Ordu’da doğayla iç içe yaşayan Turgut Özcan, 16 yaşındayken mahallesindeki yaşlı bir ustadan öğrendiği balıkçı sepeti örme işini tam 45 yıldır sürdürüyor. Kimi zaman değersiz görülüp çalılık gibi yakılan dikenli sarmaşıklar, onun elinde birer geçim kaynağına dönüşüyor.

Her sepetin hikâyesi doğada başlıyor. Özcan, dağlık bölgelere giderek yabani diken sarmaşıklarını kesiyor. “Dikenlerini soyup pürüzsüz hale getiriyorum,” diyen Özcan, bu işlemin ardından sarmaşıkları 15 gün boyunca kurutuyor. Kuruma işlemi tamamlanınca malzemeler yağmur suyunda yumuşatılıyor ve örüme hazır hale geliyor.

Her Aşaması El Emeği

Sepet yapımı baştan sona el emeğine dayanıyor. Günde sadece bir tane sepet örebildiğini anlatan Özcan, süreci şöyle özetliyor:
“Önce boru kısmını örüyorum, sonra diğer bölümlerini şekillendiriyorum. Eskiden balıkçılar bu sepetleri çok kullanırdı. İçine kuru ekmek koyulur, ağırlık için taş eklenir, suya bırakılırdı. Sabah içinde balıklarla geri alınırdı.”

Ancak zamanla bu gelenek unutulmaya yüz tuttu. Artık bu işi yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yine de Özcan, Türkiye’nin dört bir yanından sipariş alıyor. Balıkçılar, geleneksel yöntemleri tercih etmeye devam ediyor.

“Hem Gelenek Hem Geçim”

Turgut Özcan için bu sepetler sadece bir zanaat değil, aynı zamanda yaşam biçimi. “Bu işi yapan kalmadı. Ama ben hâlâ geleneksel yöntemlerle devam ediyorum. Çünkü bu hem kültürümüz hem de benim geçim kaynağım,” dedi.

Kaynak: Gerçek Gündem