Turkkariyer Yönetim Kurulu Başkanı, yazar, İlham Süheyl Aygül ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajın dün ilk bölümünü yayınladık. Bugün ise Üçüncü ve son bölümüyle sizlerleyiz..  Bugün ki bölümde ise Aygül, “İş çok iş beğenmemezlik var” düşüncesine katılıp katılmadığını, krizin çalışan alıp almama konusu etkileyip etkilemediğini ve son kitabı Kariyer Şövalyesi ile ilgili soruları yanıtladı.


- Ülkemizde en çok söylenen cümle şu ‘İş çok işsizlik yok iş beğenmemezlik var? Siz bu düşünceye katılıyor musunuz?

Katılmıyorum. Herkesin güçlü bir yönü muhakkak vardır. Onu aramak kurumun görevidir. İşin analizini iyi yapmak, iş tanımını oluşturmak ve yetkinlik bazlı mülakat yapmak gerekir. Ne istediğinizi bilmiyorsanız adayı işe alsanız bile sorun yaşanacaktır. İşin analizi, tanımı yapılmalı, iş için aranan vasıflara göre aday seçilmeli, iş tanımına göre performans yönetimi yapılmalı, performans yönetimine göre eğitim planlaması yapmalıdır.

Adayın görevi ise ''kim olduğunu'' ve ''ne istediğini'' iyi bilmektir. Güçlü yönlerinizi, değerlerinizi, tutkularınızı ve onlara göre ne istediğinizi bilmezseniz başkalarının gemilerinde kaçak yolcu olursunuz. Başkalarının romanını yazar, başkalarının şarkısını söylersiniz. Bu iki sorunun cevabını doğru şekilde keşfedersiniz kendi geminizin kaptanı, kendi romanınızın baş kahramanı ve şarkınızın söz yazarı olursunuz.

Maalesef iki yanlış bir doğru etmiyor.


Türkiye’de son yaşan kriz, özellikle büyük firmaların çalışan alımını etkiledi mi, hareketlilikte bir azalma veya artış var mı?

Kesinlikle ''hiring freeze'' dediğimiz işe alımlarında  daralma,  kurumlarda küçülme ve çıkarımlarda genişleme yaşıyoruz.


Son kitabınız Kariyer Şövalyesi’nden bahseder misiniz? ilgililerin okuması için bize 5 neden söyler misiniz?

Kurumlarda çalışırken lejyoner olarak çalışırsınız. Zaferler elde edersiniz. Bazen başınızı da eğersiniz. Tacın bile baş eğilmeden konmadığını öğrenirsiniz. Kurumlara başarılar kazandırsanız da kendi değerlerinizle beslenen onurlu başarıların ve diğer insanlarda yaratabileceğiniz fark kısmının eksik kaldığını hissedersiniz. Kariyer ipi hep sizi yükseltenlerin elinde olmuştur. Artık kendi ipinizi eline alıp doğru insanlara uzatacağınız bir yaşam arzulamaya başlarsınız. Bu aşama kariyer zarının üçüncü kez sadece ve sadece özgür iradenizle atılacağı bir dönemdir. Kendi varoluş gücünüzle kendinizi cesaretle inşa edeceğiniz, maskeli balodan çıkarak özünüzle buluşacağınız en önemli aşamadır bu aşama.İlk zar şanstır. İkinci zar tesadüf ve zorunluluklar sonucu atılmıştır. Hele bu cağrafyada yaşıyorsanız kesinlikle bu böyledir. Üçüncüsü zar ise özünüzden gelen cesaret ve değerlerinizle sizi kuşatıcı bütünlüğe ulaştıran zardır. Kariyerinizde artık nesne değil özne olduğunuz “kariyer şövalyesi”ni var etmek adına attığınız kendi öz zarınızdır. Bu zarla, iş hayatına tüm açılardan bakabilme yeteneğine sahip bir profesyonel olmanın ötesine de geçerek “kariyer şövalyesi”ne dönüşürsünüz. Bunun teyidini  de siz söyleyince değil ancak sonrasında hayatlarına dokunduğunuz insanlar tarafından söylendiğinde gerçekleşeceğini unutmamanızda yarar vardır.

Ayrıca, bir şeyi daha hiç unutmayın:

“Dünya şövalye ruhuna sahip olanlara aittir.”

 Son kitabınız kişisel gelişim denemesi değil roman olacak bildiğim kadarıyla ne anlatmayı planlıyorsunuz?

Altı kitap yazdım ama hepsi de deneme tarzıyla yazılmıştı. Yedinci kitabımın farklı olmasını istedim ve bir roman kurgusuyla yola çıktım. Çünkü romanların duygulara daha çok hitap ettiğini, kişileri daha derin etkilediğini düşünüyorum. Sonuçta empati yapabileceğiniz bir kahraman var. Peşine takılıp bir yolculuğa çıkıyorsunuz beraberce. Kariyerde varoluşsal bir dönüşüm yolculuğu yaşatmayı hedefledik. Deneme tarzı çok daha didaktiktir, okurken çok heyecanlandırır ama etkisi de kısa sürer. Duygulara hitap eden yazılar uzun solukludur. Burada da amacım o duyguyu yakalamaktı. İnsanlar kalbinde taşıdığını görüyor sadece bu nedenle daha kalıcı olmasını hedefledik.


