Çiftin ayrı yaşadığı süreçte G.B., şiddetli geçimsizlik gerekçesi ile mahkemeye boşanma başvurusunda bulundu. Üsküdar 3. Aile Mahkemesi boşanma talebini reddetti ve bu karar Yargıtay’da da onandı.
Daha sonra D.B., eşi G.B.’nin başka bir erkekle ilişkisi olduğu ve birlikte yaşadıkları iddiası ile Kasım 2010’da mahkemeye boşanma başvurusunda bulundu.
Üsküdar 2. Aile Mahkemesi’nde görülen davada D.B. tarafı iddialarını mahkemeye delilleri ile birlikte sundu. G.B.’nin görüştüğü M. H. ile olan 52 sayfalık telefon dökümü, SMS görüşmeleri, birlikte tatile gittiklerine ilişkin görüntüler mahkemeye sunuldu.
'SADAKATSİZ' DAVRANIŞ VAR
Mahkeme 23 Kasım 2011 tarihli kararında çiftin boşanmasına karar verdi. Mahkeme çocuğun velayetini ise babanın da rızası ile anneye verdi. Annenin nafaka talebini yerinde bulmazken çocuğa babası tarafından aylık belli bir nafakanın (300 TL) verilmesini hükmetti.
Mahkeme boşanma kararında gerekçe olarak ise şu hususlara yer verdi: “Mutat olmayan saatlerde ve yoğun bir şekilde yapılan görüşmelerin hayatın olağan
‘DÖRT YIL SÜREN BİR İLİŞKİ’ |
"Yargıtay bu kararı ile kısacası bir kereden bir şey olmaz diyor" diyen D.B karara ilişkin şunları söyledi: “Aldatmanın biri-ikisi olmaz. Aldatma aldatmadır. Yargıtay, bu kararı ile bize, ‘boşanma davası açmayın; vurun öldürün’ diyor. Oysa dört yıldır süren bir ilişkiden söz ediyoruz. G.B.’nin ilişkisinin olduğu kişinin (M.H.) kardeşi avukat. Avukat H. H. bu dosyanın başından bu yana var. Hayatım çileye dönüşmüşken bu karar ile her şey daha da karmaşıklaştı. Şimdi ne yapacağımı nereye başvuracağımı ben de bilmiyorum.” |
G.B.’nin avukatı ise nafaka talepleri reddedildiği için yerel mahkemenin kararını temyize götürdü. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nde görülen davaya ilişkin karar 26 Haziran’da alındı.
Üst mahkeme, yerel mahkemenin verdiği boşanma kararını oybirliği ile bozarken gerekçe olarak ise şu hükmü yer verdi: “ Davacı kocanın boşanma davası ‘haysiyetsiz hayat sürme’ sebebine dayanmaktadır. Haysiyetsiz hayat sürmenin varlığından söz edilebilmesi için ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için eşin sosyal hayatta, toplumun genel değer yargıları ile çatışan olumsuz nitelikte kabul edilen davranışının süreklilik göstermesi ve bu davranışın diğer eş için birlikte yaşamayı ondan beklenemez hale getirmesi gereklidir.
Süreklilik göstermeyen bir defalık bir davranış Türk Medeni Kanunu’nun 166’ıncı maddesindeki evlilik birliğini temelden sarsılması durumu için yeterli olabilirse
İLGİLİ MADDE NE DİYOR |
Boşanma talebine gerekçe olarak sunulan Medeni Kanun’un 163'üncü maddesi şu hükmü taşıyor: "Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir." |
Hürriyet