HAKYEMEZ NE DEMİŞTİ?
Öte yandan Hakyemez Günebakış Gazetesi'ne verdiği röprotajda paralelle ilgili şu açıklamalara yer vermişti;
günebakış: O hukuğu kafanıza geçirirler
Hakyemez: Zaten yaşadığımız sıkıntı da onun sonucudur. Onun için ben şu anda olağanüstü halin ilanını da bu bağlamda önemsiyorum. Olağanüstü Hal ile ilgili Türkiye’de şöyle bir olumsuz algı var; OHAL’de bazı yerlerde temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiği dönemler akla geliyor. Oysa Olağanüstü Hal hukuki bir rejimdir. Ve neyin nasıl yapılacağı da belirlenmiştir. Olağanüstü Hallerde bana kalsa şu anda paralel örgüt bağlamında bir tasfiye süreci ile ilgili gayretler sarf edilmeli, diğer noktalarda temel hak hürriyetlere çok fazla dokunulmamalı. Zaten açıklamalara baktığımızda hem sayın Cumhurbaşkanının hem Başbakanımızın hem İç işleri bakanımızın açıklamalarında buna özellikle vurgu yapıyor. Yani burada biz paralel örgüt bağlamında mücadele ile ilgili bir olağanüstü hal ilan ettik. Onun için burada daha rahat hareket etmek için. Ve üstelik 6 aylık bir takdir yetkisi varken bunu 3 ayla şu anda sınırlı olarak ilan ettiler. O nedenle bu tasfiye olması gerekiyor ve bu darbe girişimi bu tasfiyenin yapılmasına vesile oldu. Diğer yönüyle de hayra yorumlanabilir.
günebakış: Hocam bir algı operasyonu bir ağır iftira ile karşı karşıya mı kaldınız?
Hakyemez: İftira bu kadar kolay olduğu gibi, iftiraya bu kadar kolay prim veren maalesef siyasetçilerimiz de var. Maalesef gazetecilerimiz de var. Maalesef öğretim üyelerimiz de var. Yani orada insan olmayla alakalı mesele. Ama bu seviyede olan insanlar var ve bu seviyede olan insanlar ve bürokratlarımız var. Biz o insanlarla mücadele ediyoruz. Bu bağlamda bizi karalamak için paralel örgütle birlikte hareket ediyor izlenimi vermek amacıyla bir dava girişimi oldu. Bunun içerisinde şehirden işadamları ve üniversiteden insanlar var, üniversiteden de öğretim üyesi olan insanlar var. Üniversitede maalesef öğretim üyesi olan insanlar yine de bu üniversitenin içerisinde çok rahat bir şekilde dolaşabiliyor. Demek ki iftiranın karşısında insanlar bir tepki gösteremiyor. Ben gösteriyorum, söyleyeceğim şeyleri müfterilerin suratına söylüyorum. Söyleyebiliyorum çünkü. Çünkü benim bir siyasi gelecek veya bir kurumsal gelecek beklentim yok. Benim için ilkelerim, karakterim ve duruşum önemlidir. Uzun vadede beni Yusuf Şevki Hakyemez yapacak şey budur. Ama bunu yapamayan insanlar vardır ve bunun içinde bürokratlar da vardır. O girişimi biz çok şükür ki hukuk yollarından hareketle tamamen savuşturduk. ne yaptık; YÖK’e savunmalarımızı yazdık. YÖK şunu söyledi; Bu tamamen kulaktan dolma bilgilere dayanan, hiçbir delil değeri olmayan, dedikodu mahiyetinde olup seçime yönelik bir algı operasyonudur. Bunun soruşturmaya bile dönüşmesine gerek yoktur’ diye de savcılığa gönderdi. Biz ne yaptık ondan sonra. Biz suç duyurusunda bulunduk bu girişimde bulunan kişilerle ilgili olarak. Başta maalesef bunu