28 Şubat sürecinin kuvvetli isimlerinden biri sürecin bin yıl süreceğini, öz vatanında garip ve öz vatanında parya olarak görülen Müslümanlara zulmetmeye devam edeceklerini iddia ediyordu.
Çok şükür o kadar sürmedi.
İlginç tevafuktur ki 28 Şubattan yıllar sonra sürecin en çok mağdur ettiği merhum Necmettin Erbakan 27 Şubat’ta vefat etti. Ruhu şad mekânı cennet olsun.
Aynı ayın yirmi altısında da sürecin kudretli isimlerine hadlerini bildiren, bugün beğenmeyip yaptığı devrimlere burun kıvıranlar olsa da Türkiye’nin üzerindeki ölü toprağının atılmasını sağlayan büyük devrimci Recep Tayyip Erdoğan doğdu. Rabbim sağlıklı, uzun ömür versin.
*
28 ŞUBAT VE BAŞÖRTÜ HÜRRİYETİ
Şüphesiz 28 Şubat bir tarihin adı değil bir anlayıştı ve hala aynı kafayı yaşayanlar var. Bu güruh, eline fırsat geçtiğinde aynı zulmü yapmakta hiçbir beis görmeyecektir.
Lakin vaktiyle başörtüleri üzerinde boza pişirilen kardeşlerimizin yaşadığı travmalar unutulmuş, artık başörtüsü travma yaşar, zulüm görür hale gelmiştir. Örtü tepeden tırnağa bir duruş, bir kimlik, bir tepkiyken modaya uyumun, lüks araçların, çantaların, ayakkabıların ya da rujların kombini haline gelmiştir.
Öyle ki o dönem başörtüsü için zulüm görenlerin bir kısmı da artık kendilerine zulmedenlerin bile gıpta edeceği bir aksesuar olarak kullanmaya başladılar başörtülerini
*
AK PARTİNİN BÜYÜK KONGRESİ
Her değişim yenilik, her değişim heyecan, her değişim umut, her değişim beklenti getirir.
Yeni isimler yeni katılımlar olsa da yeniliğin, heyecanın, umudun, beklentinin hayal edilen düzeyde olmayacağı netleşmiş oldu Ak Parti kongresiyle.
Seçmen için, taban için kimin geleciğinden çok kimin gideceği beklentisi vardı.
Halka tepeden bakan, üstenci konuşan, içinde bulunduğu libasın ağırlığını taşıyamayan isimler yerlerini korudukça, aynı tas aynı hamamda hem de aynı kurnadaki suyun üzerinde yüzmeye devam edecektir.
Gemi, bir şekilde yol alıyor olsa da kaptan vuran her dalgayla tek başına mücadele etmek zorunda.
Nereye kadar?