Sahada Abdülkadirleri, Yusuf’u, Sosa’yı, Nwakaeme ve diğerlerini durduramayacağımıza göre o halde durdurmak için bulduğunuz yerde indirinin adına vurun kırın denmiyor. Neymiş efendim taktik faulmüş diyorlar. 

Futbolu futbol sahalarının dışına çekip, adeta ringe çevirmek istiyorlar. Hazır vurla kırla, pardon faul taktikle başlamışken, maç süresince Sosa futbol yaşamında yediği dayaktan fazlasını dün akşamki maçta yemiştir diye düşünüyorum.

Oyun olarak, Sosa geriye geldi. Öne çıktı süpürdü, golün hazırlayıcısı paslar verdi, atağa katıldı. Yeri gelmişken yıllardır yerlinin yerlisi için mücadele eden ben, öncelikle bu özlemimi sonlandırmaya bayrak açan Abdülkadirler’e, Yusuf’a, naçizane bir tavsiyem ve isteğim var. 33 yaşındaki Sosa, sahada 90 dakika kalabiliyor da Avrupa’nın devlerinin almak için sıraya girdiği sizler neden maçın belli bir dilimlerinden sonra dışarı alınıyorsunuz. Türkçesi Sosa 90 dakika sahada kalabiliyor da sizler neden kalamıyorsunuz. Bakın bugünkü performansınız klasınıza oyun zekanıza yakışıyor olabilir.

Fazlasını da yapıyorsunuz bu da doğrudur ancak, bu saydıklarım Türkiye için geçerlidir. Avrupa kriterlerine  uymaz diye düşünüyorum. Bu sahadan çıkışlar ne size, ne de klasınıza yakışıyor. Benim derdim, şayet göç ederseniz ki bu takımı öncelikle şampiyon yapmadan bir yerlere gitmenize gönlüm elvermez. Ama şayet giderseniz yine diyorum, gittiğiniz yerde lütfen kalıcı olun. Neyse dönelim maça, daha doğrusu tekmelerle ilk yarıda Jailson Abdülkadir Parmak’ın ayağına kırarcasına basması kırmızı karttı. Ne maçın hakemi ne de VAR hakemi Bülent Yıldırım görmemezlikten geldiler.

Nwakaeme’nin sürekli tartaklanmasına yine seyirci kalındı. Maçın son 10 dakikasında devamlı küfür eden, Fenerbahçe taraftarlarının yanında Cüneyt Çakır yerini alıp istedikleri gole maçı olağandan çok uzatıp, hatta gol öncesi hiçbir şey yokken yan hakemin maç bitiyor ben de bir şeyler yapayım dercesine bayrak sallıyayım da belki Fenerbahçe’nin arzuladıkları gole katkıda bulunurum demesi şimdi yine sırası gelmişken, parmakla gösterilen sizlere böyle bir gol yakıştı mı derken maç sonlarında kurtarışlarıyla yürekleri ağza getiren daha da doğrusu direkleri yalayan Uğurcan’a sahi haksızlık etmediniz mi? 

Sonuçta maçın ilk yarım saatinde, Trabzonspor kalesine sadece bir serseri orta savurabilen kalesinde dakika başı şutları savunmaya çalışırken zorlanan ve de üstüne üstlük kalesinde güzelliği anlatılması güç, bir de enfes gören dibe çökmüş ezeli rakibimiz Fenerbahçe’yi bir yönden de kutlamak istiyorum. Böyle jeneriklik gol yemenin hazını tattınız. Böyle bir gol kalenize nasip olduğu için mutlu olmanız gerekir.

Yine sırası gelmişken, kaptığı toplarla sayısal gücünü yanına alıp tekniklerini de bu özelliklerine katarak öne oynayan bir takım olan Trabzonspor neden Fenerbahçe’yi kıstırdığı sahayı terk edip topu onlara bırakma ihtiyacını duydu. Evet Ünal hocam, bunun da mantıklı bir açıklaması olması gerekir. Oynanan oyuna verilen mücadeleye, böyle bir anlayış hiç mi hiç yakışmadı. 

Son söz kendini kartondan kabadayı zanneden Volkan'a...

Ağzından çıkanı kulağın durmuyor herhal... Bak daha dün, protesto edildiğin için korkudan formanı yere atarak futbolu bıraktım dediğini ne tez unuttun. Sonra dününü iyi karıştır Fenerbahçeli Volkan, bir dönem başkanınız rahmetli Faruk Ilgaz, ki o beyefendi bir insandı... Trabzonsporlu bir oyuncuyu kaçırmaya yeltendiğinde başına neler gelmişti, onu bir araştır... Sadece o mu? Yığınla örnekler verebilirim. Bir de dediğini denemeye kalksaydın ya... Yemedi mi?

Gecikmiş bir şampiyonluk kutlaması

Sevgili Maçka 15 Şubatlılar. Yanlış bilgilendirilmemden ötürü, geçen haftaki yazımda sizleri tebrik edemedim. Başta 15 Şubatspor kulüp başkanı Şevki Yavuz ve yönetim kurulu arkadaşlarını, teknik sorumlu Ekrem Bayrak ve ekibini, tüm futbolcu kardeşlerimi, şampiyonlukta emeği geçen taraftarlarından hizmetlilerine kadar herkese başarı dileklerimle tebrik ediyorum. 

Görüntünün olası içeriği: 13 kişi, gülümseyen insanlar, açık hava