Muhtar ailesi
Baba cemal muhtarın memuriyeti dolayısıyla ,anne ferdane muhtarın memleketi olan Trabzon'da GANİTA da Bir süre yaşadılar.

Ferdane MUHTAR
Trabzonluyum ama İstanbul’da büyüdüm. Doğumumu İstanbul’da yapmak istedim. 21 Temmuz 1959’da Amerikan Hastanesi’nde dünyaya geldi Reha. Aileleri bağlayan çocuklardır. Biz de aile mutluluğumuzu Reha’nın üzerine kurduk.

Bu çalışkanlığıma rağmen Trabzon’da devlet lisesinde okumuştum. bir süre yazları Trabzon'daki evimizde oturmuştuk.

Reha Muhtar, 21 Temmuz 1959 tarihinde ailesinin tek çocuğu olarak Amerikan Hastanesinde doğmuştur. Annesinin adı Ferdane Muhtar’dır. Kerküklü bir Türk olan Babası Cemal Muhtar; Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Arap Dili ve Edebiyatı profesörüdür. 

İlk orta ve lise eğitimini TED Ankara Koleji‘nde tamamladı. Üniversitede Siyasal Bilgiler, Basın Yayın bölümünde okudu.

1983 yılında gazeteciliğe Milliyet gazetesinde muhabir olarak başladı. 1985 yılında Milliyet gazetesinden ayrıldı ve TRT ve Resmi Gazete temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Yunanistan‘da Atina‘ya TRT muhabiri olarak gitti ve orada 8 sene çalıştı. 1993 yılında Türkiye’ye döndü.

Atina yıllarında Yunanistan briç şampiyonu oldu. 1991 yılında “Ateş Hattı” programını hazırlamaya başladı.

1993 yılında TRT’den ve Resmî Gazete’den ayrılıp Kanal D’ye geçti. 1994 yılında Kanal D’nin satılınca Kanal D’den ayrıldı ve hem TRT’ye hemde Resmî Gazete’ye döndü. 1995 yılında yeniden TRT’den ve Resmî Gazete’den ayrılıp Star TV’ye geçti. Kısa bir sürede bu kanaldan da ayrılıp Kanal D’ye döndü. 1996 yılında Kanal D’den tekrar ayrılıp Show TV’ye geçti, ana haber sunucusu ve haber genel yayın yönetmeni oldu.

2000 yılında Akşam gazetesinde yazı yazmaya başladı. 2002 yılında Show TV’den ve Akşam gazetesinden ayrılıp Star TV’ye geçti. 2003 yılında “Hayatım Roman” adında 8 bölüm yaşam programı yaptı sundu.

2003 yılında Star TV’den ayrıldı ama Star gazetesinde yazarlığa devam etti. 2004 yılında atv’ye geçti ve Sabah gazetesinde yazmaya başladı.

Reha Muhtar, televizyonculuk yaparken ilginç bir üslup kullanırdı; bunlara örnek olabilecek birkaç tanesi aşağıdadır:

* Tüneli kaçmak için mi kazdınız? (Tünel kazarak cezaevinden kaçan mahkumlara)

* Çocuk sizden mi? (Hamile bir bayana sormuştur.)

* Efendim karınız sizi bıçaklarken orda mıydınız? (Karısı tarafından bıçaklanan adama sormuştur.)

*Hazreti peygamberin resmi basılamaz çünkü hazreti peygamberin resmi basılamaz”

*Karısını bıçaklayarak öldüren adama “Efendim başınız sağolsun”

* Alparslan Türkeş’in cenaze töreninin olduğu gün: Cenaze töreninde sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı.

*Doğuştan kör olduğunuzu anladım da beyefendi, küçükken de gözleriniz görmüyor muydu onu soruyorum?

* Soru: “Mr. Slatrey, balayına gittiniz değil mi?”Cevap: “Evet Efendim, Avrupa’ya gittim”
Soru: “Peki eşinizi de götürdünüz mü?”

* Kızım sana ne yaptılar. ( tecavüze uğrayan kıza)
“Acı var mı acı” (12 yerinden bıçaklanan kadına sormuştu)