Abdullah Avcı, bildiğimiz kadarı ile dün akşamki Erzurum maçını tesislerdeki odasında bantan izleyecek.
İzlemekle kalmayacak.
İleri geri saracak.
Ekranı donduracak.
Donan ekrandaki pozisyonları okuyacak..
Defterine not edecek.
Her futbolcunun istatistik bilgileri önünde maçın anatomisini çıkaracak.
Ve sonra, kafasında bir sonuç şekillenecek.
Elbette Avcı gibi futbolu bilmiyoruz.
Ama izlerken biz de bir kanaat geliştiriyoruz.
Acaba Avcı maçı odasında izlediğinde, kırmızı kalemle şunları not edecek mi..?
-Rakibe oyun imkanı tanıdık
-Orta alanı kalabalıklaştırdım ama bir netice alamadık
-Atletik koşuları rakip bizden daha iyiydi ve üstelik sonuç odaklı yaptı
-Oyun düzenimiz hep atak ve çok gol üzerineydi, niye böyle bir sonuç oldu.
- Galibiyet güzel ama oyun güzel değil.
Uğurcan kadar taş…!
Erzurum maçında kendi sahamızda, oyun ve takım kadrosu olarak kat tak daha üstün olduğumuz rakibe karşı oynanan maçta eğer yine kalecimiz Uğurcan maçın kahramanıysa;
O’nun hakkında hala iler geri konuşanlara başına, Uğurcan kadar taş düşsün..
Abdullah Avcı’nın işi niye zor?
-Takım kadro olarak moralmen kötü durumda
-Ferdi yetenekler, hala yerinde sayıyor
-Seyircisiz maçlar, Trabzonspor’un en büyük handikabı
-Ligde gelinen bu aşamadan sonra Avcı oyun olarak çok çeşitlilik arayışında olamaz..
Şimdi, görev Avcı’da
-İlk resmi maçına çıktı..
-İlk maçı çıplak gözü ile gördü
-İlk maçtaki eksiklikleri tespit etti.
-İyi ve kötü ne varsa defterine not etti
Elindeki bu un ve su ile bakalım nasıl bir hamur yoğuracak..
Pastası acı mı tatlı mı olacak..?
Galibiyet iyidir..!
-3 puanla moral bulduk
-Yenerek, kendimize geldik
- Avcı yenerek başladı.
-Taraftar oh dedi
ZAYTUNG
Dingin denize değil Karadeniz’e çıktım dedin ya… Al sana yağmur..!