Şu anda ülke yönetiminde 4 Trabzonlu bakan var, bundan önceki yönetimlerde de mutlaka bölgeden bakanlar genel müdürler üst düzey yöneticiler oldu. Sizce Trabzonluların bu denli başarılı olmasının nedeni nedir. Trabzonlu olmak sizin için bir ayrıcalık mı?

Tabi bu bölgenin insanı fevri, duygularını yoğun yaşayan, hırslı, tutkulu ve azmü sebatı yüksek kişilerden oluşuyor. Kolay vazgeçmiyorlar. Bu onlara diğer insanlar arasında farkındalık yaratan özellik olarak öne çekiyor. Trabzonlu olmaktan her daim gurur duymuşumdur. Ama şu an ki Trabzon'la gurur duyduğumu söylersem birbirimizi kandırmış oluruz. Kıstas her zaman dünkünden daha iyi olmaktır. Dünkü Süheyl'den daha iyi değilsem bir şeyler yanlış gidiyordur. Geçmişteki hepimizin çocukluk ve gençlik anılarımızı oluşturduğumuz Trabzon insanıyla, dostluklarıyla, yaşanmışlıkları ve efsane takımıyla gerçekten muhteşem bir yerdi. Şu an vasat  bile demek iyimserlik olur.  BNU gibi dışarıdan bile olsa kente eski nefesini katmaya çalışan sivil toplum kuruluşları ve anlayışlar çoğalmalı.


İş arayanlara, iş kuracaklara veya iş değiştirmek isteyenlere ne gibi önerileriniz olur?

Kim olduklarının (A noktası) ve ne istediklerinin (B noktası) cevabını mutlaka bulsunlar.  En güçlü kariyerle güçlü yönleriniz, değerleriniz ve tutkularınız üzerinde yükselebilir. A noktasını bulduktan sonra B noktasına belirlesinler. Ve bu yolculukta iç ve dış kaynaklarını belirlesinler, ihtiyaç duydukları nesne, yetkinlik, iş birliklerini tamamlayıp bir de kendi özelliklerine uygun rol model bularak onun ayak izlerini takip etsinler ve mümkünse onun yapamadıklarını da yaparak  kendilerini aşan bir amaca hizmet edecek  şekilde A-B noktası arasında bir aksiyon planı oluştursunlar.


Geleceğin kazandıracak meslekleri sizce hangileri...?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yeni yaş dilimi skalası 0-17 : Ergen, 18 - 65 : Genç, 66 -79 Orta yaş, 80 - 99 : Yaşlı olarak açıklandı. Tüm ezberler bozuldu. Bu işin tarihsel gelişimine bakacak olursak;Antik Yunan'da ortalama yaşam beklentisi 28 yıldı. Dünya ortalaması; 1900 yılında 31 yıl iken, 1950'de 48 yıla, 2010 yılında ise 67 yıla çıkmıştı.Türkiye'de ise; 1960'larda 45 yıl olan ortalama yaş beklentisi, 2015 yılında 75 yılı bulmuş durumda. Şu anda üniversiteye girmeye çalışan kuşağın yaş ortalaması büyük ihtimalle 90 - 100 yaş arası olacak.Son yüz yılda yaşam beklentisinin bu kadar hızla artmasının nedenleri belli; daha az savaşan, çocuk ölümleri azalan, tıpta ilerleyen, teknolojinin yarattığı robotik uygulamaları kullanan, sağlıklı yaşama bilicinin artan ve daha zenginleşen bir dünyadan bahsetmek mümkün...Bunlardan neden bahsediyorum. Öz-Geçmiş'ten ziyade artık Öz-Gelecek daha kritik oldu. Çünkü daha çok çalışacaksınız! 50 yaş bitince emekli olunmuyor. Yolun ancak yarısı oluyor. Bir o kadar daha gidilecek yol. S&P Endeksi 1957 yılında 500 şirket ile kuruldu. 50 yıl sonra bu şirketlerin sadece 86 adedi ayakta. Batmaz denen Titanik'in battığı gibi, 1957'nin en büyük şirketlerinin sadece yüzde 17'si ayakta kalabilmiş. 1900'lerde Wall Street'e kote olan kaç şirket bugün var? Son zamanlarda Ülkemizin de konkordato cennetine dönmüş olduğunu düşünecek olursanız;  artık insanların çalışma süreleri kurumların faaliyet sürelerini aşmış durumda.On yıl sonra belki siz kariyerinize devam ediyor olacaksınız ama belki de şu an çalışmakta olduğunuz mevcut kurumunuz ortada kalmayacak. Yeni ekonomide bugünkü genç kuşağın, bir işte ortalama 3 yıl çalışma ile 15 - 20 iş değiştireceğini düşünebiliriz. Bu nedenle yeni kariyerlere, yeni öğrenimlere yeni kazanımlara kucaklamalı ve yeni ufuklara hazır olmalısınız. 21.Yüzyılın en önemli mesleği değil de yetkinliği belki de "Evrilebilir Olmak"