HERKES AYNI DUAYA ‘AMİN’ DEDİ…
Trabzon’da dün siyaset üstü bir tablo vardı…
AK Parti Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı ve 25. ve 26. Dönem Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu’nun eşi, Prof. Dr. Mustafa Köseoğlu’nun vefatı, şehri yasa boğdu, cenaze tören ve namazı kentin neredeyse tüm renklerini aynı yerde buluşturdu.
İlk törenin Köseoğlu’nun yıllarca görev yaptığı Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde yapılması son derece anlamlıydı.
Akademik hayatına, emeğine ve bıraktığı izlere yakışan bir veda oldu.
Ardından İskenderpaşa Camii’nde ve daha sonra Çaykara Merkez Camii’nde kılınan cenaze namazlarında oluşan mahşerî kalabalık da bunun bir göstergesiydi.
Ankara’dan Trabzon’a uzanan yoğun katılım dikkat çekiciydi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’ndan, eski Başbakan Binali Yıldırım’a; İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu’dan Trabzon Valisi Aziz Yıldırım’a, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’ten AK Parti milletvekillerine ve ilçe belediye başkanlarına kadar çok sayıda isim törende yer aldı.
Ama asıl önemli olan şu oldu…
Bu cenaze sadece bir siyasi partinin mensuplarını bir araya getirmedi.
CHP’den Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya ve yardımcıları, eski ve yeni yöneticiler; İYİ Parti’den eski Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs…
Hatta spor dünyasından Şenol Güneş gibi isimler de oradaydı.
Yani mesele bir “parti meselesi” olmaktan çıkmış, bir “insan meselesi” haline gelmişti.
Siyasetin günlük sert dili, polemikler, tartışmalar… Hepsi bir kenara bırakıldı. Herkes aynı yerdeydi, aynı safta durdu, aynı duaya “amin” dedi.
Belki de en kıymetlisi buydu.
Trabzon’un zaman zaman çok sertleşen siyasi ikliminde, böyle anlar hatırlatıcı oluyor.
İnsanın, makamdan ve rozetten daha büyük bir ortak payda olduğunu…
Bu tablo, bir yandan Prof. Dr. Mustafa Köseoğlu’nun ardında bıraktığı saygınlığın göstergesiydi; bir yandan da Trabzon’un, ihtiyaç duyduğunda kutuplaşmanın üstüne çıkabildiğinin küçük ama değerli bir kanıtıydı.
Bir kez daha merhum Mustafa Köseoğlu’na Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.
TRABZONLU İŞ İNSANLARI KAPIDAN GİRMEDİ…
Trabzon’da DTM binası meselesi yine gündemde…
Ama bu kez konu “satıldı mı, satılmadı mı”dan çok daha derin bir yere temas ediyor.
Edinilen son bilgilere göre, binanın satışı için artık uluslararası satış, pazarlama ve emlak değerlendirme şirketleriyle görüşmeler yürütülüyor.
Yani mesele yerelden çıkmış, küresel bir vitrine taşınmış durumda.
Ama işin ilginç tarafı, bu noktaya gelmeden önce yaşananlar…
Hatırlarsanız, önce Trabzon’daki iş insanlarına dönüldü.
TTSO öncülüğünde bir nabız yoklaması yapıldı: “Bu projeye Trabzon’dan talip olur mu?” diye bakıldı.
Sonuç mu?
Ne yazık ki çıkmadı.
İşte tam da burada ironik bir tablo ortaya çıktı.
Yıllardır Trabzon’da her büyük proje konuşulduğunda, “Niye Trabzon’daki iş adamlarına verilmiyor?”, “Niye dışarıdan geliyorlar?” diye sitem eden bir kısım iş dünyası vardı.
Şimdi ise Trabzonlu iş insanlarına kapı açıldı… ama içeri giren olmadı.
Bu da ister istemez bazı sitemleri beraberinde getirdi.
