Hep yazının sonunda yazılır güzel dilek ve temenniler ya. Bu kez en başa yazalım. Bir değişiklik yapayım, Trabzon baharın şımarıklığıyla güneşle dans ediyor adeta. 

Özellikle hafta sonunda, evlerinizden, mahallelerinizden, kahve köşelerinden çıkın, alın sevdiklerinizi koşun dağlara, bayırlara, sahillere, şöyle bir Sümela’da çam ormanlarında nefes alın, Uzungöl’den 7 göllere yürüyüş yapın... 

Birilerini konuşmayı bırakın, sadece siz ve sevdiklerinizi konuşun. O, şu, bu ne yapmış, ne yapacak. 

Başkalarının hayatını yaşamaktan vazgeçin.  Stresten, uzaklaşın ve sevdiklerinizle olun. Sevmeyi başarabilirsek, ve hedefimiz uğruna sevgiyle, aşk ile tüm gayretimizle ile emek sarf edersek 12’den vuracağınızı garanti ederim. 

Evet gelelim Trabzon’a. Gidelim önce bir Almanya’ya, Dortmund’a. Biz Dortmund’a neden gittik, Trabzon’dan yüzlerce insanın orada ne işi vardı, Trabzon neden böyle bir işe kalkıştı. Türkiye’nin 81 ili böyle bir şey yapmamışken Trabzon’un sıkıntısı neydi? 

Çünkü biz her zaman baş kaldıran, ilkleri başaran, Türkiye’yi aşan şehirdik de ondan. Herkes hep bizi örnek aldı da ondan. 

Amacımız Almanya’da Türklerin ağırlığını, yoğunluğunu ve gücünü göstermekti. Amacımız Avrupa’daki Türk Vatandaşlarımız ile kucaklaşmaktı. 

Amacımız, Türkiye’de bir ilki başarmak, Avrupa’nın göbeğinde en büyük fuar alanında bir şehrin kendini göstermesini sağlamaktı. 

Bunların hepsini başardığımızı size Almanya’daki Türklerin şu sözleri ile anlatabilirim-

-İyi ki bu etkinliği yaptınız, burada ekonomik olarak durumlar iyi değil, 5 senedir gelemiyoruz vatanımıza, çocuğum 8 yaşında en son 3 yaşında gelmişti, ama şimdi kendi kültürünü bilmiyor. Hollanda’dan geldim, Cuma akşamı, Cumartesi ve Pazar katıldım. 3 gün boyunca çocuklarımı getirdim, horonu, kemençeyi, mehteri, temeli, Fadime’yi, fındığı çayı, köyümüzü, ilimizi, birlikteliğimizi, Trabzonspor sevgimizi onlara anlattım. Bu etkinlik bir neslin kırılmasına mani olmuştur.

Alman neden yoktu diyenlere de sözüm şu, biz İstanbul’daki Trabzon Etkinliklerini İstanbullular için mi yapıyoruz, Ankara’daki Trabzon etkinliklerini Ankaralılar için mi yapıyoruz, kaçına Ankara kaçına İstanbullu geliyor. 

Bu etkinliğin amacı Trabzonlular buluşmasıdır. Ve 50 bini aşkın katılım ile bu kucaklaşma sağlanmıştır. 

O kadar para harcamaya gerek var mıydı? Diye soruyorlar. Kim ne harcamış, buradan giden heyetin çocuğunun yemeğini, içmesini belediye sponsorlar aracılığı ile karşıladı. 

Başbakanlık tanıtma fonundan isteyen her kurum, il etkinlik yaptığında para alıyor biz 300 bin almış harcamışız da ne olmuş. Alabilsek te 1 milyon alsak Başbakanlık fonundan. Başkası alacağına biz alalım. Trabzon için harcasın Başbakanlık ta 300 bin avro. 

Geri kalanı Emlak Konut, Vakıf Bank ve diğer sponsorlar. 

Yani helal olsun, Avrupa’nın göbeğinde mehter ile ortalığı inletip 4 gün 4 gece 50 bin kişi ile horon tepip kolbastı oynadınız, Türkiye’de bir ilki başardınız, Trabzonluların göğsünü kabarttınız demiyorlar da, kalkmış paralar israf oldu diye ortalığı bulandırıyorlar. 

Dortmund  bir Trabzonluların buluşma etkinliğiydi. 

Amacına da ulaştı. Eleştirilecek hususları yok muydu, tabi ki vardı, ilk elin günahı olmaz, ikincisinde onları da telafi etmezseler o zaman en ağır eleştiriyi yaparız. 

Dileriz bir dahakine, Bol hamsili, bol karalahanalı, bol kuymaklı, daha nezih, daha dolu, daha sanat ağırlıklı, bilim ağırlıklı, ticaret ağırlıklı, oradaki yabancıları da işin içine çekebilecek daha eğlence yoğunluklu, çocuğuyla, yaşlısıyla genciyle herkesin kendini gün boyu mutlu hissedeceği bir program olur. 

