Kemal Kılıçdaroğlu, makalesinde Washington’da birçok kişinin AKP’nin Arap Baharı için bir model oluşturup oluşturmayacağını tartıştığını belirterek, "Ancak Türkiye’deki realite, AKP modelinin tutmadığını açıkça gösteriyor" diye yazdı.

Geçen Kasım ayında Silivri cezaevine yaptığı ziyarete değinen Kılıçdaroğlu, orada yüzlerce gazeteci, yayıncı, subay, akademisyen ve politikacının tutulduğunu, haklarında iddianamenin hazırlanan kişilerin birçoğunun yıllarca yargılanmadan tutuklu olduğunu, şimdiye kadar bir tek mahkumiyet verilmediğini kaydetti.

-"HUKUK ÜSTÜNLÜĞÜNE SİNSİ SALDIRI"-

Böylece adaletin şimdiye kadar yerine bulmadığını da ifade eden Kılıçdaroğlu, makalesinde iktidar partisinin "hukuk üstünlüğüne sinsi bir saldırı" içinde olduğunu belirterek, "Bu yargılamalar, geçmişteki yanlışları düzeltmek için çok ihtiyaç duyulan arınma için bir fırsat olabilirdi ancak muhalefeti susturmak ve özgürlükleri bastırmak için araçlara dönüştürülmüş durumda" sözlerini kullandı.

CHP Genel Başbakanı, tutukluların arasında muhalefetin 8 milletvekilinin de bulunduğuna dikkat çektiği makalesinde, tutukluklarının, Türk yasalarını ihlal oluşturduğunu da yazdı. Makalesinde masumiyet karinesine de vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Maalesef, hükümetin tüm muhalifleri, potansiyel terörist veya devlete karşı komplocular olarak görülüyor" değerlendirmesini de yaptı.

-"AKP, BASKIDA SİSTEMATİK VE ACIMASIZ"-

"AKP, politikalarına muhalif olanları baskı altına almakta sistematik ve acımasızdır" ifadesine de yer veren Kılıçdaroğlu, bu bağlamda "muhalifleri susturmak için ağır vergi cezaları, yasadışı video kayıtları ve telefon dilenmeleri gibi baskıcı yöntemlerin yaygın biçimde kullanıldığı"nı kaydederek, "En rahatsız edici ise, AKP’nin bu tür uygulamaları, demokratik sürecinin adına yapıldığı iddiasıdır. Hükümetin son hedefi de, demokrasimizin başlıca eseri olan, benim liderliğinde Cumhuriyet Halk Partisidir" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Silivri’ye ziyaretinin ardından "toplama kampı" benzetmesi dahil yargıya yönlendirdiği eleştirileri anımsattıktan sonra, "adil yargılamayı etkileme" ve "kamu görevlilerine hakaret" gerekçesiyle hakkında bir fezlekenin hazırlandığını belirterek, "Halbuki gün geçmiyor ki Başbakan gibi hükümet yetkilileri, hukuk süreci veya adalet konusunda bir yorum yapmasınlar. Açık ki, ana muhalefet partisi liderine işaret etmek ifade özgürlüğü üzerindeki baskıları artırıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Bunun yanı sıra Anayasa Mahkemesinin CHP’ye, Mahkeme Başkanı’na yönelik reddi hakim talebinde bulunduğunda para cezasına çarptırıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Özetle, bugünkü Türkiye’de bir insan, adalet sistemini eleştirdiğinde yargılanır. Mahkemelere başvurduğunda ise cezalandırılır" sözlerine ekledi.

-"TÜRKİYE BUGÜN İNSANLARIN KORKU İÇİNDE YAŞADIĞI, AYRIŞTIĞI BİR ÜLKE"-

Kendisinin ülkede yanlış olanlarının tümünü eleştirme hakkı ve görevinin bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Adaletsizliklere işaret etmek ve adalet talep etmek benim elimden alınmayacak hakkımdır" dedi. Fezleke ile ilgili olarak, herkesin önünde yargılanmak üzere dokunulmazlığının kaldırılmasını istediğini belirten Kılıçdaroğlu, makalesinde şu ifadelerine de yer verdi:

"Türkiye bugün insanların korku içinde yaşadığı ve siyasi, ekonomik ve sosyal olarak ayrıştığı bir ülkedir. Demokrasimiz, güçler ayrılığı, temel insan hakları ve özgürlükler, sosyal gelişme ve adalet açısından geriliyor. Vatandaşların, geleceklerine ilişkin derin kaygıları var. Bu unsurlar, maalesef, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi insan hakları, demokrasi, özgürlükler ve eşitlik konularında Türkiye’ye, oldukça düşük sıralarda yer veren çoğu başlıca uluslararası endekslere yansıyor."

-"VİZYONUMUZ İNSANLARIN HUKUKUN ÖNÜNDE EŞİT OLDUĞU BİR TÜRKİYE"-

Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin "demokrasi, laiklik, hukuk üstünlüğü, insan hakları ve özgürlükler"den yana olduğunu vurgularken de CHP’nin vizyonunu da, "vatandaşların inançlar, etnisite, cinsiyet veya siyasi görüş ne olursa olsun hukukun önünde eşit olduğu ilerici bir Türkiye" olarak özetledi.

-"SADECE KENDİSİYLE BARIŞIK BİR HALK MODEL OLABİLİR"-

İnsanların arasında siyasi, ekonomik ve kültürel duvarlarını inşa etmenin demokrasi ve sosyal adalet ile tutarlı olmadığının da altını çizen Kılıçdaroğlu, "Sadece kendisi ile barışık bir halk, komşuları için model olabilir. Birçok ayrışma ve kutuplaşmayı yaşayan bir millet başarısızlığa mahkum" sözlerini de kullandığı makalesine son verirken de şunları söyledi:

"Baskı altına alma gibi taktikler, korkuları istismar etmek ve özgürlükleri kısıtlamak, bir hükümetin iktidarının sürmesine ancak bir noktaya kadar yardım edebilir. Tarihte hiçbir zaman, bir hükümet, otoriter önlemlerle sonsuza dek hükmetmeyi başarmadı. Baskı kalıcı olamaz, doğruluk olur. Türkiye, bir istisna olmayacaktır."