Her yeni başlangıç yeni bir umut olur insana. Yeni beklentiler, olması istenen dilekler ve hayaller. 2017’de öyleydi belki de birçoğumuz için. Sırf bu yüzden artık 2016’dan bir an önce kurtulmak çabasındaydık. Çünkü 2016 bizi çok yormuştu. Terör olayları, ihanetler, inanç sömürüleri, haksızlıklar, ekonomik koşullar ve daha birçok neden. Onlar da herkes gibi yeni bir yıldan umutluydular.

Fakat nereden bilirlerdi daha 2017’nin ilk saatlerinde umutları ile beraber hayatlarının da son bulacağını.

Kimisi yılbaşı olmasına rağmen görevini yerine getirme telaşında, diğerleri ise yıkımlar ile geçmiş bir 2016’dan çıkıp yeni bir yıla başlangıç yapmanın heyecanını yaşıyordu. Ama olmadı maalesef 2017 gene ölüm ile geldi. Evet, İstanbul Ortaköy’de ölen 39 kişi ile İzmir’de ölen 2 vatandaşımızdan bahsediyorum. Ruhları şad mekânları cennet olur inşallah.  Bu güzel ülkemizde böyle acıların tekrar yaşanmamasını ümit ederek bu haftanın en çok satan kitap önerileri ile bir giriş yapalım.

Bu hafta İş Bankası Yayınlarından çıkan Stefan Zweig’in Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı kitabı konusu ile oldukça dikkat çekiyor. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nda kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır.

Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal! Bu tarz kitaplardan hoşlananlar için okumaya değer bir kitap olduğunu belirtmek isterim.

Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak dijital dünya çok gelişti. Son zamanlarda sanatçılar artık albüm yapmaktansa, EP (Extended play) olarak adlandırılan ve bir albümden daha kısa olan ortalama 4-5 şarkının bulunduğu çalışmalara yoğunlaştılar. Bu şekilde hem minimum maliyette maksimum dinleyiciye ulaşılmak ile beraber korsanın da önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu hafta 5 yıl aradan sonra Sony Müzik Etiketi ile Aşkın Nur Yengi’nin ‘’Aşk’tan Olsa Gerek’’ adlı EP’sine bir göz atalım.

Soner Sarıkabadayı’nın imzasını taşıyan "Altın Kaplama" adlı şarkısı ile iddialı bir dönüş yapan sanatçı, bu şarkıyla sevenlerinin karşısına bambaşka bir Aşkın Nur Yengi olarak çıkıyor. Sanatçının büyük bir titizlikle hazırlanan yeni albümünde Ayla Çelik, Gökhan Tepe ve Şebnem Sungur’un imzalarını taşıyan şarkılar yer alıyor. Aşkın Nur Yengi her insanın ruhuna dokunmuş, herkesin kendinden bir şeyler bulduğu, Türk Pop Müziği'ne sayısız eserler kazandırmıştır. Bu EP de oldukça başarılı bulduğumu söyleyebilirim. İçimizi geçirerek nerede o eski günler dediğinizi duyar gibiyim. Benimde bunu söylemeye hakkım olduğunu düşünüyorum.

Hakikaten keşke 80’li yıllardaki gibi olsaydı her şey. O zamanlardaki gibi içten samimi ve şeffaf. Fakat biz büyüdük ve kirlendi dünyamız. Neyse geçmiş demişken 2016 son günlerinde sinemalarda gösterime giren ABD-Çin ortak yapımı Çin Seddi isimli tarihi bir film dikkat çekmekte.  Yönetmen koltuğunda Zhang Yimou’nun yer aldığı filmde Matt Damon,Willem Dafoe ve Andy Lau gibi isimler göze çarpmakta.

