Varlığı elektronik posta göndermeyle birlikte başlayan ama günümüz insanlarının asla vazgeçemediği bir araçtır sosyal medya.

Vazgeçilmezin de ötesine çoktan geçmiş olan sosyal medyanın dünya genelindeki popülerliği o kadar artmış ki, farklı versiyonları ile yediden yetmişe herkesin ve her kesimin kullanımına sunulmuş.

Herkesin de kullanmak için mantıklı bir nedeni vardır hani.

Kimi, eski okul arkadaşlarını bulmak için Facebook kullanır, kimi de siyasileri takip etmek için Twitter.

Nitekim kullanım alanları, bunlarla da sınırlı değil.

Profesyonel hayatta da insana sayısız kolaylıklar sunuyor sosyal medya.

Kişinin kendi alanıyla alakalı akademik yayınlarını, köşe yazılarını ve/veya kendine ait merak edilenleri takipçileri ile paylaşmasına rahatlıkla imkân sağlıyor.

Bunun yanında, büyümeye açık firma ve markalar, tanıtım ve  reklamları için bu platformlar üzerinde özellikle yoğunlaşıyor.

Zira bu yolla hedef kitleye doğrudan ulaşılabiliyorlar.

*

Buraya kadar bahsettiklerim ve beraberinde verdiğim örnekler,  global anlamda sosyal medya araçlarının doğru kullanımı sonrası elde edilen faydalardandı.

Şimdi sadece Facebook üzerinden örneklerle durum bizde, yani Türkiye’de nasıl, dilerseniz biraz ondan bahsedelim,

Hayatında kitap yüzü açmamış insanların güvenlik, hukuk, tarih, psikoloji gibi konularda ahkam kesmeleri bizde,

Henüz ergen olmamışların başbakana, muhalefete veya milletvekillerine dış politika hususunda akıl öğretmeleri bizde,

Çocukluğunda dahi bir kere top koşturmamış olanların futbolculara, teknik heyetlere, hakemlere  taktik vermeleri  bizde,

Cafe güzellerinin, kendilerini Kurtuluş Savaşında cepheye top taşıyan asil Türk kadınlarıyla bir tutan yorumları bizde,

Açlıktan kıvrım kıvrım kıvranan komşusuyla bir parça ekmeğini paylaşmaktan imtina eden, fakat  kendi ağzına götürdüğü bütün lokmaların fotoğraflarını duvarında paylaşan zihniyet bizde,


Basit fotomontaj oyunları, kurgulanmış bir video ya da aslı astarı olmayan bir iddia üzerinden insanların değerleriyle oynamak, dahası onları linç etme kampanyaları başlatmak bizde,

İbadetlerinin tümünü duvarında paylaşarak diğer insanlara bir şeyler ispat etme çabasına giren ve bu şekilde yaparak Cenneti garantilediğini düşünen akıllılar bizde,

Çevresindeki insanları zaten geçtik, anne-babasına zerre saygı göstermeyip, Mevlana Hazretleri’nden çarşaf çarşaf öğütler paylaşmak suretiyle özgüven patlaması yaşayan kabiliyetler bizde,

Büründüğü farklı kimliklerle insanları aldatan, duygularıyla alay eden, en kötüsü de böylelikle hakikaten başka biri olabileceğine inanan zavallılar bizde.

*

İnanın abartı değil.

Yani, fazlası var, eksiği yok yeminle.

Ama yine de içiniz kararmasın.

Kötü olan sanal âleme dâhil olmak değildir.

Oraya bağlanıp kalıp, iş ve kişisel hayatınızı unutmanızdır kötü olan.

Unutulmamalıdır ki, her şey amacında ve yerinde kullanılırsa yararlıdır.

Zira insan, genetik yapısı gereği konuşmayı ve iletişimi sever.