Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizin yarın sadece Türkiye’ye değil dünyaya damga vuracak olan firmalarımıza gebe olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizi daha da geliştirme konusunda büyük bir kararlılık içindeyiz” dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 4’ncü Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Zirvesi’ne katıldı. Bakan Özlü, programda yaptığı konuşmada, “Geçtiğimiz hafta, ülkemizin 2015 yılında yaptığı Ar-Ge harcamalarıyla ilgili istatistikler yayınladı. Burada bir sitemimi, bir şikâyetimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ar-Ge istatistikleri bu ülkenin geleceğinin nasıl şekilleneceğini belirleyecek olan çok önemli verilerdir. Ancak bizim gündemimiz, ne yazık ki yine magazinle, sporla, kısır, taraflı ve önyargılı tartışmalarla işgal edildi” ifadelerini kullandı.

“AR-GE HARCAMALARINI DAHA DA ARTIRMAYI HEDEFLİYORUZ"
“Dışı dolu ama içi boş olan bu gündemin debdebesi içinde bu önemli verilere yeterince yer verilmediğini düşünüyorum” diyen Bakan Özlü, şunları kaydetti:
“Bakınız, 2015 yılında Ar-Ge harcamalarımız bir önceki yıla göre yüzde 17’lik bir artış gösterdi ve 20,6 milyar TL’ye ulaştı. 2014’te, Ar-Ge harcamalarımızın milli gelire oranı yüzde 1,01 olarak gerçekleşmişti. Bu ülke tarihinde ilk defa gerçekleşen bir rekordu. 2015’te bu rekoru daha da geliştirdik. Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranını yüzde 1,06’ya yükselttik. Çok daha sevindirici olan bir husus ise şudur; Ar-Ge harcamalarımızın yarısını özel sektörümüz, yüzde 40’ını da üniversitelerimiz gerçekleştirdi. Özel sektörün ve üniversitelerin Ar-Ge’ye her geçen gün daha fazla kaynak ayırmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Çünkü bugün araştırma-geliştirme için yapılan harcamaların yarın bize büyük geri dönüşleri olacağını biliyoruz. Bu nedenle Ar-Ge harcamalarını daha da artırmayı hedefliyoruz. Bugün gelişmiş ekonomilerde Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı yüzde 3 civarındadır. Biz de bu oranı yakalamak zorundayız. Firma düzeyinde de aynı gerçeği görebiliyoruz. Dünyanın önde gelen firmaları, devasa Ar-Ge harcamalarıyla dikkat çekiyor. Mesela Çin menşeli bir firmanın 2014’teki net kârı 4 buçuk milyar dolar iken, Ar-Ge harcaması 6,6 milyar dolardır. Yani bu firma, kârının 1 buçuk katı kadar Ar-Ge harcaması yapıyor. Çünkü bu firma, bu yıl kârdan yapacağı fedakârlığın şirketin geleceğine yapılacak en güçlü yatırım olduğunu biliyor. Eğer küresel markalar oluşturmak ve dünya ihracatından daha fazla kar elde etmek istiyorsak, bu zihniyeti tüm firmalarımıza kazandırmalıyız. Deyim yerindeyse sanayi üretimine bir aşı enjekte etmeliyiz. O aşı, bilgi ve teknoloji aşısıdır. O aşı, Ar-Ge ve tasarım aşısıdır.”

“ÜNİVERSİTEYLE SANAYİYİ BULUŞTURMAMIZ GEREKİYOR"
Bakan Özlü, teorik bilginin önemli olduğuna ancak tek başına yeterli olmadığına vurgu yaparak, “Bilginin bir derde deva olması, sosyal ve ekonomik faydaya dönüşmesi gerekmektedir. Bizim ülke olarak, bir yandan teorik kapasitemizi geliştirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken eşzamanlı olarak teoriyle pratiği, yani üniversiteyle sanayiyi buluşturmamız gerekiyor. Bugün Teknoloji Geliştirme Bölgeleri veya teknoparklar, tüm dünyada üniversite-sanayi işbirliğine zemin hazırlayan en önemli arayüzler olarak dikkat çekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Teknoparklar sayesinde enformasyon teknolojileri ile yazılım, yeni malzemeler, biyoteknoloji, yeni enerji kaynakları, uzay teknolojileri, esnek imalat sistemleri, otomasyon ve robotik gibi birçok alanda önemli ilerlemeler yaşandığını belirten Bakan Özlü, “Dünyada kurulan ilk teknopark 1952 yılında ABD’de kurulan Standford Research Park’tır. Hepimizin Silikon Vadisi adıyla tanıdığı bu ilk teknopark öyle başarılı oldu ki, bugün teknopark deyince herkesin aklına gelen ilk örnek olmayı da başardı. 1980’li yıllarda gelişmiş ülkelerde teknopark sayısı çok hızlı bir artış gösterdi. 1990’lı yıllarda bu tren de gelişmekte olan ekonomilere doğu kaydı. Ancak Türkiye, ne yazık ki bu konuda biraz geç kaldı. 90’lı yıllar, hemen her konuda olduğu gibi bu önemli konuda da bizim için kayıp yıllar olarak tarihe geçti. Başörtülü kızlar üniversitelere girsin mi, girmesin mi tartışmasına saplanıp kalan dönemin yetkilileri, üniversitelerde teknoparklar kurmak gerektiğini akıllarına bile getiremediler. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunumuz ancak 2001 yılında çıkabildi. AK Parti iktidarı 2002’de göreve geldiğinde ülkemizde faal teknopark sayısı sadece 2’ydi. Bugün ise yoğun gayretlerimiz neticesinde 51 tanesi faal olmak üzere 64 teknoparkımız bulunuyor” açıklamasında bulundu.

