Almanya ve İsveç başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri göçmen akınına karşı gevşek davranıyorlar, göçmenleri alıyorlar.

Özellikle İsveç, göçmenler için çok cazip bir ülke ve 10 milyonluk nüfusunun yüzde 25'ini göçmen kökenliler oluşturuyorlar.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde nüfüs artışı durma noktasında ve 2050 yılında şu andaki nüfüsa göre 100 milyon azalacak. 

AB ülkelerinde nüfus azalırken, göçmenlere en iyi imkanları veren İsveç'te gelecekde durum ne olacak?

İsveç’te 2028 yılında doğacak her 3 çocuktan birisi göçmen kökenli anneden olacak. Bu, İsveç’in yaşlı nüfus sorunu olmamasına da neden oluyor ve İsveç nüfus artışı konusunda fazla endişeli değil. 

İsveç nüfusu şu anda 10 milyona ulaştı ve 2028’de bundan 10 yıl sonra bir milyon daha artarak 11 milyona ulaşacak. Bundan 50 yıl sonra ise nüfusun 13 milyon olacağı tahmin ediliyor. Yani bugüne göre İsveç nüfusu yüzde 30 artmış olacak ki böyle bir nüfus artışı olabilecek diğer bir AB ülkesi daha yok.

İsveç ile mukayese edildiğinde Finlandiya’nın aynı dönemde şu anda 5,5 milyon olan nüfusu 5,3 milyona düşecek.

Bu nedenle birçok Avrupa ülkesi gibi Finlandiya’da da panik var ki,  istatistiksel verilere göre 2035’den sonra nüfus azalmaya başlayacak.

Finlandiya’nın 2020 yılında 15 yaş altındaki nüfusu 870 000 iken bu rakam 2030’da 760 000’e düşecek. Ama emekliler ise 1,5 milyon olacak.

Bu arada Avrupa'da en az göçmen bulunan ülkelerden biri olan Finlandiya'da, şu anda yüzde 4'lerde olan göçmen kökenli nüfüs oranı; 2050 yılında tahminen yüzde 15’e çıkacak.

AB'nin en büyük kaygısı; nüfus yaşlanıyor.

Bu yaşlı nüfusa kim bakacak? 

Finlandiya gibi birçok Avrupa ülkesinde bu sorun var ki yukarıda da belirttiğim gibi; 2050 yılında AB'nin nüfusu şimdikine göre 100 milyon azalacak.

Emeklilerin rahat yaşaması için çalışan bir kesimin de olması gerek.

İsveç, iyi bir göçmen politikasıyla bu sorunu çözmüş ve gelecek kaygısı yok.

Her ne kadar göçmen karşıtlığı Avrupa’da artsa da, göçmen nüfus ile bir ölçüde bu nüfusun azalması ve yaşlanması sorunu çözülmeye çalışılıyor ki; İsveç örneği de yukarıda var.

Neden göçmenlere kapılar açık olacak?

Hamilelik döneminde ve doğum sonrasında annenin işgücü kaybi yok. Doğum masrafı, kreş masrafı yok. Okul masrafı yok veya çok az. Devlete sıfır maliyetle hazır işgücü olarak gelen göçmen! 

Göçmenleri alırken seçici davranan ülkeler; göçmenlerin Avrupa dışında tutulup, oradan almak taraftarılar ki Türkiye bu yönde onlara göçmen akınını önlemede yardımcı oldu bilerek veya bilmeyerek!

Şimdi de, Cezayir ve Fas gibi Kuzey Afrika ülkelerinde göçmenleri bir yerde kamplarda toplayıp, oralardan istediklerini almayı da planlıyorlar ki bir adadaki kamplarda bile tutulabilirler.

Sonuçta şimdiki göçmenlerle bile; 2050'den başlayarak 2070 yılına kadar birçok Avrupa ülkesinde göçmen kökenli nüfus yüzde 50’nin üzerinde olacak.

Göçmenler olarak bugün zorluk çekenler, yarınlarda bulundukları ülkelerde daha fazla söz sahibi olacaklar.

AB ülkelerindeki Müslüman göçmenler için de geleceğe yönelik iyi organizasyonlar gerek ki göçmen nüfusun çoğunluğunu oluşturuyorlar.

Osmanlı'nın devamı olan Türkiye'nin yurtdışına yönelik bu yönde belli bir planı da olması gerekli.

28 yıllık yurtdışı tecrübem ve bilgi birikimimle Türkiye'nin bu konuda neler yapılabileceğini ileriki yazılarımda yazmaya çalışacağım ki geç kalınılmamalı.

Kalın sağlıcakla,

Yakup YILMAZ, Helsinki