Protokol nezdinde üst düzey isimlerden gelen serzenişler, biraz da bu çelişkiye yönelikti.
Bir ara projenin Trabzonspor’a verileceği ya da satılacağı konuşuldu.
Ama o ihtimal de sadece yazılan haberlerde kaldı.
Hatta DTM’nin yapılan toplantılarında Trabzonspor konusu gündeme bile gelmedi.
Son toplantı İstanbul’da yapıldı.
Artık süreç Trabzon’un değil, büyük ölçüde piyasanın ve uluslararası aktörlerin elinde ilerleyecek gibi duruyor.
Yani özetle…
Trabzon “Neden bize verilmiyor?” noktasından, “Biz niye almadık?” noktasına gelecek duruma geliyor…
Bu da sadece bir bina hikâyesi değil…
Bir şehirde sermayenin, cesaretin ve sorumluluğun nerede durduğuna dair küçük ama düşündürücü bir fotoğraf aslında.
ANAHTAR İSTANBUL’LA YARIŞIYOR
Anahtar Parti Trabzon İl Teşkilat Başkanı Tuncer Berber ile görüştük.
Genel Başkan Yavuz Ağıralioğlu’nun bir haftalık Trabzon programının şehirdeki A Parti rüzgârını fırtınaya çevirdiğini, program sonrası partiye ilginin daha da arttığını ifade etti.
Gittikleri her ilçede büyük bir sevgi seli ve ilgiyle karşılaştıklarını ifade eden Berber, “Partimiz vites yükseltmiş durumda, tam gaz yoluna devam ediyor. Sayın Genel Başkanımızı çok güzel ağırladık. Sağ olsun bizlere güç verdi, tüm teşkilatlarımıza selam verdi, moral verdi. Ve gittiğimiz her yerde sağından solundan her görüşten partimize yoğun talep olması ve özellikle de iktidar partisine oy verip pişmanlıklarını dile getirenlerin Ağıralioğlu’na çok güvendiklerini ve iktidara tek alternatif parti olarak A Parti’yi gördüklerini söylemeleri bizleri gururlandırdı, umutlandırdı... Üye sayısı anlamında yüzdelik artışta İstanbul ile yarışıyoruz. Bu manada Trabzon halkının partimize ve Genel Başkanımıza güveni, sorumluluğumuzu ve heyecanımızı daha da artırdı. Artık bu fırtınanın önünde hiçbir parti duramaz.” yorumunda bulundu.
Trabzon’da partinin ivmesinin arttığı genel olarak da görülüyor.
Ağıralioğlu’nun ekibi de belli ki 7 günlük programdan oldukça memnun ve mutlu. Bakalım aynı tempo devam edecek mi?
BELEDİYE KORİDORLARI HAREKETLİ
Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nde bugünlerde hareketlilik var.
Bu nedir derseniz, Hizmet-İş Sendikası Trabzon Temsilcisi seçimleri var.
Tabii sendika seçimleri adaylı olduğunda personeller harekete geçiyor ve koridorlarda bu konular konuşuluyor.
Sendika temsilciliği odasında şimdilerde delege seçimleri heyecanı da var.
Sendika tarafından tüm işçilerden bir günlük yevmiye kesiliyor.
Bu toplanan paralar genel merkeze gidiyor, ardından da Trabzon temsilciliğine geliyor.
Bazı kesimler toplanan paraların karşılığında hizmet alamadıklarını savunurken, bazıları ise durumdan memnun.
Şu anda sendikanın Hizmet-İş Sendikası Trabzon Temsilcisi Şevket Çelik…
Ama delege seçimlerinin ardından yapılacak olan temsilcilik seçimlerine karşısına aday çıkma hazırlığı da var.
Ortahisar Belediyesi’nde üye istifaları ile kan kaybı yaşayan sendika, seçimler yaklaştığında daha da hareketli günler yaşanacağa benziyor…
ŞAMPİYONLUK BELGESELİ YAYINLANACAK
Bu cumartesi Lara Sineması’nda iki film arka arkaya gösterilecek.
