Merhamet dediğimiz o ulvi duygu bodrum katında kalınca, haysiyetsizliğe kaçak kat çıkma gibi illegal yollara başvurmayı kendine hak görüyor insanoğlu…

Dünyaya gözlerini yeni açmış bir yavruya söylenen o küfür yığınları, aynı insanoğlunun utanç aynası değil de nedir?

*

Şahit oldunuz!

Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak 4. kez baba oldu.

Eşi Esra Albayrak ve evlatları Hamza Salih’e sosyal medyada edilmeyen küfür kalmadı.

Bir ailenin en anlamlı gününe kara çaldılar.

Bir babanın yüreğini hüzünle sıvadılar.

Bir annenin göğsündeki sütü kuruttular.

Bir bebeğin, umudunu körelttiler.

*

Peki ya sebep neydi?

Klavyelerinizdeki bu kin kusmukları, hiç mi vicdanınızı sızlatmıyor?

Hadi anladık!

Omurgalarınızdan bir mal değneği bile olmaz ama kalbinizde hiç mi merhamet kalmadı?

*

Bu nedenle, dedim ve yine diyorum!

Hem interaktif medya da, hem de sosyal medyada da bir kontrol mekanizması olmalı.

Devletin bu konularda, ciddi bir muhatabının olmaması, büyük eksiklik…

Buradaki tek kırmızı çizgi, bu kontrol mekanizmasının, kapatmaya evrilmemesi…

*

Kontrol edelim ki, tapir sürüleri cezalarını bulsun.

Kontrol edelim ki, Hamza Salih, geleceğe dair umutlarını, gamzesine gömmesin.

KÖSEOĞLU VE O YAPRAĞIN HİKÂYESİ!

Bilenler bilir!

Doğaya meraklı bir adamımdır.

Kelebek fotoğraflamayı da ayrıca çok severim.

100. türe ulaştığımda da, sergi açma gibi, bir planım da var.

*

Konuyu dağıtmayayım!

*

Geçen gün, değerli ağabeyim Gazeteci-Yazar Aydın Gelleci ile Trabzon eski milletvekili Av. Ayşe Sula Köseoğlu’nun hukuk bürosunda ziyaret ettik.

Asıl amacım, Köseoğlu’nun ofisindeki o meşhur yaprak motifinin bir hikâyesinin olup olmadığı…

Zira insanlar genellikle ofislerinde böyle sadece bir nesneye odaklı motifler kullanmazlar.

Merakımızın peşinden gittik.

Sağolsun, Ayşe hanım kendine yakışan bir şekilde bizi ağırladı.

Pozitif enerjisiyle sohbetimizi daha da keyifli bir hale getirdi. 

*

Sohbet, siyasetten, sanattan ve spordan evrilip, ülkemizin yetenekli sanatçılarından Aşan Cora imzalı bu yaprak motifine geldi.

Köseoğlu hikâyesini şöyle anlattı:

“Yaprak, dünyadaki herşeyin fani olduğunu simgeliyor. Yaprağın tam ortasında bir kelebek figürü var. O da ömrümüzü simgeliyor. Ayrıca yaprağın üzerinde yavrularının ve yuvalarının telaşında olan kuşlar var. Onlar da anaçlığı temsil ediyor. Ama şunu da eklemek isterim, Bu yaprak duvara sabitlenmiş. Oradan oraya savrulmuyor…”   

*

Bu yaprak aslında şunu anlatıyor olabilir mi?

Dünya fani. Azrail’in o soğuk nefesi her an ensemizde… Bu kısacık hayatta kişisel menfaatleri doğrultusunda sağa sola savrulanların, halkın gözünde değeri yoktur. Türkiye evimiz ve bu kutlu evin her bir köşesine hizmet götürmek için çırpınanlar, tıpkı yuvalarının derdine düşmüş kuşlar gibi asildirler.”    

HER İKİ BAŞKANA DA TEŞEKKÜRLER!

Bu fotoğrafın üzerine çok şey yazılabilir ama ben kısa geçeyim.

Zabıtaların müzisyenleri kovaladığı Trabzon'dan, müzisyenler için oturak yapılan Trabzon'a...

Teşekkürler Murat Zorluoğlu….

Teşekkürler Ahmet Metin Genç…