Geçtiğimiz günlerde son yıllarda görmeye alışık olmadığımız bir basın toplantısına şahit olduk. 

Kentle ilgili bir konu hakkında bütüncül hareket eden bir topluluk gördük.

Her kesimden, her görüşten toplanan 40 sivil toplum örgütü kendi aralarında yaptıkları hazırlık çalışmasının ardından şehirdeki müze ihtiyacını ve müze olmaya aday bina önerisini kamuoyu ile paylaştılar.

Öyle ki: turizm ile ilgili olan-olmayan dernekler, ticaret odası, esnaf odası, farklı odalar, üniversitemizden uzman görüşleri ile katkı sağlayan hocalar, turizm yatırımcıları, kent konseyi, siyasi partiler vb. 40 kurum…

Sadece fotoğrafta görünen ve basın açıklamasında yer alanlar mı?

Tabi ki hayır.

Programlarından dolayı katılamayan, haber verilemeyen ancak konuyu duyduğunda nefis yapmadan sürece dahil olmak isteyen daha onlarca sivil toplum örgütü ve kent sevdalısı…

Amaçları kente, kentin kültürüne, turizmine katkı sağlamak olan bu gruba tekrardan teşekkür edip; elimden geldiğince kültürü, kültür turizmini, müzeyi, müzenin önemini anlatmaya çalışacağım yazıma giriş yapayım.

Kıymetli okurlarım kültür; bir toplumu veya toplumsal bir grubu tanımlayan manevi, dinsel, sanatsal, duygusal, zihinsel özelliklerin bütününden oluşan ve insanların değer yargılarını, inançlarını, geleneklerini ve yaşam tarzlarını kapsayan bir olgu olarak tariflenmektedir.

Kültürel miras ise bir toplumdaki ortak geçmişi yansıtan, tarihi ortaya koyan, sadece ilgili toplumu değil tüm insanlık için önemli olan bir zenginlik olarak ifade edilmektedir.

Kültür turizmi olarak adlandırılan turizm çeşidinde turistler gittikleri bölgelerin kültürlerini ve kültürel miraslarını incelerler. Bunun için bir topluma veya bölgeye ait kültürel miras değerleri, turizmi doğrudan etkilediği için ekonomik bir gelir kaynağı olarak görülebilmektedir.

Kültür turizminin diğer turizm çeşitlerine göre en belirgin özellikleri; ait olduğu yöreye turizm anlamında gerçek ve kalıcı bir rekabet üstünlüğü sağlaması, kültürlerarası iletişimi güçlendirerek sosyal açıdan fayda sağlaması, doğal, tarihsel ve kültürel mirasın güvenle gelecek nesillere aktarılmasında, korunmasında, paylaşılmasında, etkili olması, kültürel bilinci geliştirmesi ve çok kültürlü bir ortam oluşturmasıdır.

Kültür turizminin olmazsa olmazı kültürel miras; turizm açısından ekonomik gelir kaynağı olarak görünürken diğer bir yandan da bulunduğu toplumun kültürel özelliklerini, o kendin hafızasını gelecek nesillere aktarmak içinde önem arz etmektedir.

Bu önem kültürel mirasın korunması gerekliliğini daha da elzem bir hale getirmektedir. Sürdürülebilir turizm kavramının da konusu olan koruma; kültürel kaynakların korumacı bir tutumla kullanılarak, güvenli bir şekilde gelecek nesillere aktarılması gerektiğini vurgulanmaktadır.

Kültür, kültürel miras, kültür turizmi dedikten sonra kültürel miraslarımız ile kültür turistlerini buluşturacağımız müzelerden bahsedelim şimdi.

Müzeler bir bölgenin genel anlamda kültürel kimliğini ve kültürel mirasını yansıtan, aynı zamanda bölgeye turizm hareketliliği bakımından katkısı bulunan kurumlardır. Müzeler bir kültürün belirli yönlerini görünür kılarken, somut ve somut olmayan mirası toplar, korur, sergiler ve aynı zamanda gelecek nesillere aktarılmasını sağlar. Bu nedenle de müzeler, kültürel anlamdaki sürdürülebilirliğin temel aracı olarak görülebilir

Müzeler geçmiş, şimdi ve gelecek arasında bağ kurar ve kültürel sürdürülebilirliğin temelini oluşturur. Müzeler, kültürel mirasın somut ve somut olmayan yönlerinin korunarak gelecek nesillere aktarılması için bir güvence oluşturmaktadır. Dolayısıyla kültürel miras değeri taşıyan varlıkların müzelerin sorumluluğuna girmesi, bu değerlerin hem turistik bir nitelik kazanması hem de sürdürülebilir olması adına oldukça önemlidir.

