Günümüzde çağdaş sanat eğitiminin genel amacı öğrenciyi, kapasitesi doğrultusunda entelektüel, duygusal ve sosyal gelişme açısından destekleyerek onun kişisel istemlerine yanıt verebilme çabasını hedefler. Ayrıca sanat sadece estetik amaçlarıyla değil, eğitici ve öğretici amaçları da bu anlamda düşünülmesi gereken önemli bir kavramdır. Bu genel amaçlarının yanı sıra çağdaş sanat eğitiminin belirli özel amaçları vardır ki bunlar:

-Araştıran, inceleyen, sorgulayan, hoşgörülü, geniş, özgür düşünceli bireylerin yetişmesine olanak sağlamak.

-Sanatsal aktivitelerin (sanatsal etkinliklerin) ve yaratıcılığın boyutlarını tanımaları ve benimsemeleri.

-Duygusal, duyuşsal, bilişsel, bilgisel entelektüel etkinliklere bağlı artistik becerileri kazanmaları

- Kişinin kendini kanıtlamasına, kimliğini bulmasına olanak tanımak için

- Sanat yapıtlarını değerlendirebilecek, onları anımsayabilecek nitelikli, sanat tarihi ve estetiksel bilgi birikimine sahip olmalarını sağlamak.

Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan "çevre" kavramının ne anlama geldiğini anlamalarını, yetişkin bir birey olarak onun geliştirilmesi için duyarlı olmalarını, sorumluluk alabilmelerini sağlamak.

- Kişide estetik ve pratik yargı gücünün geliştirilmek.

- Kişinin sanat yaparak bir üretici olarak, sanatı izleyerek bir tüketici olarak içinde yaşadığı kültüre katkısını sağlamak.

Toplumsal ve kültürel yaşamda kendine güvenen katılımcı, sorumluluk sahibi, üretken kişiliklerin oluşumuna katkı sağlar. Sonuç olarak çağdaş sanat eğitimi insanı; bugünü anlayan geleceğe bakabilen, sanat tarihi, estetik ve günümüzün sanatı hakkında yorum yapabilen bir kişiliğe büründürür.

Sanatta neyin, nasıl, hangi biçimde öğretileceği çok önemlidir ve bu öğretim çok daha kapsamlı olmak durumundadır. Çünkü sorun yalnız "öğretmek" değildir. Bu nedenle kullanılan yöntemler de farklı olabilmektedir. Günümüzün çağdaş sanat eğitimi ve öğretiminde çocuğu; yaratıcı düşünceye, analiz yapmaya, bir kavram elde etmeye, buluş yapmaya ve bulduğunu değerlendirmeye götürmek esas amaç olmalıdır. Bu nedenle sanat tarihi, estetik, eleştiri ve uygulama alanlarının birleştirilerek bir sanat disiplini oluşturmak gerekir.Çocuğu gelişim evreleri içinde tanımak; kendi doğal evresi içinde dünyayı nasıl algıladığını bilmek ve ona göre bir yol izlemek sanat eğitiminin bir parçasıdır.

Sanatçıdan kopan ve topluma karışan sanat eseri; yani şiir, roman, tiyatro, heykel, resim, kendisini okuyanı, dinleyeni ya da seyredeni bekler. Sanat eserinin bunlardan biri ile karşılaşması, estetik durumu meydana getirir.
Bir sanat eserini ya da bir günbatımını seyre dalan kişi, gerçekliğin zorunluluklarından kurtulmuştur. Seyre dalışın konusu dışında bütün şeyler kaybolup gitmiş, bir tarafa bırakılmıştır. Günlük yaşantının çeşitlilikleri içinde farklı durumlarla karşılaşan insanların pek azında rastlanılan bu duruma, sanatçıda ve sanatseverde daha çok rastlanır.

Estetik heyecanın ilk şartı, şüphesiz duyumdur. Fakat, bu duyum imgeleri uyandırmazsa, onları duygulandırmazsa, estetik heyecan bir anlık ve geçici kalır. Bir tablodan, bir şiirden, bir senfoniden beklediğimiz şey, yalnızca çizgilerin, renklerin, sözcüklerin ya da seslerin soyut düzenlemesi değil, bu düzenle sanatçının bir ruh anını sonsuzlaştırmasıdır. Bu bakımdan, eksiksiz estetik heyecan, duyusal hazzın, biçimsel ve duygusal hazlarla birleşimidir. Duyum, sanatın başlangıç noktasıdır. Fakat, duyuların ham maddeleri olan duyumlar, imgeleri uyarmadıkça, aklın değerlendirmesinden geçirmedikçe, tam estetik heyecan uyanmaz.