Gündemin kurbanı olan; Trabzonspor
Liglere ara verilmeden önce her alanda Trabzonspor, gündemi belirliyordu.
-Futbolcuları ile
-Sosyal mesajları ile
-Futbolcularının golleri ile
-Taraftarı ile
-Yönetimi ile
-Toplum dayanışması ile
-Geçmişten günümüze köprü özelliği ile
Adından bahsettiriyordu.
Ne zamanki, liglere ara verildi..
Trabzonspor gündemin esiri oldu..

Gündemi belirleyemiyor.
Oysa, liglerin şu hali ile tescil edilmesi konusunda gündem yaratabilirdi.
Oysa, Fatih Terim’in önce niye oynuyoruz, şimdi oynamalıyız açıklamalarına okkalı bir cevap verebilirdi.
Oysa, Antalya-Alanya da ligler oynanmalı hesaplarına geliştireceği bir yöntem ile cevap verebilirdi.
Hiçbirini yapamadı..

Fatih Terim’in kuyruğuna takıldık gitti..

***

Ya oynanır ya oynanmaz..
Ne o, maçları bir haftaya üç karşılaşma sıkıştırarak Antalya-Alanya’da oynayalım hesabı.
Böyle bir şey asla kabul edilebilir değil.
Futbolun kendi gerçeğine aykırı.
Futbolca bir ev sahibi saha vardır bir de deplasman.
Hiç her maç deplasman olur mu?
Seyircisiz de olsa bir takım kendi sahasında oynadığında bunun psikolojik üstünlüğünü hisseder ki, futbolda ev sahibi ve misafir takım gerçeği olmazsa olmaz kuraldır.

Trabzonspor, Antalya- Alanya seçeneğine kökten karşı çıkmalıdır…

***

Isıtılan adam; Yattara..
Şu Yattara ısıtılıp ısıtılıp Trabzonspor’un gündemine getiriliyor.
Yattara, Trabzonspor’da dönmek istiyor.
Ne olarak?
Bir görev olsun da ne olursa olsun.
Yattara’nın
Kişiliği
Ahlakı
Etik duruşu
Sosyal ilişkileri

Trabzonspor’da hangi görevde olursa olsun çalışmasına müsait değil.
Futbolculuğu alkışlanır ama diğer bütün özellikleri Trabzonspor’a zarar verir.
İkide bir Yattara’nın Trabzonspor’a gelmesi ile ilgili zemin yoklayanlar Trabzonspor’u düşündüklerinden değildir.. 
Yattara’ya sıra gelinceye kadar ne cevherlerimiz var…

***

Karpuzu, kabak zannedip pişirdiler..!
Özellikle büyükanneniz ve babanız çok yaşamışlarsa ve onların anılarını yorumlama yaşa ermişseniz, aileniniz 100 yıllık tarihini biliyor demeksiniz.
Ben de 15 yaşıma kadar Babaannem ve dedemin anılarını çok dinledim.
Rus işgalinde muhacirlik yıllarında Babaannemin yaşadıklarını anlattığında beynimde yer edinen bir anısı vardı..


Arhavi’den çıkıp Çarşamba ovasına geldiklerinde tarlalarda karpuz gördüler.. Kabak sanıp pişirip yemişler..
Bu muhacirlik anımı, ben de ailenin benden sonraki kuşaklarına anlatmak üzere hafızama kaydettim.

(Not: Fotoğraftaki babaannem Ayşe Savaş… Yerel adı ile Arfalişi Ayşe..)

***

Elektrikte korona kazığı..
Kendimden bir örnek vereyim.
Evde normal bir ailenin harcaması kadar elektrik faturamız olurdu… 220 ile 300 arası.. Bu ay 420 lira geldi.
Korona kazığı diyelim.
Çünkü, her gün elektrikli ev aletleri çalışıyor.
Ekmek hamur yoğurma makinesi
Ekmek makinesi
Fırın
Çamaşır makinesi
Bulaşık makinesi

Kişisel bakım araçları
Derken, battık.
Korona, böyle de vurdu bizi…
Farkı, evde ekmek yapmaktan kaynaklandı gibi..

***

ZAYTUNG
> Yere düşürdüğü 10 TL'yi eldiven takıp aldıktan sonra makinede yıkayıp fönle kurutan EV KADINI masrafını çıkartamadı...