Maç öncesi çantada keklik gibi görünen Kasımpaşa takımı maçın sonlarına doğru az kalsın keklik avcısına dönüşüyordu.

Evet hep derim; 'Büyük takımsan kötü oynadığında da kazanmayı bileceksin.'

Maçın ilk yarısında adeta kaplumbağa yürüyüşü gibi ağır aksak, temposuz, oyun yeğleyen bordo mavililer birde defansı oldukça rakipten uzağa kurunca hücum hattındaki oyuncuların arka ile bağlarını iyice koparmış oldular.

Yalnızları oynarlarken her maç olduğu gibi her saniye tükenmez enerjisi, kazanma arzusu klası, pası ve füzeleri ile parmak ısırtan Bakasetas çıktı ve kalecinin de göremediğini tahmin ettiğim harikulâde şutu ile takımına galibiyeti getiren golü attı.

İlk yarıya oranla ikinci yarı biraz daha hareketlilik kazanan Trabzonspor hatırı sayılır çokça şutla sayıyı artırmak istemesi sonuç vermedi.

Şimdi gelelim sadede; bu müthiş gol, bu galibiyet, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın yenilgileri bana bildiğim doğrulardan yola çıkarak gördüğüm eksikleri yazmama engel değil, olmamalıdır da.

Trabzonspor takımı her maç 2-3 oyuncunun bireysel yeteneklerine bırakılmamalı.

Hücum organizasyonu zengin, daha çok pas yapan, pozisyon üreten kısacası ama en önemlisi olan takım bütünlüğü oynamaya artık dönmelidir.

Bu da şampiyonluğa oynamanın ve olmanın tek şartıdır.

Olmazsa olmazıdır.

Bunun içinde Berat'ın yanına ikinci Berat gerekmektedir ki orta saha yol geçen hanından kurtulsun 11 kişinin yükü 3-4 oyuncunun sırtına bindirilmesin.