Ama mesele sadece iki film değil.
Mesele, bu iki filmin yan yana gelince Trabzon’a ne anlattığı…
Saat 13.00’te gösterilecek olan “Ahmet Minguzzi belgeseli”, yarım kalmış bir hayatın hikâyesi üzerinden toplumun en hassas yerine dokunuyor.
13 dakikalık kısa bir belgesel ama vurduğu yer uzun.
Çocukluk, kayıp, adalet duygusu, geride kalanlar…
Bu belgesel, festivalin “süs” tarafını değil, “yük” tarafını temsil ediyor.
Bir kentin sadece başarılarıyla değil, acılarıyla da yüzleşmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Bir şehir için bu kolay değildir.
Acıyı anlatmak, sevinci anlatmaktan daha zordur.
Ama gerçek hafıza orada başlar.
Saat 14.30’da ise sahne tamamen değişiyor: “İnadıyla Şampiyon”. 135 dakikalık bir belgesel.
Trabzonspor’un kuruluşundan 2021-2022 şampiyonluğuna uzanan bir yolculuk.
Başarı, düşüş, yeniden kalkış ve sonunda zafer…
Bu film, Trabzon’un kendini anlatmayı sevdiği yeri temsil ediyor: Direniş, inat, kimlik, aidiyet.
Şehir bunu seviyor.
Çünkü kendini burada tanıyor.
Ve işte bu yüzden bu iki filmin aynı gün, aynı salonda, arka arkaya gösterilmesi çok şey söylüyor.
Bir yanda yarım kalan bir hayat.
Bir yanda “sonunda başardık” diye anlatılan bir hikâye.
Bir yanda kırılganlık.
Bir yanda güç.
Bir yanda sessizlik.
Bir yanda alkış.
Trabzon tam da bu iki uç arasında gidip gelen bir şehir aslında.
Hem çok duygusal, hem çok sert.
Hem çok sahiplenen, hem çok çabuk vazgeçen.
Hem hafızası güçlü, hem de bazen unutarak ayakta kalmaya çalışan bir şehir.
Festival programı bize şunu söylüyor: Bu şehir sadece kupalarıyla değil, kayıplarıyla da var.
Sadece kazandıklarıyla değil, taşıdıklarıyla da bir şehir.
Ve belki de asıl mesele şu: Bir şehir, kendine sadece başarı hikâyesi anlatırsa büyümez.
Sadece acı anlatırsa da yaşayamaz.
Trabzon bu iki filmi yan yana koyarak, belki de farkında olmadan en doğru dengeyi kurmuş oldu.
Biri hatırlatıyor, diğeri motive ediyor.
Biri yaraya dokunuyor, diğeri yarayı sarmaya çalışıyor.
İki film.
İki ruh hâli.
Tek şehir.
Ve perde kapandığında, geriye kalan şey şu soru: Biz hangisini daha çok anlatmayı seviyoruz — ve hangisini daha çok duymaya ihtiyacımız var?
ZİBİDİ TRABZONSPOR’A GERİ DÖNDÜ
Önceki sene Trabzonspor–Fenerbahçe maçında sahaya giren ve bir anda ülke gündemine oturan “Zibidi” isimli köpek, yalnızca maçın değil, kentin de sembolüne dönüşmüştü.
Sahaya girdi, oyunu durdurdu, milyonların dikkatini çekti.
Ama asıl hikâye, maçtan sonra başladı.
Ortahisar Belediyesi devreye girdi, “sahiplendirelim” dendi.
Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, “Bu köpek neden sahadaydı?” diye sordu.
Bilgi alındı, sahiplenme süreci başlatıldı.
Stadyuma koyulsa da adı da üzerinde olduğu gibi Zibidi yerinde durmadı ve kayıplara karıştı.
