Süleyman Soylu’nun İç İşleri Bakanlığına gelmesinden sonra her türlü terör örgütüne karşı cesaretle dik durması, emperyal güçlerin işine gelmedi. Onların yerli işbirlikçileri de Soylu’nun direncini kırmak, toplum nezlinde inandırıcılığını sekteye uğratmak için düğmeye bastı.
Rus konsolosunu vuran polis memurunun ev arkadaşı ile Soylu’nun fotoğrafı hemen servise kondu. Kim koydu, FETÖ’nün ABD uşağı Emre Uslu tarafından. Uslu kim? Milli orduya kumpas kuran hain çetenin fikir babası. Soylu’nun FETÖ’ye karşı direncini, o fotoğraf ile kırmaya çalışıp, itibar saldırısı yapılıyor. Soylu, istifa etsin ki rahatlasınlar.

Bir siyasetçi, hayatın içinde herkesle fotoğraf çekebilir. Şeceresini mi araştıracak da fotoğraf çektirecek.
Uyuma Trabzon uyanık ol.
Bakanına karşı itibar saldırısına kalkan ol.

Soylu’ya karşı oluşturulacak algı operasyonuna kanma.
 

Akyazı’ya (Şenol Güneş) hangi dolmuş çalışacak?

Yakında, Trabzon’da yeni bir tartışma konusu gündemimize oturacak. Akyazı(Şenol Güneş) spor kompleksine hangi dolmuş yolcu taşıyacak.

Beşirli mi?  Yıldızlı TOKİ mi? Akçaabat mı?
Ya da bu üç durağın haricinde yeni bir durak hattı mı açılacak?
Aldığım bilgiye göre yeni bir durak hattı üzerinde duruluyormuş. Taa, stadın içine kadar girecek, orada durağı olacak. Tıpkı KTÜ dolmuş durağı gibi.
Yeni bir hat, yeni bir yoğunluk, yeni bir ihale. Yeni bir ihale yeni bir sıkıntı ve yeni bir tartışma.
Var olan hatların hepsi yolcu taşısın dense, stadın içine girilemeyecek. Yayalar  stat kapısına 1 km uzaklıkta inecek.
Kısacası Akyazı’ya kim yolcu taşıyacak, ciddi bir sorun olacak gibi.
Bakalım sorun nasıl çözülecek.
 

Mehmet Bekaroğlu gibi düşünüyordum ama!..

Rize’de şehir meydanı ile bütünleşmiş, Atatürk Anıtının kaldırılarak Valilik önüne konulması ile ilgili tartışmalarda, ben tıpkı CHP’nin Rizeli, İstanbul milletvekili Mehmet Bekaroğlu gibi düşünüyordum.
Sonuçta, Atatürk heykeli bir başka meydana dikildi. Ancak yerinden kaldırılmadan da meydan düzenlenebilirdi. Olayı Trabzon’la örneklendirirsek, Trabzon meydanında da Atatürk heykeli var. Trabzon meydanı da yeniden düzenlendi ama Atatürk heykeli yerinde kalarak planlama yapıldı. Törenler için Valilik önüne yeni bir Atatürk anıtı kondu. Rize Belediyesi böyle yapabilirdi.
Bu arada, kaldırılan anıtın kaidesine çıkan bir belediye çalışanının zafer(!) pozu tam provokatif eylemdir. Kabullenilecek bir taraftı yoktur ve tarihkâr bir tavırdır. Bekaroğlu’nun dediği gibi…”Rizeliler bunu asla kabul etmez, bu ağır tahrik, cezasız kalmamalıdır…”
 
ZAYTUNG
 
-> Fenerbahçe, Avni Aker Stadı'nın yıkım onayını verdi...

Taraftar üzerine algıların yerle bir olduğu maç
 
Deriyordu ki, Trabzonspor taraftarı bu sezon takımına küs.
Deniyordu ki, Akyazı’nın açılışına bile gitmedi, Cumhurbaşkanı stadı terk etti, tribünler de boşaldı.
Deniyordu ki, taraftar tribünde tiyatro izler gibi maç seyrediyor.
Deniyordu mi, taraftar maça motive olamıyor.
Ve deniyordu ki; tribün sahayı ateşleyemiyor.

Son Fenerbahçe maçında görüldü ki, taraftar takımına her anlamda sahip çıktı. Veda maçında A.Aker’e saygısını gösterdi, futbolcularına da doping oldu.
Tribünleri doldurdu. Fair Play ruhunu yansıttı.  Malum sezonu hatırlattı.

Ama gelin görün ki, saha tribünü ateşleyemedi. Tribün sahaya enerjisini verdi, o enerji, gol olmadı. Olmayınca da tribün küstü.
Tribünlerin, cılızda olsa yönetimi istifaya çağırması; hiçbir yönetime nasip olmayan taraftar kitlesinin varlığının ispatıdır. Geçmişi bilen biri olarak bu tür saha sonuçlarının ağır faturasını her zaman teknik adam ve yönetimler ödemiştir. Bu yönetime öyle bir taraftar kitlesi nasip oldu ki, ses yok, tepki yok, agresif hareket yok. Yani, böyle bir ortamı yönetim eğer takımın skorsal lehine çeviremiyorsa; dönüp aynaya bakmalı ve oradan bir sonuç çıkarmalıdır.


Uzay üssü gibi salon ve Onazi..!

Ersun Yanal, İbrahim Hacıosmanoğlu’nun başkanlığında teknik adamken bizi tesislerde misafir etti. İdman yaptıkları salonu gezdirdi. Bir grup gazeteci ile birlikteydik. Kapalı bölüme girdiğimizde ilk tepkim şu oldu. “Burası, uzay üssü mü?” öyle ilginç kondisyon ve ağırlık çalışmasına yarayan aletler vardı ki hepsi elektronik. Futbolcunun hangi adalesinde ne güçsüzlük var makine tespit ediyor ona göre çalışmasını yönlendiriyor. Kondisyonunda niye eksiklik var belirliyor ona göre yükleme yapıyor. Hepsi ABD’den yüksek döviz verilerek satın alınmış.

Şimdi ben düşünüyorum ki.

Onaz’i son maçta Lens’e omuz vurdu düşürmek için, kendi düştü. Hiç mi o makinelerde çalışmadı kardeşimiz.
 
Yanal, niye idmanları gazetecilere kapatıyor, daha iyi anlıyorum..