Son zamanlarda işimi layıkıyla yapıp yapmadığım konusunda hayli tereddütlerim var.

Bakıyorum, etrafımdakiler de aynı kasvet. 

Gerek kamu, gerek özel sektörde çalışan ne kadar doktor, öğretmen, tüccar, işçi emekçisi tanıdığım varsa, inanın hepsi bu açıklaması zor ruh halindeler.

Keza sokaklarımız da aynı girdapta. 

Öyle ki, dışarıda tebessümle dolaşan neredeyse hiç yok.

“Aman şimdi yüzüne baksam kalkar derdini anlatır!” tereddüdü adeta herkesin yüzüne yansımış.

Selamlaşma coğrafyamızdan kalkmış.

Herkesin tek gayesi var, o da bir şekilde günü kurtarmak.

Çok değil…

Bundan 9-10 yıl kadar önce sokaklarımız birbiriyle ayaküstü sohbet edip kahkahalar atan insanlarla doluydu.

Ya şimdi?

Bırakın öyle sosyal çevreyi filan, komşu komşudan bihaber.

Cesedi kokmasa, yan dairede yaşamını yitirenden kimsenin haberi olmuyor. 

Bi’ cenaze, bir de düğünlerde toplu fotoğraflarımız var.

O da mecburiyetten.

Hani eski tabirle utanma, sıkılma belası.

İyi de kardeşim, bizi birbirimizden eden bu yılgınlık bu tükenmişlik neden?

Kahkahalarımızı, mutluluğumuzu, birbirimize olan sevgi ve muhabbetimizi neden kaybettik?

Ve asıl soru:

Her birimizin üç günle sınırlı kıldığı bu dünyada, toplum olarak bundan daha kötü başımıza ne gelebilir?

Ben düşündüm, içinden çıkamadım.

Bilen varsa, reçete niyetine söyleyiversin!

SEÇİM, GEÇİM, RAMAZAN

31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri yaklaştıkça insanın içi kıpır kıpır oluyor.

Desem de kimse inanmasın!

Zira ahalinin gündemini yalnızca birkaç güne kapımızı çalacak Ramazan ayı oluşturuyor.

Neticede tencere kaynamalı fakat gıda fiyatları da ortada değil mi?

Etin kilosu 450, kıymanın kilosu 440 TL.

500 gram Ramazan pidesinin fiyatı 30 TL olarak açıklandı.

Öğünleri kahvaltıyla geçiştiririz diyenler bile zeytin-peynirin yanına yaklaşamıyor.

Dolayısıyla.

Sokaklarımızda asılı pankartlar olmasa, memlekette seçim olduğuna yeminle kimse inanmaz.

Hasılı.

Memleketteki tüm sohbetlerin ortak konusu yalnızca rayından çıkmış fiyatlar.

Geçim derdinin seçim sürecini açık ara geride bıraktığı böyle bir ortamda…

İki maaşın girdiği evlerde bayram için gün sayılır da…

Emekli ile asgari ücretliler için koca bir ay nasıl geçecek, üzerinde durulması gereken asıl mesele işte budur.