“TEKNOLOLİ GELİŞTİRME BÖLGELERİMİZİN YARIN SADECE TÜRKİYE’YE DEĞİL DÜNYAYA DAMGA VURACAK OLAN FİRMLALARIMIZA GEBE OLDUĞUNA İNANIYORUZ"
Bakan Özlü, 45 farklı şehirde en az bir Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nin bulunduğunu kaydederek, “Yani Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Türkiye’nin dört bir tarafına yayılmış durumdadır. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyet gösteren 4 bin 217 firmamız bulunuyor. Bu firmalarımızda 33 bini Ar- Ge personeli olmak üzere 41 binden fazla istihdam sağlanıyor. 10’uncu Kalkınma Planı’nda 2018 yılı için teknoloji geliştirme bölgelerinde hedeflenen firma sayısı 4 bindi. Yani bu hedefi, şimdiden yakalamış bulunuyoruz. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ni katma değer vergisi, kurumlar vergisi, personel gelir vergisi ve Ar-Ge personeline SGK indirimi gibi muafiyetlerle destekliyoruz. Yönetici firmalarımız, firmalarımız ve akademisyenlerimiz bu desteklerden yararlanabiliyor. Son Ar-Ge Reform Paketi’nde bu destekleri daha da etkin hale getirdik. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde yürütülen tasarım faaliyetlerini de destek kapsamına aldık. İhtisas teknoparkların kurulmasının da önünü açtık. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri konusunda şu anda nicelik olarak istediğimiz seviyeye geldiğimizi söyleyebilirim. Artık niteliğe daha fazla odaklanacağız. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri tüm paydaşları için çok daha güçlü bir ekosistem haline getireceğiz. Bu bölgelerde daha nitelikli firmaların kurulmasını ve daha nitelikli projelerin yürütülmesini sağlayacağız. Özellikle teknoloji transferine ve ticarileşmeye daha büyük bir dikkatle yoğunlaşacağız. Bu bölgelerde kurulu olan özellikle start-up firmalara yönelik, risk ve girişim sermayesi fonlarını daha etkin hale getireceğiz. Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizin, yarın sadece Türkiye’ye değil dünyaya damga vuracak olan firmalarımıza gebe olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizi daha da geliştirme konusunda büyük bir kararlılık içindeyiz. Bunu yaparken, etki değerlendirme çalışmalarından yararlanıyoruz” dedi.

“TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİMİZE KENDİLERİNİ DAHA İYİ GÖRMELERİNİ SAĞLAYACAK OLAN BİR AYNA TUTUYORUZ"
Her yıl birçok farklı kriter ve parametreyi dikkate alarak Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin performans endekslerini oluşturduklarının altını çizen Bakan Özlü, “Değişik kategorilerde başarılı olan Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizi ödüllendiriyoruz. Çok daha Teknoloji Geliştirme Bölgelerimize kendilerini daha iyi görmelerini sağlayacak olan bir ayna tutuyoruz. Her Teknoloji Geliştirme Bölgeleri için neyi doğru ve neyi yanlış yaptığı hususunda raporlar hazırlıyoruz. Bugünkü zirvemizde de sizlerle Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizin 2015 yılı Performans Endeksi sonuçlarını da paylaşacağız. Bu vesileyle, bu yıl ödül alacak olan tüm Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizi kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Geçtiğimiz yıla göre performansını artıran Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizi de tebrik ediyorum. Geçtiğimiz yıla göre performansı gerileyen Teknoloji Geliştirme Bölgelerimizi varsa, onları da ciddi bir muhasebe yapmaya davet ediyorum” diye konuştu.
Bakan Özlü, konuşmasının ardından 2015 yılı Performans Endeksi sonuçlarına göre sıralamaya giren Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne ödüllerini takdim etti. Genel Sıralama Olgun Teknoloji Geliştirme Bölgeleri kategorisinde ilk üç sırayı ODTÜ Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi, İTÜ Arı Teknoloji Geliştirme Bölgesi ve Ankara Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Cyberpark) paylaştı.
(İHA)