Hani bizler için diyorlar ya; "Trabzonspor olmasa siz olmazdınız diye" iste bizde yetenek olmamasına ragmen! Trabzonspor bizi alıp futbolcu yaptigi için kazandıgım parayla acizine, Trabzon'un soguksu mevkiinde bahçesi olan evimde otururken güneşli havayı fırsat bilip açan çiçeklerin üstünde ki arılara gözüm takıldı. Nasıl çalışıyorlar. Bir çiçekten ötekine hiç durmuyorlar.

Ne için?

Ana kraliçe için.

Kimsin lan sen ana kraliçe bu kadar işçi arı senin için niçin çalışıyor?

Adaletin çok mu fazla?

Kimsenin hakkını yemiyormusun ?

Hayır.

Bu arılar sana çalışıyor ve ölüyorlar.

Nasıl bir is diye düşündüm.

Bir an için ülkem aklıma geldi. Aynı arılar gibi çalışan ve ana kraliçe gibi her seyin sahibi olduğunu düşünen ana kraliçeler mı var benim ulkem de?

Evet maalesef var.

Adalet mülkün temeli.

Demek ki mülk ana kraliçelerin ve adalet onların namına işliyor.

Burda bir yanlışlık var.

Arıların adaletini yüce yaratan vermiş. Ona karışamayız.

Ama, dünyamızda ana kraliçe diye br sey olamaz. işçi arılar gelir ana Kraliçe'yi sokar.

Dunyanın adaleti ile tabiatın ki farklı olmalı.

Kendini satan insanları kullanarak para gücüyle adalet benim diyerek her türlü suçlarını kapatmaya çalışanların galip gelmemeleri gerekir.

İşte sevsinler veya sevmesinler bu sekilde düşünen insanların tutması gereken ve kendini onunla bütünleştirmesi gerekilen takım trabzonspordur.

Trabzonspor göründüğü gibi sadece bir takim değildir.

Fatih Sultan Mehmet istanbulu feth edip nasıl dünyada çağ değiştirmişse ,Trabzonspor'da 6 defa şampiyon olarak futbolda çağ atlatmış ve hak arayanların takımı olmuştur.

Biz ana Kraliçe'nin işçileri olamayiz.

Biz hak edenin hakkını aldığı bir düzenin çocuklarıyız.

Biz bugünler de yanımızda olan ile yanımızda olmayanları hiç bir zaman unutmamalıyız.

En önemlisi artık kafamızı kumdan çıkarmalıyız.

Evet biz 6 defa şampiyon olup defalarca her türlü kupayı alan bir ekipiz. Ama artık her seyin saha da olmadıgını, hatta adaletin dağıtıldığını düşündüğümüz mahkemelerde bile adaletin alınamadığını görüyor ve yasıyoruz.

O zaman öyle bir takim kuracağız ki,

Öyle bir birbirimizle ve ezilen halkla bütünleşeceğiz ki, ana kraliçelerin ve yandaş medyalarının yapacak bir seyleri kalmayacak.

Yapabilirmiyiz.

Açıkça gördüğümü söyleyeyim.

İş zor.

Kendini satmaya hazır o kadar insanımız varki yeni yetişen genclerimize üzülüyorum.

Ama sunu söyleyebilirim.

Gençler 1975' de biz yaptık. Sizlerde yapabilirsiniz.

bir elin nesi var iki elin sesi var. Bunu unutmayın.

Yalnız mücadele olmaz.

İşçi arılar gibi davranmalı

Ve birlikte olunmalı.

Yoksa yeni çıkan Facebook ve teweet delikanlılığı ile bir yere varılmaz.

Ceza yemişiz.

Bunların verdigi ceza bizim için onurdur.

TERSİNE GÖÇ İYİDİR

Zaman zaman büyük bir üzüntü ile " Trabzon sehrinin nüfusu azalıyor. Bu göçü durdurmalıyız" diye sempozyumlar düzenler, hükumete bu göçü durdurmalıyız diye heyetler göndeririz.

Niye?

Nüfuz azalıyor büyük sehir Belediyesi olamiyormuşuz.

Olsak ne olur,olmasak ne olur.

Ben göç verdikce sevinenlerden biriyim. Dogrusuda budur bence.

Biz göç ediyoruz ölmüyoruz. Biz başka sehirlerde çoğalıyoruz. Oralarda nüfusumuzu arttırıyoruz. Biz trabzonlular gitmesek baskaları dolduracak oraları.


Trabzon'da zaten çoğunluk Trabzonlu.

Mühim olan başka şehirler de cogunlugu sağlayıp soz sahibi olmaktır.

Bu göç Türkiye'nin lehinedir. Vatanını ve milletini seven,o uğurda canını gözünü kırpmadan verebilecek insanların basında gelir Trabzonlular.

Trabzonlular ekmek yediği vatanına asla ihanet etmezler.

Trabzonluların daha çok cocuk sahibi olmaları ve daha çok göç etmelerinde hiç bir sakınca yoktur.

Ülke için çok yararlı bir durumdur.

Benim şahsi görüşüm budur.