söylemek zorundayım, emniyet içerisinde suç duyurusunda bulunan işadamı, suç duyurusunda bulunanlara şahit olan öğretim üyelerinin söylemediğini emniyet içerisinin etkili yerlerinde bulunan kişiler var, onlar oldu, eklediler ben bunların hepsini ilgili yerlere ilettim. Sayın Bakanımıza da ilettim, ileteceğim pek çok yer daha var. Hem valiliğe bununla ilgili soruşturma açılması için başvuruda bulundum, hem de sav cılığa suç duyurusunda bulundum. Ve bunun tarihi de yaklaşık 2 ay öncesidir. Ben şimdi bunlarla ilgili ne yapıldığını soracağım. Çünkü 15 Temmuz’dan önce ve sonrası diye farklı bir şey. İyiki o zaman suç duyurusunda bulunmuşum. Çünkü Yusuf Şevki Hakyemez’in bu ülkede paralel olamayacağını herkesin bilmesi lazım. Yusuf Şekvi Hakyemez çünkü birileri zaman gazetesine abone olduğu zamanlarda, birileri Fethullahçılarla iş tutarken 17/25 Aralık sürecinde daha darbe belki de olacaktı, belki de çok ciddi sıkıntılarla karşılaşılacaktı bunun bir yargı darbesi olduğunu, bunun hukukla izah edilemeyeceğini hem gazete demeçlerinde hem televizyon programlarında ifade etmiştir. Derhsane krizindeki tavrı bellidir. HSYK Kanunu’ndaki tavrı bellidir. Yusuf Şevki Hakyemez, zamana göre pozisyonu olan bit tip değildir. Onlar bunu bilmiyorlar belki.
günebakış: Hocam buradaki hedef bir geceliğine göz altına almak mıydı, Rektörü, Yusuf Şevki Hakyemez’i paralel iddiasıyla şöyle 8-10 kişi göz altına alıp ertesi günü bırakmak mı? YÖK buna izin verseydi sırada gözaltı mı vardı. Yani algı tamamlanacaktı!..
Hakyemez: Ha belki de bugün durum çok daha farklı olacaktı. Ama O dosyadaki bilgi ve belgeler dedikodu mahiyetinden öteye geçmediği için bunlara YÖK’ün prim vermesi, savcılığın prim vermesi mümkün değildir. Çünkü burada kimin paralelle birlikte iş tuttuğunu biz seçimde gördük. Çok net bir şekilde gördük. Bu seçimde hiç kullanılmayan derecede KTÜ’de seçim sonuçlarını takip ettiniz, 16 tane boş oy vardır. 9 veya 10 tane de veya biraz daha fazla geçersiz oy vardır. O boş oylar bilinçli bir şekilde verilmiştir. Ne Süleyman Baykal’a ne diğerine. Geçersiz oyların bir kısmı bence yine münipülatif bilinçsiz bir şekilde verilmiştir. Fakat daha önemlisi şudur, ben şunu biliyorum, Fethullahçı Gülen grubuyla daha sıcak temasta olan kişiler çok özellikle seçimin 15 gün öncesinde daha yoğun bir şekilde karşımıza çıktı, çok yoğun bir şekilde diğer adayla birlikte temas içerisinde oldular. O paralel eğiliminde olan insanların bize verilen hiçbir oy yoktur. Ama ben şunu biliyorum, çok net bir şekilde; bu örgütle yakın ilişki içerisinde olan kişiyle üç defa görüşüldüğünü. Diğer taraf. Bunu biliyorum ben.
günebakış: Şu anda YÖK, istihbari kaynakları da değerlendirerek Türkiye’deki üniversitelerdeki paralel yapıya yönelik özellikle birinci elde rektörlere yönelik operasyon yaptı ve bunu neticelendirdi. İddia sahipleri baktığı zaman KTÜ ile ilgili hiçbir sorun yok. Buna rağmen halen bunun gündemde tutulmasını nasıl yorumluyorsunuz?