Birleşik Devletler 2018 terör raporunu yayınladı. Bu rapor iki noktada önemli. İlki Amerikan bakış açısını bize sunuyor. Amerikan bakış açısı bizim için bir şey ifade ediyor mu? diye sorabilirsiniz. Tabi ki ediyor zira meşruluk her şeydir. İkincisi ise bizlerin bakış açısı ile Birleşik Devletler bakış açısının uyuşmadığı noktalar neler? Bu noktada lobicilik devreye giriyor. Bu konuda biraz gerilerde kalmış olduğumuzu söylemek için çok fazla şey bilmeye gerek yok. Bazı Kuzey Avrupa ülkelerinde lobicilik alanında doktora çalışmaları yürütülüyor. Yazının başındaki ifademi tekrarlıyorum. MEŞRULUK HER ŞEYDİR.

Yazının başlığı “Country Reports on Terrorism – 2018”. Rapor yeni yayınladı ve 332 sayfa. Sadece Türkiye ile ilgili olan bölümleri inceledim. 52 yerde Türkiye geçiyor. 

Ülke olarak Türkiye bölümünde; Türkiye, PKK ve DAEŞ gibi terör örgütlerine sınırları içerisinde ve dışarısında karşılık verme çabalarının devam ettiği ifade edilmekte. 23 Ekim 2018’e kadar olan verilere göre ülkeye girişi yasaklanan 70.000 kişi var. 6000 kişi de terörizm bağlantısı şüphesi ile sınır dışı edildiği belirtildi.

PKK’nın Türkiye içerisinde ve Türkiye sınırları dışındaki Türk çıkarlarına, terörist saldırıları yürütmeye devam ettiğinin altı çiziliyor. Türk güvenlik güçleri de ülke içerisinde operasyonlarını sürdürmeye devam etti. Ülke dışında ise Irak’ta hava saldırıları, Suriye’de ise operasyonları devam ettiği belirtildi. Milli Savunma Bakanlığı Kasım 15 tarihi itibari ile 1289’dan fazla PKK’lının ölü, yaralı veya yakalandığını iddia ettiği söylenerek, 2018 yılında PKK’ya yardım şüphesi ile göz altına alma ve tutuklamaların devam ettiği ifade edildi. İç İşleri Bakanlığı verilerine göre 10 Aralık tarihi itibariyle 11421 şüphelinin PKK’ya yardım ve yataklık iddiası ile alı konulduğunu bildirdi. 2017 yılında Kuzey Irak’ta PKK tarafından kaçırılan 2 MİT görevlisinin hala bulunamadığının altı çizildi.

Irak bölümünde PKK’nın Kuzey Irak’tan yönetilen bir terör örgütü olduğu ve Türkiye’ye terörist saldırılarının devam ettirdiği belirtildi. PKK’nın terör örgütü olduğu konusunda herhangi bir fikir ayrılığı yok. Hatta yabancı terör örgütleri listesinde PKK’ya özel bölüm ayrılmış.

Malezya bölümünde Türkiye tarafından sınır dışı edilen DAEŞ militanlarının, DAEŞ’e bağlı grupları desteklemek için Malezya’yı transit geçiş noktası olarak kullanarak Güney Filipinler’e geçmeyi planladıkları ifade edilmekte. Raporun başka noktalarında da Türkiye’nin DAEŞ ile mücadeledeki öncü ve aktif rolünün altı çizilmekte. DAEŞ ile mücadele konusunda Türkiye’nin çabalarının önemli olduğu belirtilmekte.

Avrupa bölümünde aşırı ve nasyonalist ideolojileri olan PKK ve DHKP/C gibi örgütlerin Türkiye’deki polis ve askeri hedeflere komplo kurmaya devam ettikleri ve Avrupa’da para topladıkları ifade edildi. Birleşik Devletler DHKP/C’yi de terör örgütü olarak tanımlamakta. Tüm terör örgütlerine ayırdığı gibi DHKP/C’ye de raporda özel bir bölüm ayrılmış. Bu bölümde örgütün kısa tanıtımı, örgütün faaliyetleri ve eylemleri, güçlü yanları, finansal yardımları nereden nasıl aldığı belirtilmekte.

Kıbrıs bölümünde Ada’nın bölünmüş olması, terörle mücadele konusunda iki topluluğun ve Kıbrıs Rum Kesimi ile Türkiye’nin işbirliği yapmasını engellediği ifade edilmektedir. Bu noktada Türkiye’nin tutumu bellidir.

Yalnız bu raporda iki terör örgütü yok. YPG/PYD ve FETÖ. Aslında yok demeyelim var da terör örgütü olarak değil. YPG/PYD adı hiç geçmiyor. Yerine SDF var. SDF yani Syrian Democratic Forces. Demokrasiyi yerleştirince birden cicileşmiş oluyor ya, öyle düşünmüş olmalılar. SDF 4 yerde geçiyor ve hepsinde DAEŞ ile mücadelede yeterli kaynak ve destekleri olmamasına rağmen nasıl başarılı oldukları ifade ediliyor. Suriye bölümünde ise üstü kapalı olarak söyle bir ifade var. PKK’nın iştiraklerinin de içerisinde bulunduğu Marksist gruplar Suriye topraklarında faaliyet göstererek Türkiye için güvenlik tehdidi oluşturuyorlar. Bu Marksist gruplar hangileridir belli değil veya PKK’nın iştirakleri hangileridir? Bu konuda da açıklayıcı ifadeler bulunmamakta. Bal gibi herkes biliyor ki YPG/PYD veya SDF, PKK’nın aslında ta kendisi. Muhakkak SDF ile PKK’nın ne alakası var diyenler çıkacaktır. SDF’nin sözde komutanı Mazlum Kobane. Küçük bir internet taraması yapmanızı öneririm. 

Bir başka konu ise FETÖ. FETÖ ile ilgili olarak Türkiye bölümünde geçen ifade şu şekilde. Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sonrasında, gönüllü sürgün olan din adamı Fethullah Gülen’in, hareketinin hükümet tarafından Fethullahçı Terör Örgütü adıyla damgalanmıştır. FETÖ Birleşik Devletlerce terör örgütü olarak belirlenmemiştir. Cumhurbaşkanlığı verilerine göre 47778 kişi tutuklanmıştır (Aralık 11). Ek olarak hükümet 2018 yılında askeri personel, güvenlik personeli ve devlet memurlarının ihraç etmeye devam etmektedir.  Yıl sonu itibariyle 130000 kamu çalışanı ihraç edilmiş veya açığa alınmıştır. 80000 kişi tutuklanmış veya hapse gönderilmiştir. 2016 darbe girişimi sonrasında 1500 sivil toplum kuruluşu ise FETÖ bağlantısı suçlaması ise kapatılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri FETÖ’yü terör örgütü olarak görmüyor. Her ne kadar Kongre içerisinde kongre üyelerinden bazıları Fethullah Gülen’in ABD bulunmasından rahatsızlık duysa da devlet politikası, devlet politikasıdır. Bu konuda bakış açılarımız Birleşik Devletler ile tamamen zıt. 

Sonuç 

  1. MEŞRULUK HERŞEYDİR.

  2. LOBİCİLER YETİŞTİRMELİYİZ.

Not: Kalın İtalik yazılı olan bölüm raporun Türkçe tercümesidir.