9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in çok bilindik bir sözü vardır: “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur.”
Fatih Tekke de ne kadar doğru işler yaparsa yapsın, kötü saha sonuçları karşısında ayakta kalmak hiç kimse için kolay değil.
Bu akşam sahada, her ne kadar bazı anlarda kopukluklar yaşansa da genel olarak iyi bir oyun vardı. Maçın ilk bölümünde oyunu kontrol eden, pozisyonlar üreten taraf Trabzonspor’du. Ancak bu bölümde golü kalesinde gördü. 88. dakikada öne geçmeyi başaran bir takımın, sadece bir dakika sonra gol yemesini açıklayacak kelime bulamıyorum. Sahaya ne kadar doğru bir oyun aklı koyarsanız koyun, eğer sonucu alamazsanız tüm doğrularınız boşa gidiyor; saha içi yerleşiminiz de, oyuncu değişiklikleriniz de, kenarda kolunuzu havaya kaldırışınız da eleştiri konusu oluyor.
Fatih Tekke’ye yönelik eleştiriler, Türkiye Kupası Finali’ne giden süreçte aldığı kararlar, takımın sahadaki görüntüsü ve sonuçlar nedeniyle yoğunluk kazandı. Üstelik bu eleştirilerin dozu kabul edilemeyecek seviyelere ulaştı. Oysa Tekke’nin göreve geldiği ilk dönemde sahada ne yapmak istediğini bilen bir takım izliyorduk. Çizilmiş hücum setleri, rakibe göre şekillenen savunma kurgusu ve zaman zaman pragmatik dokunuşlar… Tüm bunlar, bizi uzun vadeli bir planın parçası olduğumuza inandırmıştı.
Son haftalarda bu sistemde aksamalar yaşandı. Ancak bu oyun anlayışını yerleştirmek kolay değil. Kabul etmek gerekir ki, bu sistemi oturtmak için hem zamana hem de üst düzey oyuncu kalitesine ihtiyaç var. Bu nedenle, kısa vadeli sonuçlarla yargılamak yerine uzun vadeli hedeflere odaklanmak şart. Aksi hâlde sabredemezsek, meşakkatle yetiştirdiğimiz bir başka değerimizi de bir çırpıda harcamış olacağız.
Elbette bu süreci yönetmek yalnızca teknik heyetin değil, kulüp yönetiminin de sorumluluğundadır. Taraftarın tansiyonunu ölçmek ve gerekirse bir dil altı hapı uzatmak da onların görevidir.