Trabzon’da son günlerde su faturalarının katı atık bedelleri konusu, hem yerel yönetimlerin hem de vatandaşların gündeminde en sıcak tartışma başlıklarından biri haline geldi. Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı karar doğrultusunda katı atık bedellerinin ilçe belediyeleri tarafından toplanması önerisi, Ortahisar Belediyesi’nin itirazıyla birlikte Trabzon İdare Mahkemesi'ne taşındı. Mahkeme, itirazı değerlendirerek yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Büyükşehir Belediyesi ise bu karara karşı harekete geçti ve konuyu İstinaf Mahkemesi’ne taşıma hazırlığı yapıyor.
Bu gelişme, aslında çok daha derin bir tartışmanın sonucunu oluşturuyor. Şehirdeki bazı muhalif belediyeler ve kesimler, Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin su faturalarındaki yükün fazla olduğu yönünde bir algı oluşturmaya çalıştı. Ancak Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, bu iddialara karşı çıkarak, Türkiye genelinde en düşük su faturası tahsil eden belediyeler arasında olduklarını belirtti. Yine de, bu algı operasyonunun karşısında bir adım atan Başkan Genç, su faturalarına eklenen katı atık bedelini faturadan çıkarmaya karar verdi ve “her belediye kendi bedelini kendi toplasın” diyerek ilçe belediyelerine bu yükümlülüğü devretmeye çalıştı.
İşte tam da bu noktada, Ortahisar Belediyesi’nin itirazıyla konu mahkemeye taşındı. Şimdi ise mahkeme süreci devam ediyor ve nihai kararın ne olacağı merakla bekleniyor. Ancak burada kritik bir husus var: Mahkemenin vereceği karar her iki belediye için de önemli olduğu kadar, asıl büyük etkisi vatandaşlar üzerinde olacak.
Mahkemenin hangi tarafı haklı bulacağı, sürecin geri dönük olarak işlemesine neden olabilir. Örneğin, mahkeme Ortahisar Belediyesi’ni haklı bulursa, toplanmamış katı atık bedelleri geriye dönük olarak su faturalarına yansıtılabilir. Vatandaşlar, bu durumda her ayın birikmiş bedellerini toplu halde ödemek zorunda kalabilir. Tersi durumda ise, Büyükşehir Belediyesi haklı bulunursa, Ortahisar Belediyesi farklı bir yöntemle bu bedelleri talep etmek zorunda kalacak ve yine vatandaşın karşısına toplu bir ödeme yükü çıkabilecek.
Her iki senaryoda da görünen tek gerçek, nihai olarak zararlı çıkacak tarafın vatandaş olacağıdır. Bu süreç, aslında yerel yönetimlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıkların faturalarını vatandaşa ödetmekten başka bir şeye yol açmayabilir. Her ne kadar su faturalarının hafifletilmesi için bir çözüm bulunmaya çalışılsa da, bu tür kararların ardında yer alan hesapların bedeli yine halkın cebinden çıkacak gibi görünüyor.
Sonuç ne olursa olsun, vatandaşın belirsizlik içinde kalması, çözümün çok da kısa vadede gelmeyeceği sinyallerini veriyor. Trabzonlu vatandaşların bu süreçte dikkat etmesi gereken, yerel yönetimlerin bu süreci nasıl yöneteceği ve olası bir toplu ödeme durumunda nasıl bir yol izleneceğidir. İdare Mahkemesi ve ardından İstinaf Mahkemesi’nin vereceği karar, bu konuyu hem Trabzon halkı hem de yerel yönetimler için netliğe kavuşturacak. Ancak şimdilik görünen o ki, bu süreç, vatandaşlar için pek de rahat geçmeyecek…