Enerji günümüzde herşeyin temeli olup,gün geçtikçede kullanım alanları artarken önemide güncelliğini korumaktadır.HES'de enerjinin hammaddesi su olmakla birlikte onunda hayat olduğu bir gerçekliktir.Su'nun mekanik enerjisi santrallerde elektrik enerjisine çevrilerek kullanıma arzedilmektedir.Bölgemizin fazla yağış alması,arazi yapısın çok kırık olması ve düşü yüksekliği yakalama anlamında elverişli olması nedeniyle Doğukaradeniz havzasında HES'ler yoğunlaştırılarak çeşitli büyüklüklerde satraller inşa edilmiştir.Ülkemizde 2023 sonu itibariyle 709 HES bulunmakta olup devam eden santral sayısıda 23 adettir.Bu santrallerin toplam kurulu gücü ise 31.555 MW.dir.Bu bağlamda Türkiyede ilk HES Akçaabat ilçesinin ışıklar mahallesinde yapılmış ve 1930 yılında üretime başlamış olup halen elektirik üretilmektedir.Ancak;bu santral 2013 yılında Malatyalı bir firmaya 6 milyon tl.ye satılmış bugün ise sadece içindeki tribünün fiyatı 15 milyon tl.civarındadır.Maalesef bu HES'ne Trabzonlular sahip çıkmamışlardır.

Sadece bununla kalmayıp ilimizin daha bir çok varlığı aynı şekilde Trabzonlu iş adamlarının gözü önünde elden çıkarılmış ama kimsenin kılı kıpırtamamıştır.Şimdide sıra UZUNGÖL'ün elden çıkarılmasının senaryoları yavaş,yavaş hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.Şöyleki;Haldızen havzasının üst bölümünde yeralan Sıcaktaş,Şekersu,Demirkapı,Arpaözü ile Yente yaylasının bir kısmını içine alan yaklaşık 500 dönümlük bir alan "BAKIR VE ALTIN" madeni arama ve işletilmesi için 49 yıllığına yabancı firmalara kiralanmıştır.Herkesin malumu olacağı üzere altın madenlerinin işletilmesinde ayrıştırıcı olarak yoğun miktarda siyanür kullanılmaktadır.İşletme faaliyeti başladığında yağmur ve kar suları aracılığıyla haldızen deresinin hem demirkapı ve hemde arpaözü tarafından gelen kollarına siyanür sızıntısı olduğunda bu havza uzungöl gölü dahil olmak  üzere solaklı dereside denize deşarj noktasına kadar etkilenecektir.

Birinci sorun;
Bu havzanın dere mecrası dahil olmak üzere,sucul fauna ve etrafındaki ekosistem geri dönüşü olmayan bir tehlike ile karşı karşıya kalacaktır.
İkinci bir sorun ise,hazırlanıp 2011 yılında onaylanan (Ordu,Giresun,Trabzon,Rize,Artvin ve Gümüşhane illeri) 1/100000 ölçekli Çevre düzeni planında Çaykaranın tamamı uzaktan yakından ilgisi olmamasına karşın tarım alanı ilan edilerek,yine Uzungöl'ün önü kesilmeye çaĺışılmıştır.
Üçüncü bir husus ise;yine 2011 yılında devlet tarafından onaylanan ve Ordu Ünyeden başlayıp Çambaşı yaylasını takipen Giresun Kümbet yaylası üzeerinden Zigana Erikbeli zon'unuda içine alarak Kadırga yerleşkesinden geçip Anzer yaylası istikametinden geçerek Arhaviden sahil yoluna kavuşan"350 kilometrelik güney çevre turizm MASTER planında( Yeşil yol) dahi Uzungöl  turizm alanı olarak gösterilmemiş ve Sultan Murat yaylası turizm alanı olarak ön plana çıkarılmıştır.

Dörtuncü bir engel ise;Maksatlı olarak Uzungöl ün imar planı geçiktirilmiş ve bunu bir fırsat bilen bir çok girişimci sosyal tesis inşa etmiştir.Sonuçta bu insanların bir kısmı  maddi,manevi ve yıkım cezaları ile haksız yere cezalandırılmışlardır.Trabzonda devasa alanlarda imar faaliyeti gösterilmesine karşı Uzungöl'ün bu anlamda yetim bırakılması tesadüfü değildir herhalde.