Emeği geçen herkese, gelip katılan, katılamayıp destekleyen, desteklemeyip daha iyisi  için eleştiren, orada bize bu etkinliğin yapılmasına müsaade eden ve stantları tek tek gezen Dortmund Belediye Başkanı ile az da olsa fuara gelen Alman Vatandaşlara teşekkür ederim. 

MHP BARAJ ALTI 

Gündemi bu işle çok meşgul etmeyelim, Trabzon gündemi şu sıralar MHP skandalıyla çalkalanıyor tüm Türkiye’de olduğu gibi. 

Seçilmeden ikinci kez Başkanlık koltuğuna Nihat Birinci ve ekibi oturdu. 

Valla ne yalan söyleyeyim, ben olsam o binaya gelmeyi bırakın genel merkeze derdim ki sakın benim ismimi artık anmayın. Fakat Sayın Birinci’de tecrübeli bir isim, vardır bir bildiği. 

MHP’de Türkiye genelinde büyük bir demokrasi ayıbı yaşanıyor. 

İktidarında desteğini hissettiğim bu ayıba ortak olmak için ortalığa düşenleri Ülkücü camia tarihe kara bir şekilde not düşecektir diye düşünüyorum kendimce. 

Yaptıklarını burada tek tek yazmama gerek yok. Ama marifet iltifata tabidir 

Muammer Demeli’nin partiyi o çürümüş binadan çıkarıp vizyon katarak bir kalite kazandırdığını kimse inkar edemez. 

Yönetiminin 7 hazirandaki mücadelesini ve başarısını Trabzon’da ana muhalefet oluşunu, belediye meclislerdin de çoğunluğu eline almasını, şehirdeki en büyük mitingi yapmasını bunları bugünün şartlarında yapmak kolay değil 

Sayın Birinci ile henüz konuşamadık, görevi neden nasıl ne düşünce ile kabul ettiğini, partinin başkanları görevden alındığı süreçte boşluk dolduran bir kişi olmaktan hoşnut olup olmadığını merak etmiyor değilim. 

Ama dediğim gibi Demeli ve yönetimi ile, onun oluşturduğu tüm teşkilatlara büyük saygısızlık yapılmıştır. Ve bu saygısızlığın mutlak bedeli olacaktır. Olası bir erken seçim ki herkesin dilinde, MHP’yi baraj altı bırakmak istendiği açıkça ortadadır. Buna çanak tutanlarda dediğim gibi ülkücü camia ve MHP’liler tarafından ileride nefretle anılacaklardır. 

TRABZONSPOR

Eğer Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta Almanya’ya gelebilseydi, oradaki 50 bin kişinin nasıl Trabzonspor hasretiyle yanıp tutuştuğunu görebilseydi, Zonguldaklının, Samsunlunun, Artvinlinin, Giresunlunun daha sayılacak birçok ilin Trabzonspor standına koşup nasıl hayal kırıklığı yaşadığını görseydi bugün başkanı olmaktan duyduğu gururun belki de 2 katını yaşayacaktı.  

O ruhu bir kez daha hissedecekti. Ama onu da anlıyorum, Trabzonspor ve özellikle ona bağlı olan ahtapot kollarını sıyırıp atmak kolay değil. Kendi başına hareket edemediğinin farkındayım. Bir futbolcuyu bile orada gönderememek, acı bir durum fakat birileri elinizi tutunca olmuyor işte. 

Bir işçiyi bile kendi iradenizle işten çıkaramazken, yaptığınız değişik bir hamlede milletvekillerinin, bakanların dahi telefonla sizi arayıp talimatlar yağdırdığını tahmin ediyorken anlamamak zor değil Muharrem Usta’yı. 

Fakat biraz daha buralarda olmalı, idmana katılması olay olmamalı, olağan olmalı,  Trabzon neredeyse o da peşine düşmeli, yöneticileri kafalarına göre konuşamamalı, kafalarına göre işçi çıkarmamalı, kafalarına göre harcama yapamamalı. 

Şirketlerin ruhu yoktur, raporlar, veriler analizlere göre sonuç etkileşime uğrar. Ama Trabzonspor’un bir ruhu var, bu ruhu da benimsediğini biliyorum. Fakat o ahtapot kollarından uzaklaşmalı Usta, Hacıosmanoğlu’nun yaptığı hatayı yapmamalı. Trabzonsporluluk ruhunu birileri istiyor diye terk etmemeli.  

Muharrem Usta’ya ve Trabzonspor’a her zaman Trabzon ve Trabzonspor’un başarılı olması için destek veren bir şehir var, ve bu desteğini tüm kötü saha sonuçlarına rağmen sürdürüyor.  Sizden beklediği tek şey bu şehrin duygularıyla, bu şehrin hassasiyetleri ile Trabzonsporluluk ruhuyla hareket etmenizdir. Bir şirketin CEO’su gibi değil.