Trabzon'da yıllardır konuşulup bir türlü “başlamayan” projelerin en başında gelir Hafif Raylı Sistem. 1999'dan bu yana gündemde… Dile kolay, 25 yıl! O gün doğan çocuklar şimdi mühendis oldu, iş hayatına atıldı ama Trabzon'da raylı sistem hâlâ rayına oturmamıştı. Ta ki dün yapılan o toplantıya kadar…

İtiraf edelim, bu defa işler ciddi. Çünkü sadece yerel yöneticiler değil, Ankara’dan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın ağır topu, Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Yalçın Eyigün bizzat Trabzon’a geldi. Toplantıya katılım öyle yoğundu ki, ayrılan salon yetmedi, insanlar ayakta dinledi. Belli ki bu iş artık "lafla peynir gemisi yürümez" aşamasını geçti.

Başkan Genç de ne zamandır söylüyor zaten: “2026 başında başlıyoruz.” İlk durak: Akyazı - Meydan hattı. Sonrası havalimanı, Akçaabat, Yomra… Güzel plan, kulağa hoş geliyor. Ama Trabzon bu tarz büyük projelerde genelde ya plansızlıktan ya da ‘ben yaptım oldu’culuktan tökezlediği için, temkinli olmakta fayda var.

Toplantıya dair en dikkat çeken detaylardan biri de, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım’ın programını değiştirip katılmasıydı. Demek ki o da bu tarihi ana şahitlik etmek istemiş. Eh, haklı… 25 yılda ilk kez bu kadar “somut” bir adım atılıyor. Hâlâ yüzde yüz emin değiliz ama bu defa umut daha kuvvetli.

Proje neden bu kadar beğenildi derseniz, birkaç neden var: Yer altından gitmesi (yani metro benzeri bir sistem olması), şehir estetiğini bozmaması, tarihi yapılara zarar vermemesi, çevreci olması… Hele ki elektrikli otobüslerle entegre olacak fikri çok hoş. Sadece ulaşım değil, şehir vizyonu da değişecek belki…

Ama “her şey tozpembe” mi? Değil elbette. Moloz gibi kritik noktalara durak yapılması tartışılıyor ama bu yerler proje aşamasında dışarıda kalmış. Yapım sırasında bu kararlar değişir mi? Belki. Trabzon’da “yolda karar değiştirmek” zaten pek şaşırtıcı olmaz…

Gelecekte Erdoğdu, Boztepe, Çukurçayır gibi hatlar olur mu? Olur, neden olmasın! Bu şehirde yeter ki bir şeyler başlansın, gerisi gelir.

Özetle… Bu defa umutluyuz. Gerçekten raylar döşenecek gibi duruyor. 25 yıl sonra bile olsa, geç olsun güç olmasın diyoruz. Şehir buna hazır. Yeter ki “laf” değil, “kazma” konuşsun artık.