Yaşamsal açıdan su tüm canlılar için vazgeçilmez ekonomik bir kaynak olup,böyle olmayada devam edecektir.Onun içindirki insanlar en yakın su kaynaklaŕının bulunduğu alanlara yerleşerek çok ciddi bir şekilde sudan yararlanarak devamlılığınıda bu vicdan borçluluğu içinde korumuş ve sürdürmeye devam etmiştır.Bu bağlamda dünyada ve ülkemizde özellikle su konusunda çalışan uzmanlar,veri biliminide kullanarak uyarılarda bulunmaktadırlar.Dünyada su zengini olan ülkelerde kişi başına içme ve kullanma suyu olarsk 10 bin metreküp su düşerken bu miktar ülkemizde 1400 metreküptür.Yani ülkemiz bu anlamda su zengini değil su fakiri bir ülkedir.Buradan çağrışımla 2040 yılında ülke nüfusumuz yapılan projeksiyonlara göre 100 milyona ulaşacağı hesaplamasıyla kişi başına düşecek su miktarının 1200 metreküp olacağı belirtilmektedir.

Önlem alınmadığı ve yaklaşan küresel iklim krizide dikkate alındığında tarımdan sanayi'ye ve enerji ihtiyacının karşılanmasına kadar sıkıntı dahada artacaktır.Durum bu derece güncel ve tehlike gittikçe yaklaşırken ülkemizde daha bir su kanununun çıkarılmaması ve havza planlamalarının yapılmamış olmasıda ayrı bir çıkmaz olarak karşımızda durmaktadır.Yani bugün ülkemizde on'a yakın kurum ve kuruluş su konusunda yetki kullanmaya devam ederken,işler ahenkli yürütülemediği gibi karmaşada devam etmektedir.Onun için acilen bir su kanunu çıkarılıp,yönetimin tek elden yürütülmesi ve mevcut yenilenebilir tatlı su kaynakları (Akarsular,Göller Göletler ve Yeraltı suları) hem ülke genelinde 16 havza bazlı ve hemde 81 il özelinde su planlaması(İçme,Kullanma,) yapılmalıdır.Sadece bu yetmez su konusunda çıkarılan otuza yakın kanun, tüzük ve yönetmeliklerde teke indirilerek karmaşa ve kurumlararası çatışmada ortadan kaldırılmalıdır.

İlimizde yaklaşık 13 adet denize ulaşan dere bulunmakta ancak,bunların korunması hususunda bir su planlaması bulunmadığı için hem derelerin akım rejimleri, hemde yeraltı sularında azalmalar olmaktadır.İlimizin toplam su potansiyeli  3900 hektometreküp/yıl olup yenilenebilir bu kaynaklar hiç bir tasarrufa meydan vermeden korunmalıdır.Durum bu derece ciddi ve öneme haizken gelin görünki,Karadeniz ve Trabzonun incisi olan UZUNGÖL'e HES yapımı için fasliyetler devam etmektedir.Halbuki sözü edilen alan 07.12.2014 tarihinde özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmiştir.Uzungöl bugüne kadar gereği gibi sahiplenilmemiş(Tüm plansızlıklar) aksaklıklar zamanında giderilmiş olsaydı uzungöl GUİNNES kitabına girerecek bir hüviyete taşınır ve marka olurdu.Ancak bu güzel doğa harikası rant uğruna geri dönülemeyecek bir hal almış buda yetmezmiş gibi şimdide HES ile başı derte sokulmaya çalışılmaktadır.

Bu haliyle dahi ilimize ortalama bir veya birbuçuk milyar dolar GSMH sağladıģı söylenmekle birlikte ciddi bir planlama yapılsaydı bu miktar iki katına dahi çıkabilirdi.Tüm bu olumsuzlukların altında çırpınan bu güzel turizm alanı şimdide,HES(Hidor Elektrik Santrali) yapımıyla başındaki dert dahada artırılmaya çalışılmaktadır.İstanbul iğneadadan Artvine kadar bu bölgede doğal güzelliģi(Onikiay), bakirliği, kendi reklamını kendisi yapmış olması, Haldızen deresi ile Göldeki sucul canlı zenginliği ve en önemlisi SALMO TRUTTA LABRAKS diye bilinen endemik bir tür olan deniz alasının yılın büyük bir kısmını geçirdiği solaklı vadisi ile bütünleşmiş tek bir mini havza özelliği taşımaktadır.Ayrıca derenin yüzyıllarda oluşan fauna ve habitat'da bu yapısıyla tarihden silinecek ve insanlar bu güzelliķlere bir daha şahit ve sahip olamayacaklardır.Yani çevre tahribatı bu kadarla kalmayıp,vadi etrafındaki derenin neminden yararlanan tek ve çok yıllık bitkiler ile ortamın ekosistemide bozulacak artık yeniden bir geri kazanım imkansızlaşacaktır.

Uzungöl'ün hemen çıkışına inşa edilecek regülatör derenin suyununu bent arkasında biriktirerek yaklaşık 5-6 km.uzunluğundaki yeraltı kanalıyla yükleme havuzuna aktarıp buradanda Taşkıran mahallesinde inşa edilecek santral tribününe düşürerek kuyruk suyu ile birlikte yeniden dereye verilecektir.Yani derenin suyu 6 km.mesafede can suyu altatmacasıyla azltılmış bir şekilde sucul fauna ve güzellikten yoksun bir hale dönüştürülecektir Of solaklı deresinde olduğu gibi.Yağmurların çok azaldığı yaz mevsiminde uzungöle seyahat edenler dere mecrasında daha önce gözlemledikleri güzellik yerine dere zemininde birikmiş çakıl ve kum ile etrafında zayıf düşmüş flora ile gökyüzüne bakarak yetinecektir.Onun için binlerce yılda oluşan doğa,akarsu rejimi ve bunlardan faydalanan  başta Uzungöl ve insan kaynakları bu durumu haketmemektedir.Zira hiç bir rant doğanın ve insanların üstünde olamaz ve olmamalıdır.

Sonuç olarak;burada öncelikli olarak enerjiye karşı karşı olmadığımı ve olmayacağımı belirtmek istiyorum.Bir Trabzonlu olarak  çevre hassasiyetini  vicdan borcu ve gönülden bağlılık olarak algıladığım için,ve Uzungölüde iyi tanıyan bir kişi olarak bu analizi yapmaktan mutluluk duyduğumu ayrıca belirtmek istiyorum.Ülkemizde  sayısız güzellikler olmasına karşın,Uzungölün bu güzelliklerde ön sıralarda yer aldıģını düşünüyorum.Özetin özeti, Uzungöl gelire ve doğal güzelliğinin bozulmamasına göre planlanacaksa bu planlama turizm için yapılmalıdır.Yani Uzungöl etrafındaki doğal varlıklarla korunmalıki daha sonraki kuşaklara mutlu ve yaşanabilir olarak bırakılsın .Bu husus tüm toplumun görevidir vede olmalıdır.Onun için bir an önce bu durumdan vazgeçilip ilgili kurum ve kuruluşlarda duyarlılıklarınıda en üst perdeden ortaya koyarak faaliyet sonlandırılır.Zira herşeyin bir ömrü vardır,doğanın ömrü sonsuzdur ancak diğerlerinin ömrü kısadır.Onun için Trabzonumuzun dünyaya açılış kapısı olan Uzungöl'ün; yaşatılması bizlerin elindedir.

HER ŞEY UZUNGÖL İÇİN,GÖNÜL BAĞLILIĞI VE VİCDAN BORÇUYLA.