Büyükşehir yasasının 2014 yılında çıkmasıyla Türkiyede yeni bir yapılanma sürecine girilmiş olup, kırsal kesime hizmet eden il özel idareleri ve köyhizmetleri il müdürlükleri kaldırılarak bu görev mülki sınırları içerisindeki. Büyükşehir Belediyelerine verilmiştir. Bunların yanında tüm hazine arazileri ile bu kurumlara ait gayrimenkuller ile makine parklarıda büyükşehir envanterinr devretilmiştir.

Süreç sonunda 30 ilde toplam.16561 köyün tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle statüsüne dönüştürülmüstür. Bu yapılanma neticesinde köy yerleşim yerlerine kamu hizmetlerinin geetrilmesi hem büyükşehirlerin ve hemde ilçe belediyelerinin yükünü artırırken Trabzon ilindede 57 belde belediyesi bir gecede kapatılmıştır.

Bu yasa ile büyükşehir ve ilçe belediyelerine tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla hertürlü yetki verilmistir.Ancak bu yeni durumun kırsal kesimi ve tarımı ayağa kaldırma anlamında özellikle ilimizde 3.beş yıllık dönemin başlamasına sayılı günler kalmasına karşın başta büyükşehir belediyesi olmak üzere ilçe belediyeleri tarafından 10 yıldır tarımın ( T) 'si bile söz konusu edilmemiştir.

Halbuki kent kırsalı ve yüksek kırsaldaki insanlar gittikçe fakirleşip tarımdan uzaklaşırken en kötüsü göç travması süreklilik kazanırken büyükşehir belediyesinin bu konuda bir fırsat yaratma veya riskleri fırsata dönüştürme anlamında yasaya rağmen bir çalışma içine girmemesi anlaşılabilir değildir.

Büyükşehirde hizmet alanlarına göre bir çok makam ihtas edilmişken, dünyanın en önemli stratejik sektör olarak birinci sıraya aldığı tarımın, gözardı edilmesinin hangi hizmet anlayışıyla ifade etmek gerektiği bilinmezliğini devam ettirmektedir.

Yoksa büyükşehir yasasının kirsal alana etkisi avantaj ve dezavantajları(on yıl geçmesine ve 3.beş yılın başlamasına günler kaldığı halde) ortaya koymak için hala bir projeksiyon oluşturulamamışsa ne zaman yasanın gereği yerine getirilecektir.

Genelde sosyal ve ekonomik gelişim açısından belediyeler bir çok hizmeti vatandaşlara ulaştırmakla yükümlü olmalarına rağmen kimsenin yükümlülük duymadığı bir düzenin kamu otoritesine hakim olduğu görünmektedir.

Yasa ile belediyelerin hizmet getireceģi alanlar genişletilmiş ve merkezden uzak alanlara(kırsal tarım)  vereceği hizmet kalitesi çok önem taşıyacağı yerde bu hizmeti vermeyerek insalar büyük şehir yetimi konumuna düşürülmüştür.

Kırsal kesimin mali yükümlülükleri artarken( su ve atık su ucretleri) emlak vergisi, inşaatlara ait proje masrafları ve diğer sıkıntılar varken zor geçinen insanların yaşam koşulları dahada ağırlaşmaktadır.

Tarımsal hizmetler açısından köy tüzel kişiliğine ait olan mera, yaylak ve otlak alanlar büyükşehir envanterine geçmiş ancak, bu sahaların bakımsızlıktan dolayı birçoğu elden çıkmış ve yeniden rehabilite edilmeleri ise olanaksız hale gelmiştir.Bu hususta hayvancılıkla geçinen insanların çok zor duruma düşerek geçim varlıklarını ksybedecekleride bir gerçektir.

Sadece durum bu kadar ile kalmayıp, sahil şeritinde yani kıyı kuşağındaki tarım arazilerinin tamamına yakını imara açılarak ciddi üretim kayıpları oluşmuştur.Bu açıdan bakılınca tarımsal üretim kısmen orta kuşak ve yüksek kuşağa sıkışmıştır.

Özellikle yüksek küşakta sabit hayvancılık yatırımlarından olan( Ahır, Ağıl, Samanlık, Depo ve Hangar) üniteler için proje ve imar izni gerekli olmasına rağmen bu temel konularda bile büyükşehir idaresinin ses çıkarmayarak hangi tasarrufa hizmet ettiğide ayrı bir irdelemeyi gerektirmektedir.

Bu anlamda yığınla sorunlar gittikçe artarken çözüm üretmek için neyin beklendiği veye çözümün neden ötelendiği veya neye dayandırıldığınıda anlamak olası değildir.

Bu gidişat bırak Trabzonun önünü açmayı sorunlar daha aģır bir çıkmaza doğru sürüklenmektedir.

Bütün bu görmemezliğe rağmen büyükşehir yasasının 7.maddesinin ( f) bendinde, büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarım ve hayvancılık destekleri için hertürlü faaliyette bulunabilir denmesine rağmen on yıl geçip Trabzonda tarım bir çıkmaza doğru sürüklenirken, niçin bu sorumluluk ve görev yerine getirilmemektedir.

Bu husus çiftçi vicdanının rahatlatılması açısından çok önem taşımaktadır.

Artık il özel idaresi ve köyhizmetleri il müdürlüğünün hizmet verdiği yıllarla son on yıllık büyükşehir icraatları kıyaslandığında hizmet politikaları açısından yüzseksen derece fark olduğunu yaşarak görmek özellikle Trabzon gibi misyonu olan bir şehir için aşırı derecede üzücü bir durumdur.

Kapatılan bu iki kurumun görevleri büyükşehire aktarılmasına karşın on yıldır bir altyapının dahi oluşturulamaması tarımsal hizmetlere ait boşluğun doldurulamayacağı artık perçinleşmiştir.

Zira 3.beş yıllık dönemin seçim çalışmaları ve propagandası devam ederken sanal söylemlerin ötesinde bir şey üretilmediği gibi tarım sektörüne ait bir kelime bile telafuz edilmemektedir.

Durumun vahameti bu derece derin bir çıkmaz içerisindeyken büyükşehir başta tarım olmak üzere niçin kırsala yönelik birimlerini oluşturup bu hizmetler için yasaya rağmen  bütçeye niçin ödenek koymamaktadır.

Kırsal kesimi çekici hale getirerek insanların kendi topraklarında karınlarının doymasını sağlayıp, göcü önlemek varken, arkası olmayan projeler, vaatler, güzel söylemler, hazine arazilerinin ve kamuya ait patika yolların satışına kadar rant düzeni ve kolaycı yollar varken zor işlerle uğraşmak niçin ana icraat kolu olsun ki.

Netice olarak mevcut varlıkları satmak çok kolaycı bir zihniyet olup, esas olan bu varlıkları koruyup kollayıp ve üzerine yenilerini koyarak gelecek kuşaklara bu kenti yaşanabilir mutlu zevk alınır olarak bırakmak olmalıdır.Umarım 3.beş yıllık dönemde tarım ve kırsal kesim sorunlarının çözümü ön planda tutulur.