Sonra Lüleburgaz’da bulundu.
Barınağa gönderilecekti.
Ve sonra bir kez daha müdahale geldi.
Başkan Ertuğrul Doğan’a gelen şikayetler sonrası yeniden harekete geçildi.
Zibidi yeniden Trabzon’a getirildi.
Bu kez adres netti: Trabzonspor tesisleri.
Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde, U19 takımının bulunduğu alanda yaklaşık 100 metrelik bir alana kulübe yapıldı.
Zibidi artık orada kalacak. Kulübün korumasında, tesislerin misafiri olacak.
Yani mesele bir köpeğin sahaya girmesi değildi.
Mesele, bu şehirde bir şey olduğunda herkesin farklı bir yerinden tutmaya çalışmasıydı.
AK PARTİLİ BAŞKANA SERT SÖZLER
Şalpazarı’nda yerel siyaset, AK Parti Şalpazarı İlçe Başkanı Zeki Çabuk’un mahalle muhtarlarıyla yaptığı ve basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantı sonrası yeniden alevlendi.
Toplantıya ilişkin en sert tepki ise İYİ Parti Şalpazarı İlçe Başkanlığından geldi.
İYİ Parti İlçe Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, muhtarların devletin temsilcileri olduğuna vurgu yapılarak, siyasiler tarafından yönlendirilmek istendiği iddia edildi.
Açıklamada özellikle toplantının basına kapalı yapılması eleştirilirken, bunun kamuoyunda “şeffaflık” tartışmalarını beraberinde getirdiği ifade edildi.
İYİ Parti Şalpazarı İlçe Başkanlığının kamuoyuyla paylaştığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Sayın AK Parti İlçe Başkanı Zeki Çabuk, Şalpazarı Mahalle Muhtarlarını toparlayarak belli belirsiz adının hizmet, varlığının olmadığı hizmetlerden bahsetmektedir. Önce şu soruyu soralım başkana: Siz kendinizi devletin hangi biriminden sorumlu memur sanıyorsunuz?
Yine Mahalle Muhtarlarımızı toplayarak neden basına kapalı toplantı yapma cihetine gittiniz…
Basına kapalı gizli toplantı yapmak ne demek, yeni mi çıktı? Milletten neyi saklamaya çalışıyorsunuz…
Devlet sırrı mı? Amacınız nedir?
Mahalle Muhtarlarımız hizmet ve taleplerini siyasi partilerin ilçe başkanlarına mı iletiyor?
Kaymakamlık Makamı ve Belediye Başkanlığı yok mu sayılıyor…
Şalpazarı’na yapılan hizmetler (hangi alanda olursa olsun) vatandaşın ihtiyacına binaen yapılmış olan hizmetlerdir.
Onu ben yaptım, şunu falancı yaptı, onları biz yaptık…
Sahi, kendinizi ne yerine koyuyorsunuz? Devlet ve icra makamları ile görevlileri ne iş yapar?
Parti devleti mi oldunuz…
Sana sormak isteriz: 2014 yılından 2025 yılına kadar her dönem otopark, pazar yeri, stadyum, sanayi sitesi yapıyorsunuz; sadece ve sadece esamesi okunuyor, vaatten öteye geçmedi.
Elektrik, yol ve su ile alakalı vermiş olduğunuz vaatleri saymıyoruz, vatandaş size zamanı gelince soracak…
Öyle muhtarları toplayıp hizmet etmek ve vermemekle tehdit, şantaj yapacağınıza, Şalpazarı halkının huzurunda bir toplantı yapınız.
Neler yapıp yapmadığınızın takdirini vatandaşımız yapsın…
İlçemizde vatandaşın hizmeti ve huzuru için yapılan ve yapılmayan her türlü eylemleri eleştirmekten geri kalmayıp, takipçisi olmaya devam edeceğiz…”
Bakalım AK Parti kanadı bu ağır eleştirilere cevap verecek mi?