Bir olaylı Trabzonspor-Fenerbahçe maçını daha geride bıraktık. Olanlar oldu, yaşananlar yaşandı ve yine ihale bir şekilde Trabzonspor'a bırakılmaya çalışıldı. Yine diyorum çünkü aynı örnekleri defaatce yaşadık.

Şimdi herkes konuşacak; doğruluktan, ahlaktan, fair-playden, dostluktan, barıştan vs. dem vuracak. Hemde konuşurken üst perdenin zirvesine çıkıp, ahkam kesecekler hiç de dönüp arkalarına bakmadan... Kim bu dönüp arkalarına bakmadan konuşan hımbıllar?

Şampiyon olamadığı için polis arabası devirip, benzin istasyonunu ateşe verenler...

Maçın gidişatını değiştirmek için devre arası hakem odası basanlar...

Maçı sabote etmek için stadyumun elektriğini kesenler...

Tribünde bıçaklı saldırıyla taraftar öldürenler...

Kendi sahasında hakem tartaklayanlar...

Cumhuriyetin içinde kendi muz cumhuriyetlerini ilan edenler...

Belli bir güce ulaşabilmek için FETÖ ile kucak kucağa olup, iş ayyuka çıkınca oyunu bozulanlar...

Başta devleti olmak üzere, gerektiğinde medyayı ve futbolun tüm paydaşlarını hadsizce tehtit edenler parmak sallayanlar...

Açıkçası örnek çok fakat sığdıracak sayfa yok, zaman yok! Şimdi geçmişi böyle hadiselerle dolu bu hımbıllar, kalkmış ahlak dersi veriyorlar. Kusura bakmayın da siz bu dersten sınıfta kalırsınız. Hatta sizi bu derse almazlar bile...

Muhakkak ki Trabzonspor bu olaylardan sonra ceza alacaktır ve almalıdır da! Fakat olayların buraya gelmesinde başrol oynayan tahrikçilerin cezası ne olacak, hep birlikte takip edip göreceğiz.

Son söz de hakem hatalarına... Ne yazık ki olaylar hakem hatalarının önüne geçti ve Trabzonspor'un hakkının yenilmesi arada kaynayıp gitti. Hani demişti ya Fenerbahçeli bir yönetici "bakalım Trabzon'da şapkadan nasıl bir tavşan çıkacak..." diye, gördük ki şapkadan nur topu gibi kırmızı kart ve 1 gol değerinde tavşan çıktı. Hadi bakalım tepe tepe kullanın.