Beşikdüzü bulunduğu konum gereği Doğu Karadenizin doğusunun giriş kapısı olup,Eynesil ile Vakfıkebir arasında çok uzun olmayan bir sahil şeritine sahiptir.Bu şeritinde yaklaşık( Dilektaşı sosyal tesisi hariç) halkın denize gireceği plaj hüviyetli bir alan yok gibidir.Şayet bu güzel Anadolu ilçesi bir turizm kenti olacaksa ki öyle söylemlendiriliyor, insanların nefes alacağı ve yaz mevsiminde denizden yararlanacağı plajlar ve kumsallar yaratmak yerel yönetimlerin birinci görevidir.Zira doğa, güneş ve deniz turizmin olmazsa olmazlarından en önemli seçeneklerdir.Bu yatırımlar yok ise ve ayaküstü konuşuluyorsa burdan hiç bir önem verirlik çıkarılamaz.Çünku bu tür kentin tamamını ilgilendiren konular yerel idareciler ve kentin diğer bileşenleriyle karar altına alınmalıdırki sürecin bütünlüğü sağlanabilsin.

Zira bu tarz yerel faaliyetler öncelikle, ciddi bir araştırma, master plan ve iyi bir planlama ile kent imgesini ön planda tutan çıktılar elde edilerek hayata geçirilirse o zaman gelişme kaydedilebilir.Bu bağlamda Dünyaya baktığımızda, denize kıyısı olan ülkeler, kentler ve kasabalar bu imkanı limitine kadar kullanırken içine kapanan ve kabuğunu kıramaz duruma düşürülen Beşikdüzü, böyle bir doğal varlığı bırak kullanmayı "SIRTINI"denize dönerek kendi kendisini mahrum etmiş olmasıda anlaşılamamaktır Onun için eyleme dönmeyen söylemlerle olan Beşikdüzüne olmaya devam etmektedir.İşte tamda bu noktada Beşikdüzü sırtını denize dönmekten kurtulamazsa ne gelişebilir,ilçedeki ticaret,turizm ve tarımsal alanlardanda verimlilik istendiği kadar alınamaz, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra başarıda elde edilemez.

Beşikdüzü halkı başta olmak üzere tarihi misyonu bu beçeriksizliği haketmemektedir.Denizi kontrol edemeyen ticareti ve gelışmeyi büyütemez ve olduğu yerde gün sayar. Sanırım Beşikdüzü bunu yapmaktadır.Çünkü her türlü ucuz taşımacılığın yapılmasının yanında deniz turizm demek, turizmde para yani finans demektir.Beşikdüzünde turizmden bahsedilecekse sırtını denize dönerek değil bu işi yüzünü denize dönerek yapmak en doğrusu olacak ve bu işlevsellik sonuna kadar kullanılacaktır.Artık gelinen aşamada herşey teknolojiyle bütünleşip kolaylaşırken, en önemli varlığını kullanmada fırsat yaratamayan Beşikdüzünün kendini yenileme olasılığıda gittikçe azalmaktadır.Halbuki bu güzel kent teknoloji kenti haline çok rahatlıkla evrilebilir ve müthişde bir istihdam oluşturur zira denizi ve kültürü buna çok müsait.

Bu güzel ilçe bir bütünlük içinde denizi ve karasal coğrafyanın uygunluğunu kullanıp,Beşikdüzünü "TURİZM LOJİSTİK"üssü haline dönüştüremezse artık turizmden bahsetmek oyalamaktan öteye gitmeyecek ve turizm kapısıda kapanacaktır.Ülkemizde yaşanan örnek olarak Eskişehirin kırsalında denizden kilometrelerce uzakta Porsuk çayının
 üzerinde plaj yapılıp binlerce insanın oraya gittiği bilindiği bir zaman diliminde,Beşikdüzünün denizden tecrit edilmesi ve sanki hiç bir sorun yokmuş gibi davranılması başlı başına BİR İNSANLIK HAKKI İHLALİ VE DOLAYISIYLA KENT HAKKI İHLALİDİR."Beşikdüzü yüzünü denize dönmek ve denizden yararlanmak istiyorsa,sahil yolunu güneye taşıyarak hem şehrin gelişmesini sağlamak ve hemde denizden azami ölçüde yararlanmak için hakın denizle buluşmasının sağlanması önem arzetmektedir.Güneyden geçecek yolu ara bağlantılarla şehrin merkezine  taşıyarak şimdi olduğu gibi yılda 6 milyon insanın seyahat ettiği kapasiteden yararlandırmamak yerine,şehrin ticari sirkülasyonuna katkıda bulunmanın yoluda açılmış olacaktır.Dolayısıyla şehrin sahilide boydan boya turizm amaçlı kullanılacak olup, buda bir kent hakkıdır.

Bütün bunlara karşın ilçe için çok önrmli bir risk olan"SEL" olayıda güney çevre yolunun yanında açılacak ve Kurbağalı dere ile Ağasar dersine deşarjı sağlayacak drenaj kanalı sayesinde sel riski minimize edilecektir ve bu hususta bir kent hakkıdır.Zira kentler kolay oluşmuyor çünkü Beşikdüzü 1914 yılının öncesinde yani 110 yıl önce Vakfıkebire bağlanmış ve 1987 yılında müstakil ilçe olmasına rağmen kazanılmış varlıklarını kaybetmeye devam etmekte olup, bu hususta bir kent hakkıdır.

NETİCE OLARAK;
1-Sel riskinin ortadan kaldırılması,
2-İlçede teknokent yatırımının önünün açılması,
3-Güney çevre yolunun hayata geçirilmesi,
4-Halkın denizle buluşturulması,
5-Turizm faaliyetlerinin önünün açılması,
Tarımsal üretime önem vetilmesi,
6-Anaarter insan trafiği kapasitesinin ilçeye kazandırılması,
7-Kentsel dönüşümün daha fazla
 ertelenmemesi çok önem arzetmektedir
8-Kent bileşenlerininde içinde bulunduğu çağdaş yeni yapılacak planlamarın devreye sokulmas.
Çünkü Beşikdüzünde yaşayan insanların ortak mal ve hizmetlere eşitlik ilkesi içerisinde erişebilmeleri ve kentin kentlilerin ihtiyaçlarına göre dönüştürülmeside bir kent hakkı olup, Béşikdüzü ancak bu şekilde eski misyonuna kavuşarak mecrasında emin adımlarla yürüyebilir.