Çin Seddi dünyanın en büyüleyen ve gizemli yapılarından biridir. Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanan bu savunma hattının Moğol ve Türk boylarının saldırısına karşı savunma amacıyla kurulduğu bilmeyen yoktur. Ancak Yimou imzalı film seddin aslında çok daha güçlü fantastik yaratıklara karşı kurulduğunu iddia ediyor.

Bu belki de o korkuyu kabullenemeyişin farklı bir kılıfıdır. Yerli yapımlarda ise 06 Ocak da gösterime girecek olan Yönetmen koltuğunda Selçuk Aydemir’in oturduğu Ahmet Kural, Murat Cemcir, Rasim Öztekin ve birçok tanıdık ismin yer aldığı ‘’Çalgı Çengi İkimiz’’ yer almakta. Çalgı Çengi ’den sonra ‘’Düğün Dernek1-2’’ ile ara veren ikili, Çalgı Çengi İkimiz ile 6 yıl aradan sonra seriyi sürdürmeye devam ediyor.

Geleneklere bağlı kalarak oyuncu kadrosunda çok fazla değişiklik yapmayan filmde, Gürkan (Ahmet Kural) ve Salih (Murat Cemcir) artık mafyayla içli dışlı olmaktan, mafya düğünlerinde müzik yapmaktan bıkmışlardır. Bu nedenle mafyadan tamamen uzaklaşıp hayatlarında yepyeni bir sayfa açmaya karar verirler. Ancak bu o kadar kolay olmayacaktır, mafyadan azledilmeleri için sahneye çıkacaklardaki bir düğündeki nikâh memurunu kaçırmaları gerekmektedir. Ne var ki nikâh memuru Tarkan'ı keşfeden kişidir ve ikiliyi de meşhur etme vaadinde bulununca Salih ve Gürkan'ın çok zor bir tercih yapması gerekecektir. Keyifli bir olacağı kanısındayım.             
                                                                                                   
         Bu hafta eğer sinemaya gitmek gibi bir planınız yok ise size Trabzon Devlet Tiyatrosu Haluk Ongan Sahnesinde Coşkun Irmak’ın yazıp Enis Yıldız’ın yönettiği Memurin Faslı adlı bir oyuna gitmenizi tavsiye Gerçek anlamda bir oyun izlemek ve doya doya gülmek isteyenler için kaçırılmayacak bir oyun. Üniversite yıllarımda benimde Erzurum Devlet Tiyatrosunda görev aldığım ve hiç unutamadığım keyifli bir oyundur.


Geleneksel ortaoyunu tiplerinden Pişekâr ve Kavuklu’nun çevresinden sahneye aktarılan oyunun birinci bölümünde memurumuz düşle gerçek arasında ki ince çizgiyi kaybetmektedir. İkinci bölümde eski zamanlarda vali olmak isteyen birinin uğraşsız emeline ulaşması ironik bir biçimde anlatılırken, üçüncü bölüm; bir patlıcan mevzusuyla menfaatlerin dörtnala koşumunu seyirciye göstermektedir. Oyunun geriye kalan bölümlerinde ise; öğretmen- öğrenci, amir –memur, patron- işçi hatta iki sevgili arasında düzene sitem, güldürü öğeleriyle sıralanmakta, eşek olarak ölen birinin insan olarak dirilmesi güldürmekte, bir memurun hayatının eskiden ne kadar zor olduğu tüm oyun boyunca ele alınmaktadır. İzlemediyseniz muhakkak izlemenizi tavsiye ederim.                                                                                                                                                                                                                   
                Kıymetli okuyucular gönül ister ki sizlerin de yaptığı sosyal ve kültürel faaliyetlerden önceden haberimiz olsa da bizde hem katılımcı sağlasak, hem de katılımcı olsak. Mail adresinden çalışmalarınızı bir hafta öncesinden bildirerek daha çok kitleye ulaşabilirsiniz. Bu haftada yazımızın sonuna geldik. Haftaya tekrar görüşmek ümidi ile şimdilik hoşça kalın, dostça kalın ve dikkatli kalın.