Yusuf Yazıcı için en doğru karar..

Ok; yayından çıktı.

Macun; da tüpünden..

Mızrak ise çuvala sığmıyor.

Yusuf Yazıcı, Trabzonspor’da bu saatten sonra kalırsa, ne;

-Kendine

-Trabzonspor’a

-Türk futboluna

-Milli takıma

Faydası olmaz.

Psikolojik, sosyolojik, ekonomik hatta politik(Siyasi anlamda değil) herkes çöker.

Yusuf Yazıcı, artık gitmeli.

Bu sezon geçecek olan ağır lig maratonunu

-Moral kondisyon

Olarak taşıyamaz.

Taraftarın hedefinde olur.

Ağzı ile kuş tutsa yaranamaz.

En üst düzeyde futbol oynasa biraz tökezlese her iyiliği unutulur.

O nedenle, Yusuf Yazıcı gitmeli.

……..

Ak Parti, fabrika ayarları ve bir zamanlar kato tartışması..

Hatırlayanlar bilir.

Hatırlamayanlara hatırlatalım.

Reis, Başbakandır.. Trabzon’da il teşkilatının önemli bir toplantısına katılmıştır. Kürsüde konuşurken özellikle Ak Parti’nin üç Y ile amansız bir mücadele ettiğini söyler..

Yasaklar

Yolsuzluklar

Yoksulluk…

Bu 3Y inadı.. Kararlılığı Ak Parti’nin fabrika ayarıdır..

Reis, kürsüde 3 Y’ye dikkat çektikten sonra; Trabzon’a özel şu uyarısını yapar..

“Bazı partililerimiz kato ihalelerine giriyormuş.. Kato mato.. Bunlar hoş işler değil…Uyarıyorum…”

O gün bunu söylediğinde Reis, müthiş alkışlanmıştı..

Kato dediği bir çeşit özellikli ağır iş makinesi.

Yol yapımında kullanılıyor..

O dönemde, il özel idaresi yol yapımında kiraladığı katoları kullanıyor..

Ve ne hikmetse katolar iktidar partisine yakın isimlerin.

Buna dikkat çekmişti Reis.

O çektiği dikkatten bu yana parti bütün gelinen şu aşamada hassasiyetlerinden Türkiye’de ve doğal olarak Trabzon’da uzaklaştı.

Katonun yerine zamana ve şarta, güne, bağlı olarak bazı başka katolar devreye girdi.

Adrese teslim ihaleler.

Adrese teslim atamalar.

Adrese teslim kayırmalar.

Adrese teslim işe almalar..

Ve parti fabrika ayarlarından uzaklaştı.

Şimdi fabrika ayarlarına dönecek.

Reis’in işi zor.

Bir kato yok ki.. Binlerce kato çeşitliliği var..

………………………………………………………………………………………….

Öğrendim.. Şaşırdım.. Vay anasını dedim..

Şehrin Moloz mevkiinde bir dev cami yapılıyor.

Gerekli mi gereksiz mi tartışması geride kaldı.

Dev sülieti ile gün ışığına çıktı.

Bu şehirde yaşan gazeteci olarak olay yeri incelemesi yapalım dedik.

Camii inşaatına gittik.

Gezdik… Gördük.

Camii’nin tanıtım animasyonlarında çevre düzenlemesi de çok hoştu..

En çok bu çevre düzenlemesini sevmiştim..

Baktım inşaat alanında çevre düzenlemesi ile ilgili bir çalışma yok..

Sordum..

Dediler, yapamıyoruz..

Niye diye sordum, bize sadece cami inşaat alanı ile ilgili yapım izni verildi.

Niye.. Neden.. Niçin demedim.

Araştıracağım için.

Bir merakım da vardı..

Onu sordum.

Trabzon’un en büyük camii yapılıyor… Müftü bey geldi mi..? Ne yapıyorsunuz.. Nasıl çalışıyorsunuz..? Bizden bir isteğiniz var mı dedi mi.?

Aldığım cevap beni şaşırttı.

Trabzon müftüsü, il’in yapımı devam eden en büyük camii inşaatını merak edip gezmemiş.. Görmemiş.. Yetkililerden bilgi bile almamış..

Niye.. Neden.. Niçin demedim.

Diyemedim.

Şaşardım..

…………………………………………………………………………………………………………………

Bu bir reklam değil, hakkın teslimi.

Maçka Pilav dağı zirvesinde bir girişimci Selim Yavuz Yılmaz eşi iki çocuğu ile birlikte mütevazi bir işletme kurmuş..

Tırnakları ile kazıyarak..

Hoş bir manzara..

Güzel bir hava..

Sıcak bir hizmet..

Kafa dinlemek için bire bir yer… Doğanın içinde. Yeşil ile kucak kucağa… Yılmaz ve eşi müşterileri aileden biri olarak görüyor.. Mutfakta, çevrede, konaklanan yerde bir aile ortamı var..

Dün ben oradaydım.

Ankara’dan gelen ailelerle tanıştık, sohbet ettik.. Aynı mangalda et kızarttık.

Arap bir aile ile dünya meselelerine konuştuk.. Birlikte tiryaki çayı içtik.

Günü birlik gelen misafirlerle; Trabzon’u şehri konuştuk.

Aynı ortamda dinlendik.

Aynı ortamda yemek yedik.

YATES, tam bir ev rahatlığında

Ve Yılmaz ailesi her şeyi kendi yapıyor..

Sabah kahvaltısındaki yumurta, kümesten geliyor.

Salatalıktaki her çeşit tarladan.

Tam organik hayat.

Tavsiye ederiz…

……………………………………………………………………………………………………….

İfşa ediyorum…

Şehir kalabalık.. Şehir yaya ve taşık trafiğinde çekilecek gibi değil.

Trafik ihlalleri ise artık dayanılmaz bir hal aldı.

Hele yaya geçitlerinin otopark olarak kullanılması..

Sıradan bir olay oldu.

Yayaya saygı hak getire..

İşte fotoğraftaki an.

Yaya geçidine park etmiş.

Alan babasının malıymış gibi

İfşa ediyorum..

………………………………………………………………………………

ZAYTUNG

Kartal’ına karısını, kayınvalidesini, 3 çocuğunu ve mangal malzemelerini sığdırıp YAYLAYA GİDE Temal, 10 ekmek aldığı fırında bir çocuğunu dönüşte almak üzere bırakarak yoluna devam etti...