Bölgesel

Trabzon Milletvekili Köseoğlu'ndan, 61saat'e çarpıcı açıklamalar

61SAAT HABER SERVİSİ - Türkiye AK Partili belediye başkanlarının istifasını konuşurken, Trabzon’da vatandaşların en çok merak ettiği konulardan biri de bu operasyonların ilimize sıçrayıp sıçramayacağı. Bu soruya net bir şekilde yanıt veren Köseoğlu, fındık konusunda da TMO’nun alım yerlerine yaptığı ani baskınların süreceği işaretini verdi.

Türkiye’de fındık konusunda bu yıl rekoltenin geçen seneye göre yüzde 50 daha fazla olduğuna işaret eden Köseoğlu, bu nedenle de fiyatta düşmenin yaşandığını bildirdi. Ancak üreticinin tüccara ezdirilmemesi için TMO’nun devreye sokulduğunu belirtirken, “Üreticinin bu fiyattan kaynaklanan taleplerine, bire bir gözlemledikçe sayın bakana köprü olma görevini yaptık” dedi.

TMO’nun fındık alımlarındaki bazı kriterlerin değiştiğini kaydeden Köseoğlu, burada en önemli noktanın randıman olduğunu belirtti.
Köseoğlu, “Şimdiye kadar 40’ın altında randımanı TMO asla almıyordu. Ancak bizim özellikle şehrimizin doğu tarafında ki üreticinin fındığının randımanının 40’ın altında olması nedeniyle orada ki üreticinin mağdur olmaması, tüccara mahkum olmaması için sayın bakana bu durumu özellikle izah ettik. Sayın Bakanda bu durumu makul gördü.  40’ın altında randımanın alınması yönünde görüşmemiz akşam oldu, sabah açıkladı. Ben o kadar erken beklemiyordum. Beni bile şaşırtan hızla soruna müdahil olduğunu gördüm” dedi.

TMO'YA ANİ BASKINLAR SÜRECEK
TMO’nun fındık alım yerlerinde bir takım sıkıntıların dile getirilmesi sonrasında buralara ani baskınlar düzenleyen Köseoğlu vatandaşlarla da bire bir görüşme imkanı buldu. Arsin ve Yomra İlçe başkanlarının daha önce fındık ile ilgili hazırladıkları raporlardaki görüşlerin, vatandaşta karşılığı olup olmadığını test imkanı da bulan Köseoğlu, “O raporu da elimize alarak orada ki vatandaşın sorunlarıyla bizzat örtüşüyor mu örtüşmüyor mu test ettik. Bizzat giderek hem orada ki vatandaşlarımızla görüştük ve gördük ki gerçekten özellikle randevu sisteminde sıra yazılmaması nedeniyle sıkıntılar çıkıyor. Mesela sabah 7’de randevu verilen kişilerin akşam 7-8’e kadar orada beklemesine yol açıyor. Dolayısıyla hem araçlara verilen ücretin artmasına hem de uzun süre orada bekleyen vatandaşların sinirlerinin gerilerek farklı sıkıntıların ortaya çıkmasına sebebiyet veriyordu.

Hem orada ki personel müdürü ile hem de personelle bu konuyu görüştüm. Bizim amacımızın bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olduğunu, burada vatandaşın memnuniyetini esas alacak her türlü uygulamanın yanında olacağımızın ve bu şekilde ani baskınları yeniden yapacağımı da özellikle söyledim.  Karşıtlı iletişimden kaynaklanan eksikliklerini gidermiş olduk.
Vatandaşımızın çok memnun olduğunu gördüm. Muhatap anlamında soruna çözüm anlamında bir vekilin orada iletişime geçmiş olmaları onları rahatlatan ve güçlü hissettiren uygulama oldu” dedi.

FINDIĞIN EN BÜYÜK SORUNU
Fındığın bölgede ki en büyük sorunlarından birinin Alan Bazlı Destekleme olduğunu belirten Köseoğlu, “Fındığın bizim burada ki en büyük sorunlardan bir tanesi de alan bazlı destekleme.  Aslında vatandaşa ürününe bakım noktasında katkıyı sağlamadığını görüyoruz. Özellikle arazilerin pek çoğunun burada yaşamayan insanların mülkiyetinde olması, gerçek fındık üreticisi değil de arazi sahipleri desteklemeyi alıp fındığa yatırım yapmada eksik kalınması ciddi sorunları ortaya koyuyor.

