İyi bir takıma karşı böylesi sorunlar sonrası sinerjiyle kazanmaktan başka bir yolunuz yoktu.
Enerjinizi alıp götürdüler, elde avuçta kalan birkaç iyi oyuncunuz ya sakat ya cezalı olunca ortaya konacak şeyin adı futbol olmayacaktı.
Trabzonspor orta alanda Okay-Fatih ikilisi ve kenarlarda Musa-Bosingwa bekleriyle en zayıf yerlerini rakibine daha maçın başında göstermiş oldu.
Bosingwa'ya şöyle bir özel parantez açmak lazım... İkinci golde hatası oldu...
Ancak maç eksiği, yaşı, her şeyi bir tarafa genlerindekilerle iyi şeyler yapmaya çalışıyor.
Mesela mükemmel gidiyor ama mükemmel geri dönemiyor ya da tam tersi... O nedenle etrafı iyi doldurulmalı...

***

Mustafa ile Onur'un takımın en tecrübeli isimleri olarak (Ki Onur müthiş işler yaptı yine) ortak hataya imza atmaları geliyorum diyen golü kolaylaştırdı.
Mustafa Yumlu her halükarda o topu kalesinden savuşturmalıydı.
Osmanlıspor penceresinden bakıldığında; Mustafa Reşit Akçay hoca taş gibi takım yapmış, oyun anlayışı değişmiyor.
İyi savunuyor, iyi çıkıyor oyuncuları...
Orta alanı da boş bulunca, bu kadar da eksik olunca rakibi, istediği gibi oynattı takımını.

***

Trabzonspor'un yedek kulübesine şöyle bir baktık...
Semih Karadeniz, Yusuf Erdoğan, Ramazan Övüç, Abdülkadir Ömür, Muhammet Beşir ve Yusuf Yazıcı isimleri gördük.
Trabzonspor bu maçı kazanabilir miydi?
Evet kazanabilirdi, rakibinin en güçlü oyun sistemine, aynen onun gibi oynayarak cevap verebilseydi, belki.
Osmanlı'nın en iyi oynadığı oyuna en kolay rakip oldu Trabzonspor...
Sinerjiyle de bir yere kadar!