Abdurrahman Pektaş, Trabzon’da yapılan dolmuş zamları ile ilgili flaş ifadeler kullandı.

Trabzon’da başka seçenek yok!

İster ağla, ister sızla, ister naz yap...

Tabiri caizse tıpış tıpış dolmuşa bineceksin!

Nitekim sektörü yönetenler herhalde biraz da buna güveniyor.

Baksanıza, bir süredir dillendirilen zamlar hiç istifini bozmadan yürürlüğe girdi.

Dolmuşlar yapılan %20’lik zam oranıyla 21 TL’den 25 TL’ye çıkarılırken, taksi açılışı 55 TL’ye, indi-bindi ücreti ise tam 160 TL’ye yükseldi.

Ekran Resmi 2025 04 30 10.36.09

Gerçi ‘indi-bindi’ dememize bakmayın siz!

Bu parayı veren taksiye binmesine biner de, inmeye sıra gelince hiç yerinden kıpırdamadan Trabzon turu atmak ister.

İşin şakası bir yana...

Halk şikâyetçi kardeşim!

Çünkü eskiden dolmuş zamlarının bahanesi hazırdı;

"Mazot arttı, benzin arttı!"

Peki, ya şimdi?

Akaryakıt fiyatları yerinde sayarken zamlar jet hızıyla geliyor!

Yani ortada rutin sebep yokken bile zam var.

Trabzon Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Ömer Hakan Usta, özetle “Amortisman giderleri arttı, yakıta da zam geliyor” diyor.

Tamam da sayın başkanım...

"Geliyor" dediğiniz yakıt zammı en azından bi’ gelseydi!

Zira vatandaş akaryakıt fiyatlarının artmamasından umutluydu.

Siz zam gelmeden bu artışı yapınca, vatandaşın duası kursağında kaldı.

Diğer taraftan hem şöyle bir durum da var.

Bazı dolmuş ve taksiciler yapılan ücret zammını yetersiz bularak, “Bu para mazota mı yetsin, yedek parçaya mı yetsin, bizim kişisel harcamalara mı yetsin…” diye sitem ediyorlar.

Onlara da lafımız yok.

Kendilerince haklı olabilirler.

Lakin işin bir de müşteri boyutuna bakmak lazım.

Bu gidişle dolmuş ücretini veresiye yazdıracak olan memleketin asgari ücretlisi ne yapsın?

Onları da bir düşünün! 

Zira kimse çıkıp bu kesimi düşünmüyor. 

Sahipleri var mı, yok mu belli değil.

Dedik ya, öyle ya da böyle kazananlar ortada…

Vallahi dolmuş esnafımız vatandaştan daha örgütlü, daha planlı çalışıyor.

Helal olsun onlara!

HAYATIN DEĞİŞMEYEN KANUNU

İnsan sağlıklıysa güçlü, üretkense etrafı kalabalıktır. 

Bir sofraya katkı sağlayabiliyor, bir işin ucundan tutabiliyorsa varlığı kıymetlidir. 

Ne zaman elden ayaktan, takatten düşer, işte o zaman hayatın gerçek yüzü ortaya çıkar. 

O gün geldiğinde, kimler gerçekten yanında, kimler sadece işine geldiği için yanındaymış belli olur. 

Ne yazık ki içinde bulunduğumuz çağ, vefanın azalmadığını, adeta topraklarımızdan silinip gittiğini gösteriyor. 

Çevremiz, sınavlarıyla tek başına kalan insanlarla dolu. 

Belki unutuluyor lakin bilinsin ki hayatın kanunu nettir;

Bugün ihtiyacı olana el uzatmayanlar, yarın aynı çaresizliği mutlaka yaşayacaktır. 

Çünkü herkes, günü geldiğinde kendi kumbarasını açmak zorunda kalır. 

Yalnız bırakırsan, yalnız kalırsın. 

Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin. 

İnsan için bir iyilik, bir vefa, bir destek her şeyden değerli olmalı. 

Bu yüzden gücümüz varken paylaşmalı, destek olmalı ve halden anlamalıyız. 

Bilhassa büyüklerin kıymetini bilmeli, hürmeti esirgememeliyiz. 

İhtiyaç anında yanlarında olup gönüllerini hoş tutanlar, yarın yaşlandıklarında aynı ilgi ve sevgiyi mutlaka göreceklerdir.

Ve bir not:

Hayatın özneleri belki farklı olabilir ama sınavları herkes için aynıdır.

1 MAYIS, HER EMEKÇİNİN BAYRAMIDIR

Yarın 1 Mayıs İşçi Bayramı… 

Resmi tatil.

Peki, kimler için gerçekten tatil?

Elbette sadece kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için.

Adı "İşçi Bayramı" lakin özel sektör çalışanları için ne bayram var ne de fazla mesai ücreti.

Çoğu işçi, bırakın alanlara çıkıp hakkını aramayı, kendi bayramında dahi mesaide olacak.

Yani bayramın gerçek sahibi olan emekçiler için 1 Mayıs, diğer günlerden pek de farklı değil.

Ne izin alabiliyor ne de fazladan bir kuruş kazanabiliyorlar.

Üstelik...

Aldıkları ücret için “asgari”, yani olması gereken en düşük maaş deniyor ama kimse çıkıp “Bu emek daha fazlasını hak ediyor” demiyor.

İşverenin dilinde dolanan o meşhur, atasız sözü zaten ağızlarda pelesenk;

“Beğenmiyorsan işte kapı orada!”

Patronlar için seçenek bol fakat işçiler için yeni bir iş bulmak hiç de öyle kolay değil.

Oysa 1 Mayıs'ın özü; Emeğin, hakkın, dayanışmanın sesi olmaktır.

Hülasa.

Ne garip bir çelişki…

Ne garip bir bayram…

Dilerim bir gün 1 Mayıs, tüm emekçi yüreklerin bayramı olur.

★ ★ ★ 

Yazmak iyi gelir.

Bana;

[email protected]” adresinden ulaşabilirsiniz.