Bazı haberler vardır, okursun geçersin. Bazılarıysa dönüp bir daha okutur, düşündürür. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunları'nın yaptığı o açıklama tam da bu ikinci türden.

Ekrem İmamoğlu’nun diploması üzerinden koparılan fırtına malumunuz. Konu sadece bir diplomanın geçerliliği değil; aslında eğitim sistemimize, kurumların itibarına ve belki de en önemlisi, akademik dürüstlüğe dair çok daha derin bir meseleyi ortaya koyuyor. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunları ise bu tartışmaya kalem gibi net bir mektupla cevap verdi.

35 yıl önceki yatay geçiş şartlarını günümüz kurallarıyla yargılamak... Ne kadar mantıklı? Bugün bir öğrenciyi, “Senin yatay geçişin neden böyle olmuş” diye sorgulamak, sanki zaman yolculuğu yapıp geçmişte alınan her kararı bugünkü gözlükle değerlendirmek gibi bir şey. Üniversite, o dönem ne diyorsa o uygulanmış. Kural varsa ona göre, yoksa o da yazılı.

Ve işin en can alıcı noktası: Bugüne kadar bu fakülteden çıkan isimlerin listesi... Hani bazen “Diploma mı önemli, adamlık mı?” deriz ya, burada konu ne sadece diploma, ne de sadece kişi. O listede kimler yok ki… Süleyman Soylu da var, Berat Albayrak da. Ekrem İmamoğlu ile aynı diplomaya sahip olmuşlar. Yani siyasetin sağından soluna, ekran yüzünden spor dünyasına kadar herkesin yolu bir noktada bu fakülteden geçmiş. Demek ki burası öyle “lafla” ya da “dedikoduyla” lekelenemeyecek kadar köklü bir kurum.

Ama işin en acı tarafı ne biliyor musunuz? Tüm bu tartışmaların ortasında, sırf siyasi baskıdan dolayı fakülte dekanının istifa etmek zorunda kalması. Bilim, eğitim, liyakat dediğimiz şeyler siyasetin gölgesine düşmemeli. Akademinin siyasetle işi olmamalı ama siyaset, akademiyi bazen çok kolayca “aracı” haline getiriyor.

Bu yaşananlar, sadece bir kişinin diploması üzerinden yapılan bir tartışmadan ibaret değil. Bu, aynı zamanda “kimin geçmişi ne kadar sorgulanabilir, ne zaman neye göre yargılanır” sorusunun da ete kemiğe bürünmüş hali.

Sizce de artık biraz durup, şu soruyu kendimize sormamız gerekmiyor mu?

“Aynı üniversitenin mezunları bir araya gelse, siyaset üstü bir masada otursa, bu ülke daha mı kötü olurdu?”