Trabzonspor dün akşam Papara Park Stadyumu'nda ezeli rakibi Fenerbahçe'yle karşılaştı. Karşılaşmaz olaydı. Konuyu, saha içinde ve dışında gerçekleşen olaylar diye ikiye ayırmak lazım. Üzüntü verici bir geceye şahit olmak insan olan herkesi üzmüştür. Kısaca değinelim.

  Saha içinden başlayalım. Bordo Mavililer maça çok kötü başladı. İlk yarı boyunca maçın hakimi Fenerbahçe'ydi. Sarı lacivertli takım, Tadic-Fred iş birliği ile gelen kopya iki golle devreyi iki farklı üstünlükle kapattı. Fernandez yanlışından dönen Abdullah Avcı, ikinci yarıya Enis Bardhi ile başladı. Bu değişiklikle beraber tempoyu artıran, rakip ceza sahasına girmeye başlayan bir Trabzonspor seyrettik. Bardhi'nin frikik golü farkı bire indirdi. İkinci gol Trezeguet'nin penaltı vuruşundan geldi. Denswil'e yapılan hareket penaltı artı kırmızı kart olmalıydı. Kırmızı kartın çıkmaması tribünleri daha da agresif yaptı. Fenerbahçe'nin üçüncü golü öncesi Umut Bozok'a yapılan net faul hakem tarafından es geçilince tribünler tamamen gerildi. Maç bitti. Çok gerilmiş ortam, Fenerbahçeli oyuncuların santrada toplanıp eğlenmesiyle zirve yaptı. Trabzonspor tribünlerinden bazı taraftarlar sahaya indi, sonrasında maalesef istenmeyen nahoş olaylara şahit olduk.

Ülkemizde futbol eğlenceli bir oyun olmaktan çıktı. Nedeni:

-Futbol oyununda adaleti sağlamakla görevli kişilerin yetersizliği.

-Futbol paydaşlarının iyi niyetli olmayan hâl ve tavırları.

-Türk futbolunda halının altına süpürülmüş önemli sorunların çözümlenememiş olması.

-Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu'nun yetersizliğine olan inanç.

-Hakemlere olan güvensizlik. Hakemlerin ısrarla kritik maçlarda çalmış oldukları yanlış düdükler.

-Bazı büyük kulüp yöneticilerinin hiç öz eleştiri yapmadan "kendine müslüman" taraflı tuhaf demeçleri.

-Futbol paydaşlarının büyük bir kısmının "eğriye eğri doğruya doğru" dememesi.

-Sporun ruhuna aykırı ve medeni Türk milletine yakışmayan taraftar profilleri.

-Bazı futbolcu tiplerinin insanları tahrik eden davranışları.

-Saha içinde adalet dağıtılmadığına olan inanç.

Maddeleri daha da artırabiliriz.

Trabzon'da dün akşam cereyan eden olaylarda futbolun tüm paydaşlarının sorumluluğu var. En büyük suç sahaya inen, olayları daha da büyüten taraftarlarda! Hiçbir taraftar ne olursa olsun sahaya inemez. İndiği an gönül verdiği renklere ihanet etmiş olur. Trabzonspor dün akşam, sahaya atlayan taraftarları tarafından ihanete uğradı. Taraftar sahaya pet şişe içindeki suyu atmaz, bozuk para atmaz, çakmak atmaz. Rakip takımın bazı oyuncuları tarafından tahrik edilse bile atmaz. Hakemin aleni çaldığı ya da çalmadığı düdükler olsa da atmaz. Rakip takım yöneticisi taraftarlara şişe bardak atsa da atmaz. Skor olarak tuttuğun takım geride olsa da atmaz. Rakip takım teknik direktörüne, yardımcı hakeme, rakip takım kalecisine özetle hiç kimseye yabancı madde atılmaz. Hem ayıp hem suçtur. Dünyanın her yerinde ayıp, her yerinde suçtur. Sadece ve sadece kulübüne zarar verirsin. Bunu on yaşındaki çocuklar bile bilir.

Maç sonunda gelişen üzücü olaylar, dünya basınında da yer aldı. Trabzon'un ve Trabzonspor'un imajı için iyi olmadı. FİFA başkanı bile olaylarla ilgili açıklama yaptı. Trabzonspor Kulübü ve yöneticileri, tribünlere de hakim olmak zorundadır. Önemli bir maçın arefesinde, tribün kontrolüyle ilgili dersine hiç çalışmamış bir yönetime tanık olduk. Detaylar önemlidir.

Sahaya kim atlamışsa, tribünlerden kim sahaya yabancı madde atmışsa gönül verdiği kulübüne ihanet etmiştir. Kendi camiasına zarar verenlerin sporun içinde yeri yoktur.