bir insan için bu çok güzel bir şey oldu. Mentollerin ve rehberlikçilerim olacak. Çok mutluyum bu konuda” dedi.