Bir beşinci husus ise ;Uzungöl'ün derenin feyezanlı dönemlerde taşıtığı taş, toprak,mil,kil ve silt gibi maddelerle dolarak(1982 yılında 18m olan gölün derinliği 7-8m civarına düşmüştür) gittikçe hacmi daralıp küçülürken temizlenme faaliyetlerinde tüm teknolojik imkanlara karşın ilkel yöntemlerin kullanılmasıda anlaşılabilir değildir.Zira göl temizleme çalışmalarında hem gölün sucul faunası ve hemde denize kadar Solaklı deresinin habitatı yok olmuş ve dere aylarca çamur akarak etrafa pis bir koku yaymıştır budamı tesatüf.

Bir altıncı husus;Dünyada eşi benzeri olmayan bir şekilde gölün etrafı karataşla çevrilerek doğal yapısı yani estetiği(Mobilyası) bozulmuş ve kıyı kenar çizgiside belirginsizleşmiştir

Şimdi gelinen aşamada,devreye HES sokularak havzanın;Doğa,Su,ve insan trafiğinin yoğun yaşandığı bir değerler manzumesine yeni bir darbe vurulmak istenmektedir.Bu dere sadece Uzungöl'le kalmayıp,Güneyde Haros komları,Arpaözü ve Demirkapıdan karagöllere kadar, kuzeyde ise solaklı vadisi boyunca havzanın uzandığı denize deşarj noktasına kadar olan bu zon ciddi zarar görecektir.Bu süreçler yaşanırken herkes önündeki olanakları koruması pahasına tehlikeyi içselleştirerek sessiz kalmayı kar saymış ancak,sandıklar açıldığinda sonuç görülmüş ve geri dönülmez riskler ortaya çıkmıştır.Şayet bir takım kazanımlarında elden çıkması istenmiyorsa herkesin bu konularda azami duyarlılık içinde olma zorunluluğu vardır.Zira hiç kimse başkasının zarar etmesi pahasına eylem dışı kalamaz ve kalmamalıdır.Şayet bütüncül demokratik hak kullaımı umuda feda edilirse risk daha artar ve Uzungöl'de turizm tarih olacak ve fırsatların yerini telafisi zor riskler alacaktır.

SONUÇ OLARAK;

1-Uzungöl'ün turizme kazandırılması kolay olmamıştır,
2-Uzungöl ciddi bir istihdam alanıdır,
3-Aynı zamanda önemli ölçüde GSMH olüşturan kırsal ve organik bir alandır,
5-Hıçbir katkı almadan kendi reklamını  kendisi yapmış bir doğa harkasıdır ve kimsenin bu diyarı bozmaya hakkı ve hukukuda yoktur,
6-Trabzonun ve Ülkemizin tanıtımında sayısız katkıları olmuştur ve olmayada devam edecektir,
7-Solaklı ve Haldızen havzalarına hem turizm ve hemde ekonomik bir alan olma hüviyetini kazantırmıştır.
8-Yöre kırsalındski insanların kentlere göç olayını frenlemiştir,
 9-İlimizde kırsalda girişimci oluşturmada çağdaş bir model oluşturmuş ve bu coğrafyaya her ırktan insan trafiğini çekmeyi başarmıştır,
10-Trabzonda turizmin çeşitlendirilmesinin önünü açmış ve geliştirmeyede devam etmektedir,
11-Sadece Trabzonda değil çevre illerdede turizme ivme kazandırmıştır,
12-En önemli kazanımlardan biride yöresel el ürünlerinin dünyaya tanıtılmasına öncülük etmiş ve etmektedir.

ONUN İÇİN;

HES'nın Uzungöle yapılmaması için daha geniş ölçekli çalışmaların (Mitingler,Çalıştaylar,Sosyal ve görsel medyanın yoğun kullanılması, etkinliklerin il düzeyine taşınmas ,toplumun etkili bileşenlerinden gönüllü platform oluşturulması, yerel televizyonlrda uzungöl konulu söyleşiler yapılması ve yazılı basına reklamlar verilmesi vs.gibi) yapılarak olayın toplumsal karşılık bulmasının sağlanması faydalı olur kanaatindeyim.Yoksa HES olayıda diğerlerinde olduğu gibi sonuçsuz bir eylem olarak kalır ve Uzungöl'ün geleceği belirsizleşir
TÜM ENERJİ,VİCDAN, GÖNÜLDEN BAĞLILIK UZUNGÖL'ÜN YAŞAMASI VE YAŞATILMASI İÇİN OLSUN