Diplomatik terimdir Finlandization.

Finlandization'un anlamı, büyük devlet küçük devleti yönlendirir. Özellikle de komşularını.

Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği'ne komşu olan Finlandiya, büyüğün etkisinde kalarak  hareket etmiştir. 

Bu durum da 'Finlandization' olarak literatüre girmiştir.

Finlanization Dönemi 1948 yılından 1991 yılında Sovyetler Birliği dağılana kadar devam etmiştir ki hâlâ daha Rusya bu eski durumu özlemektedir.

1956-1981 yıllarında 26 yıl Finlandiya Cumhurbaşkanlığı yapmış Kekkonen ise Finlandization'un uygulanmasının baş aktörlerindendir.

Finlandiya, Finlandization döneminde bunu yararına da kullanmıştır ve Sovyetler Birliği'nin Batı'ya açılan penceresi de olmuştur. Batı ülkelerinin de Sovyetler Birliği ile ticari ilişkilerinde de köprü görevini görmüştür.

Sovyetler Birliği dağılınca Finlandiya ekonomisi büyük bir krize de girmiştir.

Bu Finlandization'u birçok ülkeye büyük devletler yapıyor veya yapmaya da çalışıyorlar.

ABD de, Türkiye'ye bu Finlandization'u uygulmaya çalışıyor.

“Benden izinsiz fazla hareket edemezsin!'

“Bağımsızsın ama benim izin verdiğim kadar!”

Büyük Devlet ya!

Alışmış da!

“Saat 18'e kadar süren var!”

Fakat Türkiye, artık o eski Türkiye değil.

Başbakan Bülent Ecevit, kafaya Anayasa Kitapcığı yedi. 

Ekonomi batak!

Türkiye'yi ABD'nin bir eyaleti olarak gibi görüp, gönderdiğin valin Derviş ülkeyi devralsın! 

Manevra üstüne manevra!

Ve Devlet Bahçeli, iplerini çekti 2002'de!

Erken seçim.

Sonuçta, planları tutmadı.

Bahçeli de, bedel ödedi.

Bu sefer de 15 Temmuz'dan önce Devlet Bahçeli'yi alt edip, sonra işi ikinci aşamada bitireceklerdi.

Planları gören Bahçeli farklı politikalarla direndi.

Bahçeli, 24 Haziran Seçimleri'ni erkenden yaptırdı ve yine ayakta da kaldı; istediği sonucu da aldı.

24 Haziran Seçimleri'nde Bahçeli devre dışı kalsaydı bugün ABD'nin istediği iktidar olabilirdi.

ABD, uzun vadeli planını yapmış.

A planının yanında B planı her zaman hazır.

Fetö ile istediği gibi Türkiye'ye Finlandization yapacaktı.

ABD'nin istediği gibi yönlendireceği bir Türkiye!

Önce Gezi!

Fetö ile uygulamaya koydukları 17-25 Kasım 2013'teki girişimleri de tutmadı.

15 Temmuz 2016'de kanlı darbeyi de denediler.

Yine olmadı.

24 Haziran 2018 seçimlerinde istedikleri kazanır diye ümit ettiler, ellerinden geleni de yaptılar, yine olmadı.

Ve en son papazı bahane edip, son kartlarını da ortaya döktüler.

Finlandization!

Türkiye, itaat emeli.

Nasıl karşı gelir?

Diz çök!

Sonuçta, halkımız tek yürek olup, bu darbeyi de, atlatacağız.

15 Temmuz darbe girişiminde kendilerini tankların altına atanlar, şimdi mallarını ve paralarını da feda ederler.

Doğumlar her zaman sancılıdır.

Büyük Doğum!

Büyük Devlet olmak için bunları atlatmalıyız.

Canlarını 15 Temmuz'da ülkesi çin feda eden halkımız, bunu da birlikle atlatacaktır.

ABD, son devrini yaşıyor.

Ağaçlar, öleceklerini anladıkları zaman çicek açarlar.

Yalancı Bahar!

ABD'ninki de öyle.

Rus halkı, tüm sıkıştırmalara karşın Putin'e sahip çıkarak oyunun oynanmasına izin vermiyor.

Çin ve Hindistan başta olmak üzere Uzak Doğu ülkeleri, artık dünya pazarını ele geiriyorlar.

Almanya'nın başı çektiği AB de artık baş kaldırıyor ABD'ye ki en büyük ABD yanlısı İngiltere de dışarıda kalacak.

ABD, hâlâ daha Büyük Devlet ayaklarında.

İran'a ambargo koydu ama dinleyen fazla olmayacak.

Şimdi de Türkiye'ye saldırdı ki güya dost.

AB de dahil Türkiye'ye saldırısına destek olan çok yok.

AB ülkeleri, Türkiye'nin ekonomik krizinin kendilerine de etki edeceğini konuşuyor ki zaten ABD onları da hedef almış!.

Resimde eğer Türk Lirası yıkılırsa Batı'ya doğru etkisi Fin gazetesinde tasarlanmış.

Yani AB, Türkiye'nin batmasına göz yumamaz. Borç verenlerin çoğu AB ülkelerinin bankaları. 

Borçlunun, borcunu ödeyecek halde olması borç verenin yararına.

Türkiye için ise bu ABD Krizi dönüm noktası.

Hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.

23 Ocak 2018'de Finlandiya Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'nde aday olanlar, benim de dinleyici olarak bulunduğum ortamda Finlandiya'nın NATO'ya girip-girmemesini tartışıyorlardı.

Adaylardan birisi “Girsek ne olacak? Türkiye ve ABD, NATO ülkeleri ama Suriye'de savaşıyorlar!” dedi.

Biz zaten ABD ile adı konulmamış bir savaştaydık.

Artık ABD'nın istediğini eskisi gibi yapmıyorduk.

ABD, bunun için tüm kozlarını oynayarak, Finlandization'u gerçekleştirecek yönetimi başa geçirmek için elinden geleni yapıyor.

Papazı versen de sonuç değişmez.

İstediği belli.

Türkiye'nin kendini sırtından bıcaklayanlarla işi olmaz.

ABD, gelecek 15-20 yıl içinde Kanada ile beraber Amerika Kıtası'na tıkılıp, kalacak.

Dünya da ABD'den kurtulacak.

Biz ise bölgemizde yeniden süper güç olacağız.

İnanmak, başarmanın yarısıdır.

Yanlışlarımızı da önümüze koyup, daha iyi yönetilmeliyiz.

Açığımız vardı ve buradan ABD saldırdı.

Ekonomiyi üreten hale getirmeliyiz.

Güçlü devlet için güçlü ekonomi de şart.

Seferberlik ekonomik alanda olamlı.

Yurtdışınaki ticaretle ilgili görevlere “iki çift çorap versen satamayacak” olanları değil, ticareti bilenleri de gönderip, artık hareketlenmeliyiz.

İşi bilenler her alanda işin başında olmalılar.

6 milyona yakın yurtdışında yaşayan insanımızı da aktif bir şekilde Türk ekonomisin atağa kalkmasında yönledirmeliyiz (Bu konuda projem var ve sonraki yazılarımda yazacağım).

Kalın sağlıcakla,

Yakup YILMAZ, Helsinki