Evet… Vakit geldi yarın çocuklarımız SBS sınavına girecekler. Sistemler değişiyor. Gün be gün farklılaşıyor. Kimi üç sefer deneyimledi, kimi ise ilk kez deneyimleyecek. Sonuç olarak bir sınav. Çocuklar heyecanlı.

Hayat sorumlulukları ilk kez ellerine veriliyor.

Baktığımız zaman heyecan, stres, korku sınav anında bilginin önüne geçebiliyor.

Heyecan eğer kontrol altına alınırsa sizi tetikler , ama heyecanın esiri olursanız sizi engeller.

Burada bahsetmek istediğim korkunun sebep olduğu heyecandır. Çünkü bilinmeyen bir yolda ilerlemek durumundasınız. Bilinmeyene doğru yola çıktığınızda doğal olarak korku dağları bekler. Siz geçmek isteseniz de size geçit vermez.

Korku, sınav anında çocuklarımıza  nasıl etki eder?
Yanlış anlama, yanlış okuma, yanlış yorumlama, bildiği  cevapları hatırlayamamalarına sebep olur. Bu durum da da kendine güvenmeme, yetersiz ve hep eksik hissetme gibi duygu tonlarına sahip olurlar. Problemler ortaya çıkar. Sınav anında öğrenci motive olamaz, odaklanamaz. Aklı sürekli korkusunda, heyecanında ya da kaygısında olduğu için tam kapasitesini ortaya koyamaz. Sonuç olarak bütün bir yıl boyunca verdiği emeğin karşılığını sınav anında alamaz. İşte burada biz ailelere çok önemli görevler düşüyor.

Sınava hazırlanırken çocuklarımızın yanında olmak, onları desteklemek bizim en önemli görevimizdir. Ama maalesef bunu nasıl başaracağımız konusunda fikrimiz de yoktur. Çocuklarımızı; dershane, okul ve özel öğretmen üçgeni ile çevirdikten sonra onların yaşadığı gel gitlerin farkına varamayız. Aslında değersizlik ve yetersizlik duygularını aşılayan maalesef biz aileler oluyoruz.

Anne baba olarak çocuğumuzun hayatının her döneminde sınavdan geçtiğini ve her seferinde bunu rahatlıkla başardığını  hatırlayın. Mesela ilk yürümeye başladığı zamanlarda defalarca  ve defalarca yere düştüğünde, hevesi kırılmasın ve yeniden başlasın diye onu hep desteklemiştiniz. Ama iş okula gelince  hoop durum değişiveriyor. Çalışmak istemediğinde, düşük not aldığında ya da  dersi dinleyemediğinde hemen köprüleri yıkıveriyoruz. Sorgulamalar ve suçlamalar peş peşe geliyor. Kendini başarısız hissetmeye başlayan çocuk bu duygusunu okul hayatı boyunca devam ettiriyor. Derslerden uzaklaşıyor. Neden? Bu duygularını bilinçaltında hatırlamasın diye.

Benden öğrenci koçluğu için danışmalık hizmeti alan aileler; çoğunlukla ‘’çocuğumuz ders çalışmıyor’’ diye geliyorlar. Yaptığımız çalışmalar sonucunda da , o çocuklarda -gençlerde değersizlik, başarısızlık, yalnızlık ya da başaramazsam aileme ne derim?   gibi benzer negatif duygu tonlarını tespit ediyorum. Bu duygulardan ötürü ders çalışmak ve bu durumla orantılı olarak sınav; onlara aşılmaz bir dağ gibi geliyor . 
İşte bu dağı aşmak bir süreç alsa da çocuklarımıza değerli olduklarını hissettirerek işe başlayabiliriz. Ayrıca empati kurarak, kendimizi onların yerine koymakta güzel bir başlangıçtır.

Bu gece yatmadan önce onunla sakince konuşun; küçükken başardıklarını hatırlatın. Kendi başına ilk yemek yediği zamanı hatırlatın, anlatın. Nasıl da zorlanmıştı. Ama şimdi ne güzel ustaca yemeğini yiyor… ilk okumayı sökerken, alfabeyi öğrenmesi derken çarpım tablosu, bölme ve diğerleri… Bunların her birinin birer   sınav  olduğunu ama hepsinin üstesinden rahatlıkla geldiğini anlatın. Bu sınavın da diğerlerinden farkı olmadığını sadece ve sadece elinden gelinin en iyisini yapmasını söyleyin. Sonuç ne olursa olsun onu her daim seveceğinizi ifade edin. Ve bu süreçte gösterdiği çaba için(size göre ne kadar küçük olursa olsun!) kendisine teşekkür edin.

Yarın onlar için güzel bir başlangıç olsun…

Sevgilerle.

Ayşe Acun ERKULOĞLU

Yaşam ve Öğrenci Koçu