Küme düşmeme mücadelesi veren İBB karşısında Trabzonspor maçın her iki devresinde çok farklı futbol oynadı.

İLK DEVRE İYİ KİŞİLİKLİ

Maçın ilk devresinde Trabzonspor rakibine adeta nefes aldırmadı. Rakip kaleye attığı üç golün yanında bir çok gol pozisyonunu da harcadı. İBB oyun kurmakta dahi zorlandı.

İKİNCİ DEVRE KÖTÜ KİŞİLİKLİ

Maçın ikinci devresinde Trabzonspor oyun hakimiyetini rakibine devretti. Sanki büyük takım gitmiş, yerine alt küme takımlarından biri gelmişti. Tabi ki “İBB küme düşmemek için can havli ile saldırmak zorunda idi” denilebilir. Ancak, Trabzonspor gibi büyük bir takımın kişiliksiz futbol oynamaya hakkı yoktur. Trabzonspor’un ikinci yarıdaki kötü futbolunda üç gün önce oynadığı kupa maçının etkisi tek başına sorumlu tutulamaz.  Zira, Fenerbahçe’nin de hafta içinde maçı vardı, üstelik maçın süresi 120 dakika  idi ve şampiyon takımla oynuyordu. Yani, bu kötü oyunda oyuncu kadrosunun etkisi büyüktü.

İBB ikinci devrenin önemli bir kısmında üstün olan taraftı. İki gol attı, bir topu direkten döndü. Birkaç net gol pozisyonunu da kaçırdı. Şayet şanslı günüde olsaydı İBB en azından beraberliği yakalayabilirdi.

TRABZONSPOR’DA KÖTÜ TARAFTAR VAR, CANİ YOK

Dün oynanan FB-GS maçından sonra bir cani GS taraftarı, bir FB taraftarını öldürdü. Bu olay yanlı basında nerede ise hiç yer almadı. Şayet aynı olay Trabzonspor sahasında veya şehrinde yaşansaydı, bu gün, bırakın Trabzonspor taraftarını sade Trabzon’lu insanlar dahi cani ilan edilirdi. Oysa bizler, olaylara onlara göre çok daha objektif bakıyor ve özeleştiri yapabiliyoruz. Örneğin, bu gün İBB kalecisine yabancı madde atan geri zekalıyı (taraftar demeye dilim varmıyor) şiddetle kınıyor ve en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum.

TRABZONSPOR  BAŞKANININ VASIFLARI NE OLMALI?

1.       Sadece seçim döneminde değil, her zaman kulübünün yanında olmalı, seçimi kaybetse de, yönetici olmadığı dönemlerde de takımı için elinden geleni yapmalı.

2.       Seçime girerken taraftar dışında hiçbir güçten icazet almamalı ve kimseye diyet borcu olmamalı. 

3.       Allah’tan başka hiçbir güçten korkmamalı, hiç bir gücün güdümüne girmemeli. Devlete veya direkt vatandaşa hizmet sunmayan ve onlardan maddi beklentisi olmayan biri olmalı.

4.       Türk Futbol camiasında tanınmalı, sözü dinlenir olmalı, elini masaya vurduğunda karşıdakileri susturabilmeli.

5.       Zoru gördüğünde bırakıp kaçmamalı, kendi şirket menfaatlerini kulübün menfaatlerinin üzerinde tutmamalı, gerektiğinde diyet ödemeye hazır olmalı.

6.       Kulübün koşulları gerektirdiğinde, maddi destek veya finans kaynağı bulabilecek ekonomik güce sahip olmalı.

7.       Hem ekonomiyi hem de insan kaynaklarını yönetmeyi bilmeli.

Mevcut adaylar arasında bu vasıflara sahip tek bir aday vardır. Bunun kim olduğunu Trabzonspor delegesi çok iyi bilmektedir. Şayet daha önceki seçimlerde olduğu gibi kendini  kulübün sahibi zanneden ve her şeye burnunu sokan, ancak kulüp zor durumda kaldığında sinsice kaçanların entrikaları olmaz veya yeni dinozorlar türemez ise bu kez delegenin gereğini yapacağına inancım tamdır.  

“YENİDEN VE HER ZAMAN BÜYÜK TRABZONSPOR” hayali olanlara duyurulur.