Burada ürün bazlı desteklemenin verilebilmesi noktasında sayın bakan ile tekrar bir görüşmemiz oldu. İnşallah o konuda bir çalışma yapılıyor. Ürün kalitesini arttıracak ve gerçekten üreticinin menfaatine olacak işler teşvik modeli noktasında çalışılıyor.  Bende bunu doğru buluyorum. Çünkü alan bazlı desteklemede, alana göre desteklemeyi alan üreticinin bunu yatırım olarak fındığa yatırmadığını görüyoruz.

Gerçekten fındığın kalitesinin arttırılması, randımanın yükseltilmesi, verimin artırılması anlamında en doğru teşviki bulma noktasında ürün bazlı teşvike geçiş için  çalışmayı bakanlığımızda istişare ettik. İnşallah onlarda bunu en kısa zamanda duyurup neticesini yapacaklar inşallah. ..” dedi.

TRABZON'DA BELEDİYE BAŞKANLARI İSTİFA EDECEK Mİ?
Trabzon’da belediye Başkanlarının istifalarının söz konuş olup olmadığı şeklinde ki soruya ise Köseoğlu, “Trabzon ile ilgili bir pozisyonun olduğuna ilişkin bilgimiz yok. Olmasını da beklemiyoruz açıkçası. Yerel siyaseti rahatlatmak lazım bu anlamda. Ben şunu görüyorum. Her hangi bir spekülasyon oldu mu herkes bir birinin ayağından çekmeye çalışıyor. Aslında Trabzon’un en büyük handikabı bu. Biz güç birliği ile Trabzon’a ne kapatabiliriz şeklinde enerjimizi buna yönlendirmemiz lazım.
Bence bu tür dedikodulardan ziyade, bir birimize ekip ruhunda güç verip Trabzon’u bir adım öne nasıl taşırız enerjimizi harcamamız lazım. Ben bunu Trabzon açısından kendimiz açısından özeleştiri yaparak bir eksiklik görüyorum” diye konuştu.


BELEDİYE BAŞKANLARININ İSTİFASI
Köseoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Türkiye’de istifası gündem olan belediyelerle ilgili olarak da şunu değerlendirmek lazım. Sonuçta, elbette ki seçimle gelenin sandıkla gelenin sandıkla gitmesi esastır. Hepimizin bugüne kadar savunduğu ve doğru olarak dile getirdiği dış baskı ve zoraki milli iradeye aykırı bir şekilde tecelli etmesini hiç birimizin kabul edeceği durum değildir.
Ama burada ki gerçek sonuçta biz, ben değiliz. Biz, “Bizle” beraber seçiliyoruz. Ben şahsen Ayşe Sula Köseoğlu bağımsız seçilerek burada değilim. Belediye başkanlarının hiç biri de bağımsız seçilip oraya gelip bir iradeyle karşı karşıya değil.

Biz bir takım oyunu oynuyoruz. Türkiye’nin her tarafından AK Parti çatısı altında hangi görevi üstlenirse üstlensin hepimiz takımın parçasıyız. O takım içinde bir dişli aksıyorsa, bunla ilgili çözüm üretmek için parti tasarrufunda bulunuyorsa, ben bu takımın bağımsız üyesiyim ve sadece halktan irade aldım deme şansımızın hiç birimizin yok. Burada önemli olan takımı mı düşünüyoruz, kendimizi mi düşünüyoruz? Ona göre karar vermek gerekir.



Sonuçta elbette ki halk bir iradeyle seçiyor. Ama halk oy verirken AK Parti’ye oy veriyor. Adaydan bağımsız olarak... Yani burada şu olmalı. Adaydan bağımsız olarak insanlar öncelikle oy verirken partiye veriyorlar. Kime veriyorlar Tayyip Erodğan’a oy veriyorlar. Ona duydukları güvenden dolayı o adaya oy veriyorlar.

Bir aday kendi rüştünü ne zaman ispatlar. Bağımsız seçilirde, sonra ona birileri “istifa et” derse “beni halk seçti, beni halk görevden alır” diyebilir.

Biz hareketinin ortasında o bütünün parçası olarak girdiğin yarış içinde o bütüne zarar veren pozisyonun varsa bunun takdirini kim yapar? O bütünü yöneten üst mekanizma yapar. Burada bir aksama var mı yok mu? Bununla ilgili partinin kendi içinde oluşmuş tasarrufu varsa, bu tasarrufa ben diyerek karşı çıkmak bizi zayıflatmak anlamına gelir.  Her zaman biz diyen kazanır... “