15 yaşındaki bir çocuğun, Ahmet Minguzzi’nin, sırf kaykay malzemesi almak için çıktığı yolda canice bıçaklanarak hayattan koparılması… Sadece bir haber değil bu. Bu, vicdanlarımızın ortasına düşen koca bir yangın.
Ahmet’in ölümünün ardından yaşananlar ise tarifsiz. Ailenin tehdit edilmesi, mezarına yapılan saldırılar… Yani bir acının üzerine başka acılar eklenmiş. İnsan ne desin bilemiyor. Sözün tükendiği yer burası işte.
Ama bu ülkede hâlâ yüreği yanan, hâlâ omuz vermeyi bilen insanlar var. Başta Trabzonspor camiası... Özellikle Başkan Ertuğrul Doğan, bu meseleye sadece bir kulüp yöneticisi gibi değil, bir baba, bir insan gibi yaklaştı. Sessiz kalmadı. Taraftar da öyle. “Biz buradayız, bu acının ortağıyız” dediler.
Şimdi önemli bir eşikteyiz. 8 Mayıs’ta İstanbul Anadolu 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşma var. Bu, sadece bir hukuk meselesi değil. Bu, vicdanların da sınavı. Trabzon’dan, İstanbul’dan, Avrupa’dan gelen gurbetçi gençler, yine o duruşma salonunun önünde olacak. Çünkü bir adalet arayışı var ve bu dava sadece Ahmet’in değil, hepimizin davası haline geldi.
Aynı gün Kasımpaşa maçı da var. Ama bakın, maçtan önce deplasman tribünü simsiyah olacak. Bu forma değil, bu duruş. Ahmet için, adalet için. O siyah, bir matem değil sadece; bir duruşun, bir haykırışın rengi.
Gurbetçi Gençler bugün Şişhane’de toplanıyor. Bu sadece bir buluşma değil. Bu, sessiz kalmayanların, “Bir çocuğun arkasında durmak insanlık onurudur” diyenlerin yürüyüşü.
Son söz mü?
Trabzonspor bu işin peşini bırakmayacak.
Çünkü mesele artık sadece bir renk meselesi değil.
Bu, vicdan meselesi.