Öyle maçlar vardır ki yazacak hiç birşey bulamazsın.Ne başladığına sevinir,ne bittiğine üzülürsün.Ortada geçen hafta olduğu gibi futbol namına bir şey yoksa havadan sudan bahseder,kalemini cebine koyar,büyük bir baş ağrısı ile yatar uyursun..

Peki dün gece ne vardı diye soracak olursanız bence her şey vardı..
Aşk,entrika,tutku,karamsarlık,korku ve mutluluk..
Baş ağrısı maç nasıl biterse bitsin eksik olmuyormuş bunu da anlamış olduk..

Maçtan önce karamsardım..
Başakşehir maçını önce takım olarak sonra taraftar olarak nasıl unutacaktık?
Puanımız sıfırken her şeye sıfırdan başlayacağız esprisi gerçek olabilecek miydi?
Silik futbolun ardından umudunu iyice kaybeden taraftarları gecenin bir yarısı maça hangi güç getirecekti?
Taraftar takımına sahip çıkacak mıydı?
İşte bu ve benzeri sorularla başladık haftaya.Sonra birden şehirde inanılmaz bir değişim oldu ve umutlanmaya başladım..

Özellikle maçın hemen bayram öncesine denk gelmesi,gurbetçilerin ve bu etkileşim ile şehrin maça ilgisinin artması çok güzeldi..Burak Yılmaz'ın takıma dönmesi de takım üzerinde ayrı bir hava estirdi.Forma satışları ve uzayıp giden bilet kuyrukları bir anda ilk haftanın günahı olmaza dönüştü..
Bir taraftan bu olumlu gelişmeler yaşanırken yönetim içinde depremler olmaya devam ediyordu tabii.Göreve zor bela gelen başkan ve ekonomik açıdan bitme noktasına gelen bir kulüpten beklenen gelişmeler hiç hız kesmedi.Önceki yönetimlerin iş bilmez hareketlerinin maliyet olarak verdiği zararları,havaya saçılan milyon euroları,Aksa'nın elektrikleri kesme vakasını,Özkan Sümer'in istifasını,tweetleri,Yusuf ve

Abdulkadir'in satılacak mı satılmayacak mı anketlerini,formsuz futbolcuları ve olası bir mağlubiyet ile iki hafta sonra oynayacağımız Galatasaray maçına hangi psikoloji ile çıkacağımızı konuştuk..
ve hiç kimsenin beklediğini düşünmediğim bir başlangıç yaptı Trabzonspor..
Maç başlayalı yarım saat olmuşken hâlâ bilet almaya çalışanları biliyorum ve ne kadar şanssız olduklarını şimdi daha iyi anlıyorum.Filmin en heyecanlı yerini kaçırdılar.İzledikleri yine korku sahneleri oldu.Acaba diyen taraftar sayısı herkesti diyebilirim.Hele ki maçın ilk yarısının bitmesine saniyeler kala yenilen gol ve skor herkesin birbirine dönerek "Ahan da Alanya maçının tekrarı" denmesine yol açtı.
Ünal Hoca tehlikeyi erken sezerek Yusuf/Kucka değişikliğini yapmasa belki evlerimize bu kadar umutlu ve mutlu gidemeyecektik..

Gerçi maça gelinceye ve eve dönünceye kadar ömrümüzden ömür gitmesine yol açan şu trafik sorunumuz olmasa belki tansiyonumuz da çıkmayacak ama sorunu görüp de çözüm üretmekten aciz olanları da biz seçtik maalesef..
O yüzden kimseye de acımıyorum..
Evine gece yarısı ikide gidenler ve Havaalanı-Ganita arasında kontak kapatıp sövmekten başka bir şey yapamayan taraftarları gördük yine..Şehirler arası yolculuk yapan insanları ve sağlık için,çok acil yetişmesi gereken bir iş için ortada kala kalanları hiç yazmıyorum..
Düzelmeyecek çünkü...

Tek düzelmesini istediğim şey güzel futbolumuzu yarım saate değil doksan dakikaya yayarak oynamamız..
Bir şekilde eve gideriz biz..