Türkiye’ye tarifsiz acılar yaşatan PKK, gücünü her şeyden önce ekonomiye dayandırır.

Gelirlerini elde etmesini sağlayan pozisyonunu riske sokacak eğilimleri engellemeye çalışmak, bunu da bir ‘ideolojik kılıfa’ ya da bir ‘hak arama kılıfına’ sokmaktadır. 

ABD istihbarat firmalarında biri 1990’lı yıllarda PKK ile ilgili hazırladığı raporda örgütün o dönemdeki toplam ‘bütçesinin’ 86 milyar dolar olduğu öne sürmüştü. Avrupa’daki yıllık gelirinin ise 300 ile 500 milyon dolar arasında olduğu tahmin ediliyor.

O dönemde Türkiye’nin kişi başına düşen milli geliri ise 2 bin 710 dolar idi. Bu gün Türkiye’nin geliri ise 500 milyar liradır. Bu yüksek rakamın büyüklüğü ‘ekonomik’ bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu açıkça gösteriyor. 

Öte yandan hazırlanan raporlar, uyuşturucu maddelerin neredeyse tüm çeşitlerinin üretimi ve uyuşturucu ticaretinin PKK’nın temel gelir kaynakları olduğunu söylüyor. Bununla birlikte, örgütün para aklama, sahtecilik, hırsızlık ve gasp gibi diğer gelir kaynakları olduğunun da altını çiziyor. Yasadışı yollarla ülkeye sokulan insanların kaçak işçi haline getirilmesi ve bu yolla gerçekleştirilen insan ticareti de örgütün aktif bir şekilde kullandığı muhtemel finansal kaynaklardan biri olduğunu gösteriyor.

Örgütün, İtalya, Fransa ve Yunanistan’daki aktörler tarafından desteklendiği de iddialar arasında. PKK’ya ilk televizyon kanalı lisansının İngiltere tarafından verildiğini, Londra’dan sonra Brüksel’de de yayın faaliyetlerinin başladığını biliyoruz. Kısa süre sonra terör örgütü propagandası yapıldığı için faaliyet izinleri ellerinden alındı.

Rapordan edindiğim bilgiler göre, örgütün uyuşturucu maddelerin rafine edilmesinde ve taşınmasında da yer aldığı söyleniyor. Paris’e Balkanlar'a, Batı Avrupa’ya uzanan bu rotanın terör gruplara önemli ölçüde fayda sağladığını belirtiyorlar. 

Bugüne kadar yapılan acımasız saldırılar-cinayetler karşısında bizim bu günlerde 10 binlerce vatan evladımızın aramızdan kayıp gitmesine neden olmadı mı?

1996’da düzenlenen Sputnik Operasyonu’yla PKK’nın organize suçlarla olan bağlantıları ortaya çıkarılmıştı. Operasyonlar sonunda tutuklamalar oldu ve örgüte ait nakit paralar ele geçirildi. 1998 yılında, İngiliz istihbarat servislerine göre Avrupa’daki eroin satışının yüzde 40’ının PKK tarafından yapıldığına dair haberler yayınlandı. 

Sonuç; terör bazen, ya da çoğu zaman, ekonomik sebepler üzerine bina edilir. Sonuçları da sosyal olduğu kadar ekonomiktir.

Biz ise Ağustos ayında ülkemize 2 milyar dolar yabancı yatırım geldi diye göbek atıyoruz değil mi?

Ağlanacak halimize mi gülüyoruz acaba…

1 Kasım seçimlerine birkaç gün kaldı.