Rahmetli dedemle birlikte resmi bir kuruma iş nedeniyle gittiğimizde ben çok küçük bir çocuktum. Küçük olmama rağmen net hatırladığım şey o yaşlı insanın resmi kurumdaki davranışlarına gösterdiği özendi.. Bana da iler ki yaşamımda örnek olacak davranışlardı bunlar. Binanın ana kapısından içeri girerken önce kendisine dönüp baktı, kıyafetini düzeltti, ceketinin düğmelerini kapattı, şapkasını koltuğunun altına aldı ve ilerledi. Gireceğimiz odanın kapısına geldiğimizde dönüp bana “bak evlat burası devlet dairesi ve içeridekiler devletin temsilcisidir, devlete saygılı olmak için çalışanlara saygılı olmak gerekir” dedi ve kapıyı tıklatarak içerden gelen “gir” sesiyle birlikte içeri girdik.

Şimdi günümüze baktığımızda saygı, sevgi gibi kavramların anlamı mı değişti diye sormadan edemiyorum. Devletin kapısını saygıyla tıklatarak içeri girmek nerede kaldı, nerede kaldı devletin temsilcisi çalışana saygı. Neredeyse kapıları tekmeleyerek devletin kurumlarına girip içeride zor şartlarda hizmet veren ve halkın içinden gelen çalışana saldırmak ve çeşitli aletlerle yaralamak hatta öldürmek günümüzün en moda davranışı oldu. Son günlerde sağlık çalışanları başta olmak üzere, eğitim ve diğer hizmet alanlarında çalışan birçok görevli şiddete maruz kaldı, çok değerli insanlarımız hayatının baharında yaşamlarını kaybetti.

Peki, neden bu hale geldik? Bunun birçok nedeni var. Ancak bazılarının üzerinde durmak gerekir. Özellikle ülkemizin sosyoekonomik yapısının olumsuzlukların en önemli alt yapısını oluşturduğu bilim çevrelerince de desteklenen ve her yönüyle sabit bir durumdur. Şiddetin de en önemli alt yapısını oluşturan unsur budur. Buna bir de ülkemizin siyasilerinin söylemleri ve davranışları eklenince istenmeyen sonuçlar kaçınılmaz oluyor. Basına yansıyan haberlere bakıldığında zaten her şey ortada. Yani şunu söyleyebiliriz; yaşanan şiddetin en önemli nedeni siyasettir ve siyaset kurumunun kötü kullanımıdır. Çalışanları yani devletin memurlarını “değersizleştirmeyi” sistematik olarak hayata geçiren maalesef siyasetin kendisidir. Bu gidişin istikameti doğru değildir. Bir olay olduktan sonra kınamak ya da ölenlerin cenaze namazına katılmak problemi çözmez. Polisiye tedbirlerin çözmediğini de geçen zaman diliminde gördük. Eğitim elbette ki şart ama siyaset yapanların da sorumluluklarını taşıması ve örnek davranışlar sergilemesi, söylemlerini özenle seçmesi ve aynı zamanda alınması gereken tedbirlerin bir an önce alınması ve gerekli çalışmaların da yapılması mutlaktır. Çünkü devlet adına görev yapan ve inanılmaz özveri ile işlerini yapmaya çalışan bu vatanın tüm evlatları saygıyı çok fazlasıyla hak etmektedir. Onlara yapılacak şiddet kelimenin tam anlamıyla ilkelliktir. Ancak güzel ülkemizde birçok konuda olduğu gibi bu konuda da tuzun koktuğu gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Daha dün Trabzon’da bir devlet hastanesinde acilde zor ve özverili bir şekilde çalışan bir doktor hanım insanca davranış olmayan şiddete maruz kaldı. Bir hanım doktor, bir baba tarafından şiddete maruz bırakılıyor hem de kızının yanında. Bu baba, şiddet uyguladığı o doktor hanımın yerinde kızı olsaydı ve herhangi biri ona şiddet uygulasaydı neler hissederdi acaba. Yani biraz empati yapsak, biraz sağduyulu olsak galiba doğru yolu bulmamız çok zor olamayacak. Ama aklın önemli bir sermaye olduğu unutulmamalı. Çünkü akıl olmazsa insan olmaktan ve doğru yolu bulmaktan bahsetmek mümkün olmaz. Allah akıl versin şiddeti çözüm olarak görenlere…

Bu vesileyle sağlık çalışanları ve diğer kamu görevlilerine yapılan şiddeti en sert biçimde Bir kez daha lanetle kınıyorum. Bir daha tekrarlamamasını tüm kalbimle diliyorum.

Sağlıcakla kalın.