Seyahat acentaları, 1618 sayılı SEYAHAT ACENTALARI VE SEYAHAT ACENTALARININ BİRLİĞİ KANUNU ile hakları ve çalışma esasları belirtilen meslek kuruluşlarıdır.

Acentalar çalışma alanlarına ve çalıştıkları pazarlara göre sınıflandırılabilirler.

Mesela bazı acentalar yurt içinden yurt dışına tur düzenlerken; bazı acentalar da yurt dışından ülkemize turist getirmeye çalışırlar. Öte yandan bazı acentalar ise sadece ülkemiz içinde faaliyet gösterirler.

Acentalar,
Tatil paketi satarak;
Uçak bileti satarak;
Tur programları düzenleyerek;
Toplantılı kongreler organize ederek;
Kişilerin konaklama ihtiyaçlarına cevap vererek;  para kazanırlar.

En azından kazanmaları gerekmektedir…

Ancak, gelinen süreçte saydığımız faaliyetlerin büyük bir bölümünde alakasız kişi ya da işletmelerle rekabet etmek zorunda kaldıkları için; işlerini yapamaz,  hak ettikleri paraları kazanamaz durumdalar.


Bırakın para kazanmalarını birçoğu zarar etmeye, tabiri caizse yıkılmaya başlamış vaziyettedir.

Birde sanki her şey yolunda gidiyormuş gibi, yaraya tuz basarcasına sürece dahil olan pandemi, bu yıkımları hızlandırdı ve seyahat acentalarını daha da zor durumda bıraktı.

Kimisi yıllarca biriktirdiklerini satarak “belki sistem düzelir” düşüncesi ile işletmelerine harcadı,

Kimisi yıllardır yetiştirdiği personelini ayakta kalan işletmelere ya da farklı sektörlere uğurladı.

Peki neden acentaların birçoğu bu vaziyette?

Çünkü seyahat acentaları globalleşen dünyada “büyük küçüğü yutar” mantığıyla “denetimsizliğin” gölgesinde sistemle mücadele etmeye çalışıyor.

Bir seyahat acentası tatil satmak istediğinde, tatil yörelerindeki otellerle görüşmeye gider. Hop tüm kapılar kapalı. Tek yetkili kavramı. Birçok otel büyük acentalar tarafından çoktan kapatılmıştır bile. Sen o büyük seyahat acentaları üzerinde komik karlarla tatilleri sat satabilirsen!

Başka bir seyahat acentası “paket tur düzenleyeyim” diyerek; çalışmalara başlayacak ki ne görsün? Büyük acentalarla yine karşılarında rekabet, komisyonculuk, ayrımcılık, güç vb. etkenler o acentanın gardını hemen düşürür. Bankaların özel anlaşmaları, reklam gücü, kalite ile değil fiyatla oluşan rekabet ortamı vs… vs. yine aynı olay. Sistem yine seni o büyük acentalara komik karlarla bilet satmaya zorluyor. Hadi sat satabilirsen!

Bir acenta “ben en iyisi mi uçak bileti satayım” dediğinde ne görsün? Kayıt dışı uçak bileti satanlarla rekabet edeceğim derken; hop en büyük rakibi bayisi olduğu havayolu firmaları oluyor.
Havayolu firması internet sitesinden son kullanıcıya sattığı fiyatı bayisine veriyor. Yetmiyormuş gibi birde reklamlarda “biletini direkt bizden al sana ekstra güzellikler yapalım” diyor. Birde çicekcisi, böcekcisi, kıyafetcisi,yemekcisi,bankası vb. İnternette satış kanalı olan siteler işe girince; gel uçak bileti sat satabilirsen.

Acenta “Ben bu işleri beceremedim,  toplantı ve kongreler üzerine çalışayım” dediğinde ne görsün?
Orada da sahiplenilmiş kurumlar, kendi bünyesinde seyahat acentası gibi çalışan kurumlar vb...vb. bu da olmadı yani.

Acenta “Ben en iyisi Hac, Umre işlerine yöneleyim. Bak bu işi çok yapan da yok” dediğinde bu defa da karşısında Diyanet. Tabiri caizse bu manada Türkiye’nin en büyük seyahat acentası. Gariban bir acenta koskoca Diyanetle nasıl rekabet etsin! Ülkenin her köyünde ve mahallesinde bir, bazılarında da birden fazla şubesi ve personeli var. Üzülerek söylemeliyiz ki birçok cami acenta, yine bazı din görevlileri hac umre satan personel modunda. Kontenjanın çoğu Diyanet’te vs… vs. Sonuç olarak bu da olmadı

Acenta son çare olarak “ben en iyisi mi otellerle anlaşayım ve otelleri pazarlayayım” dediğinde bu kez de karşısında büyük online siteleri buluyor. Nasıl rekabet etsin acenta milyon dolarlık o yazılımlarla! Acenta nasıl rekabet etsin online sitelere verilen fiyatlarla!

Bu yazdıklarım tabi ki tüm acentaları kapsamıyor. Ama büyük bir bölümünü an itibari ile kapsamı altına almıştır. 

Yakın gelecekte de diğerlerini de etkileyecektir

Daha sonra isin ucu tüketicilere dokunacaktır. 

Geleceği beklemeden hemen güncel bir örnek vereyim.

Bu günlerde hava muhalefeti dolayısı ile iptal olan uçaklar oldu.

Çok sayıda uçuş iptal olduğu için havayolu firmalarının telefonları kilitlendi.

Biletlerini internetten alan tüketiciler çözüme ulaşabilmek için saatlerini telefonlarının başında geçirdiler.

Telefonlarına ulaşılamayan havayolu firması mı ararsınız,  bekleme süresi 50-60 dakikalara ulaşan havayolu firması mı yoksa  aramanızdan para kazanan havayolu firması mı!

Halbuki biletini seyahat acentası üzerinden alan tüketiciler bu konuda hiç mağdur olmadılar. En kısa sürede acentlarına ulaştılar. Biletleri ile ilgili işlemleri kısa sürede gerçekleştirdiler.

Bu yakın tarihte yaşadığımız, tüketiciyi mağdur eden en basit bir örnekti.

Gelecek süreçte sektörde tekelleşeme başlayacak, o ana kadar tüketicinin lehine olan sistem tüketicinin aleyhine işlemeye başlayacaktır.

Tıpkı bugün üç harfli olarak nitelendirdiğimiz bazı marketlerde olduğu gibi büyükler kendi arasında anlaşarak otel, tatil ve tur fiyatlarını belirlemeye başlayacaklar.

Kaybeden sektör, kaybeden tüketici olacaktır.

Kalın sağlıcakla.