Bugün ismini vermek istemediğim bir mağazaya,yazın ortasında aldığım tişörtlerden varmı bahanesiyle tekrar bir göz atayım dedim..

Öğle arasında hem biraz zaman geçsin bahanesi hem de kışa girerken daha da ucuzlamıştır yazlık ürünler düşüncesiyle arkadaşlarla daldık içeri..

Baktım ihtimaller birbirini kovalıyor dedim acaba severek aldığım ve iki ayda çok sevdiğim için çok giyerek erken eskittiğim tişörtlerden varmı? Genelde yeni sezon ürünleri daha önlerde,yazdan kalan ürünler daha kıyı da köşe de kalır mantığı ile rafların altl kısımlarını kontrol ettim..

Evet oradaydılar..

O çok severek aldığım tişörtlerin başkaları tarafından az sevilerek alınmayan arkadaşları diz seviyesinden daha alt seviyede biryerlerde raf ömürlerini doldurmayı bekliyordular..

Kör kuyuya düşmüş evcil hayvanlar gibiydiler..

Üşümüş ve ıslanmış..

Hemen sarıldım onlara..

Şanslıydılar ve şanslıydım..

Üzerlerinde sayısız kırışık olması onları değersizleştirmemiş aksine daha da olgunlaştırmıştı gözümde..

Son reklam kampanyalarında bol bol kullanılan bir logo standın en üstüne koyulmuş ve bu tişörtlerle birlikte bir çok yazdan kalma üründe indirime gidildiği belirtilmişti..

Yüzde 10 indirim.. 

Vayy be..

Bir başka yazılış şekliyle %10

İyi yaa dedim..

Demek yazın ortasında 24,90 a aldığım tişört indirimle beraber 22 liraya felan gelecek..

Bakayım dedim etiketine..

29,90 yazıyor..

Önce çıktırım sonra indirim taktiği uygulanmış diye geçirdim aklımdan,öyle ya yazın ortasındaki ürün kışa girerken neden pahalansın ki.. 

Dakika 1 gol 1.. 

Krizi,bu ve buna benzer alınan ekonomik tedbirleri kendi çıkarına kullanmayan kim var diye düşüne düşüne çaktırmadan dışarı attım kendimi..

Peşimden ağlayan tişörtlere aldırış etmeden..

Zaten paraya ihtiyacı olsaydı bu mağazanın en azından çalıştırdığı tezgahtar yanıma gelip “yardımcı olmamı istediğiniz bir konu var mı?” diye sorardı..

Sormadıklarına göre benim gibi müşterilere ihtiyaçları yok demektir.

Keriz müşteri bekliyorlar muhtemelen..