Müzeler günümüzde sadece belirli eserlerin toplandığı ve sergilendiği alanlar olmanın ötesinde, çeşitli toplantıların, seminerlerin ve eğitim programlarının gerçekleştirildiği mekanlar haline dönüşmüşlerdir. Özellikle doğa tarihi ve bilim müzeleri, çeşitli eğitim programlarıyla, çevre eğitimi konusunda önemli bir rol oynarlar. Bu açıdan düşünüldüğünde, müzelerin sadece kültürel varlıkların korunmasında değil, doğal kaynakların sürdürülebilirliği ve çevrenin korunması konularında da bireylerin bilinç düzeylerini artıran bir özelliğe sahip olduğu söylenebilir.

BU YAZIYA BURAYA KADAR SABRETTİYSENİZ ARTIK SİZE DEĞERLİ TRABZON SEVDALISI DİYE HİTAP EDECEĞİM.

Değerli Trabzon Sevdalısı; 2022 yılı rakamlarına göre 341 tanesi özel, 211 tanesi Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde olmak üzere Türkiye’de toplam 552 müze bulunmaktadır. TÜİK’in paylaştığı verilerine bakıldığında, 2001 yılından bu yana müze sayılarında her geçen yıl artış olduğu göze çarpmaktadır. 2022 yılı itibariyle 3.325.643 tanesi Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki müzelerde, 42 4bin 477 tanesi özel müzelerde olmak üzere toplam 3.750.120 eser bulunmaktadır

Konya Mevlana Müzesi, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi, Nevşehir Hacıbektaş Müzesi, Ankara Cumhuriyet Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Antalya Aziz (St.) Nikolaos Anıt Müzesi, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, Sivas Atatürk ve Kongre Müzesi gibi müzeler ziyaretçi sayısı bakımından Türkiye’de En Çok Ziyaret Edilen Müzeler statüsündedir.

Şimdi şapkayı önümüze koyalım.

            “Bak şimdi”

  • Tüm bu bilgiler ışığında Trabzon’da arkeoloji, etnografya, plastik sanatlar müzesine ihtiyacımız yok mu diyeceğiz?
  • Boztepe’yi kızlar manastırı üzerinden Kostaki’ye, şehir müzesine, Pazarkapı’ya bağlama özelliğine sahip, kamuya ait olan ve boş duran Nemlizade konağını başka bir amaç için mi kullanacağız?

  • Müze Kartın geçmediği şehir olma özelliğini korumak mı isteyeceğiz?
  • Kostaki konağında mahkûm kalan eserlerin çürümesine göz mü yumacağız?
  • Ayasofya Camiinin bahçesinde bekleyen eserler orada mı dursun?
  • Şehrimizdeki diğer kazılarda ortaya çıkacak eserler depolanması ve sergilenmesi için başka şehirlere mi gönderelim?
  • Günün birinde Çinli turistler şehrimize gelip bize müze sorarsa Uzungöl’e, Hıdırnebi’ye Ayder’e  mi göndereceğiz?
  • Mevcut müzelerimiz ile kültürel mirasımızı gelecek yıllara aktaramayacağımız aşikarken yeni müzeye ihtiyacımız yok mu diyeceğiz?
  • Nemlizade konağı müzecilik anlayışımızın gelişmesi için SON ŞANS hükmündeyken bu gerçeği görmezden mi geleceğiz?
  • Yapılan bin kişilik ankette milletin %71’i Nemlizade konağını müze olarak kullanılsın talebini dikkate almayacak mıyız?

Sonuç olarak biz ne dersek diyelim TAKDİR BU SORULARA EVET cevabı vermeyi göze alabilecek karar vericilerindir.

Kalın sağlıcakla.