Yazıma şöyle bir soruyla başlamak istiyorum: Sizi sevmeyen hatta kabullenemeyen biri niçin sizi ikna etmek için uğraşır. Niçin sizin her türlü olumsuz eleştirinize olumlu cevaplar verip, sizinle uyumlu olmak ister. Hani bu sorunun cevabına birçoğunuz “sizden korktuğu için, sizden bir çıkarı olduğu için, size muhtaç olduğu için” cevaplarını vermiştir. Evet, şuan Avrupa Birliğinin Türkiye karşısındaki durumu aynen bu cevaplardaki gibidir. Yıllarca Türkiye’yi ciddiye almayan Avrupa Birliği mülteci sorunu nedeniyle Türkiye’ye muhtaç durumda. Daha düne kadar Türkiye’yi aslı astarı olmayan olaylarla eleştirip, ülkemiz hakkında yüzlerce sayfadan oluşan olumsuz raporlar hazırlayan Avrupa, şimdilerde Türkiye’den övgüyle bahsediyor. Türkiye’nin sığınmacılar politikasının mükemmel olduğu söyleyip hala yerine getirmedikleri taahhütlerde bulunuyorlar. Elbette Türkiye bu övgüleri duymak için Suriyeli kardeşlerimize kapılarını açmadı. Bizim bunu yapma zorunluluğumuz var.

Çünkü Türkiye güçlü bir tarihe, köklü bir medeniyete sahip; sorumluluk sahibi bir devlettir. Biz din, dil ve ırk ayrımı yapmadan her zaman mazlumun yanında olmuşuzdur. Biz öyle başka devletler gibi ülkelerin yer altı kaynaklarına bakarak muhasebe yapmayız. Biz “ensar” olabilmenin derdindeyiz. İşte bundandır ki Türkiye bölgesinde her zaman ciddiye alınan, dengeler değiştiren bir ülke konumundadır. Avrupa için Suriyeli mülteciler büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Hele Avrupa’ya toplu bir mülteci akımı Avrupa Birliğinin sonu olabilir. Bunu bilen Avrupa Birliği gerçek yüzü olan “almadan vermem” politikasını ortaya koymuştur. Avrupalı devletler Suriyeli mültecilerin ülkemizde kalması için var güçleriyle uğraş vermektedirler. Bunun farkında olmamız lazım. Güçlü pozisyondayken taviz vermek çok yanlış olur. Yok, terör yasasını değiştirin; yok bu şartları yerine getirin. Bunların hiçbiri kabul edilemez.

Ülkenin bir coğrafyasında her gün bombaların patladığı bir dönemde, terör yasasında değişiklik istemek; “sen terörle mücadeleden vazgeç” demektir. Ne yazık ki ABD ve Avrupa ülkeleri terör örgütü PKK’ya her türlü desteği veriyor. Türkiye böylesi kilit bir pozisyonda Avrupa Birliğine illa da girmek istiyorsa kendi şartlarını kabul ettirmeli; PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadele konusunda Avrupa birliğinden somut adımlar atmasını istemelidir. Yoksa tarih boyunca bizle ilişkilerinde ikiyüzlü olan Avrupa, yarın bizle işi bitince yine bildiğini okuyacaktır. Avrupa Birliği ülkeleri hangi şartları ortaya sürerse sürsün, ne vaatlerde bulunurlarsa bulunsun hükümet terörle mücadeleden asla vazgeçmemeli. Terörü bitirme noktasına bu kadar yaklaşmışken bir takım maddi menfaatler için bundan vazgeçmek en hafif tabiriyle ülkeye ihanettir.